Ulusal Sınavımız

cumhuriyet.com.tr

Yarım yüzyıldan fazla süredir defalarca yapılan seçimlerde olduğu gibi yakın gelecekte yapılacak seçim çalışmalarında da halkı aydınlatarak ve gerçekleri dile getirip inandırarak değil, aldatıcı sözlerle kandırarak seçimleri kazanmak amacı güdülmektedir.


Demokrasilerde “olmazsa olmaz” nitelikteki öğelerden birisi olan seçimler, her çağdaş toplum için büyük önem taşımaktadır. “Benzerleri arasından en uygun olanı belirlemek” olarak tanımlayabileceğimiz seçim eyleminin sağlıklı olabilmesi, seçmenlerin bilinç ve aydınlanma düzeyiyle uyumlu olarak belirlenir. Osmanlı mülkiyet düzeni nedeniyle toplumsal evrimimizde burjuva, kapitalist ve işçi sınıfları gelişemediği için, tebaa ve kul olmaktan öte bir kişiliğe dönüşemeyen halkımız, demokrasilerin en önemli sınavı olan seçimlerde bilinçli olarak oy kullanamamaktadır. Bu nedenle de, “Laik Cumhuriyet”in kuruluş yıllarındaki denemelerde de olduğu gibi, dış zorlamalarla geçtiğimiz çok partili dönemde yapılan seçimlerde de, toplumu daha iyi aldatanlar daha çok oy alarak yönetimi ele geçirmişlerdir.

Çağdaş bilgilerle eğitilen toplumların bireyleri sosyal ve ekonomik sorunları irdeleyerek sağlıklı yargıya varabildikleri için, yönetimlerin uygulama ve amaçlarını değerlendirme konusunda yanılma oranı düşük olmakta ve kusurlu yönetimler seçimlerle değiştirilmektedir. Bu nedenle de demokrasi bütün kurumlarıyla ve uyumlu olarak aksamadan uygulanabilmektedir.

Ortalama eğitim süresinin 4.5 yıl olduğu ülkemizde ise seçimlerde gerçekten seçilmesi gerekenler yönetime gelememekte ve toplum, “Demokrasi için sadece seçimlerin yapılması yeterlidir” aldatmacasıyla yanıltılmaktadır. Yönetimlerle işbirliği içindeki çıkar çevrelerinin medyayı ve ekonomik güçlerini kullanarak eğitimsiz çoğunluğu yanlış yönlendirebilmesi de seçimlerde alınan sonuçlarda etkin olmaktadır. Bu nedenle de eğitim eksikliği ve yoksulluk içindeki kitleler günlük küçük çıkarlar ve sadakalarla kolayca aldatılabilmekte, toplumun uzun erimli yararlarını gözetecek yönetimler oluşamamaktadır.

Yarım yüzyıldan fazla süredir defalarca yapılan seçimlerde olduğu gibi yakın gelecekte yapılacak seçim çalışmalarında da halk kitlelerini aydınlatarak ve gerçekleri dile getirip inandırarak değil, aldatıcı sözlerle kandırarak kazanmak amacı güdülmektedir. Bu nedenle aydınlatıcı iletişim olanakları kısıtlanmakta, medya ve yurtsever aydınlar baskı altında tutulmaktadır.

Bütün zorlama ve yönlendirmelere karşın, yaşam koşullarının giderek güçleşmesi, bölücü akımların belirginleşmesi ve dış ülkelerle, özellikle “Avrupa Birliği” ile ilişkilerdeki aldanmalar toplumun sağduyulu bireylerinde uyarıcı tepkilerin gelişmesine neden olmaktadır. Özellikle 12 Eylül 1980 darbesinin yurt gerçeklerinden soyutladığı genç kuşakların sorunlara olan ilgilerinin giderek artması ve sadece bireysel değil, toplumsal çıkarları da gözetmeye başlamaları beklenen uyanışın belirtisi olarak algılanmalıdır.

Genç kuşakların görevi

Genç kuşakların bütün olumsuz koşullara ve çağdaş olmayan kısıtlamalara karşın, günümüz teknolojisini bilinçle kullanmaları, her türlü engeli aşarak gerçeklere ulaşabilmelerini sağlamaktadır. Bu nedenle önümüzdeki seçimlerde genç kuşakların kendilerine bırakılan kutsal emanet olan “Laik Cumhuriyet”e sahip çıkıp:

“Ben Türk genciyim,

Atatürk’ün verdiği ilk görevim, ulusal özgürlüğümüzü ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar korumak ve savunmaktır. Varlığımızın ve geleceğimizin biricik temeli budur. Bu temel benim en değerli varlık kaynağımdır. Beni bundan yoksun kılmaya çalışanlar bugün olduğu gibi yarın da olacaktır. Cumhuriyetimizi iç ve dış düşmanlara karşı savunmak zorunda olduğum günlerde içinde olduğumuz koşulların olumsuzluğu ve saldırganların gücü beni yıldıramaz. Ülkemin bütün güçleri tükenmişlik ve umutsuzluk içinde bulunabilir; ayrıca sorumlu konumda olanlar gerçekleri görme yeteneğinden yoksun, ulusumuz yoksul ve bitkin olabilir.

Ben Türk genci olarak bütün bu olumsuz koşullar içinde de ulusal özgürlüğümüzü ve Cumhuriyetimizi savunmakla görevliyim. Güç aldığım kaynak ulusal birliğimizdir. GÖREVİMİN BAŞINDAYIM” diyerek aydınlığa yöneleceklerine inanıyorum.