Ulusa Sesleniş konuşmasında türban mesajı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında üniversitelerdeki başörtüsü yasağına ilişkin üstü kapalı mesajlar gönderdi.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan Ekim ayında ülke gündeminde yaşanan gelişmeleri değerlendirdiği ve hükümetin çalışmalarına ilişkin bilgiler verdiği Ulusa Sesleniş konuşmasına Türkiye'nin geçirdiği büyük değişimin heyecanını yurttaşlarla paylaşmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladı. Erdoğan, üniversitelerin yeni eğitim öğretim yılı açılışlarına katıldığını belirterek geçtiğimiz hafta Türkiye'nin en önemli gündem maddesi olan türban konusuna üstü kapalı olarak değindi. Gelecek nesillerin çok daha aydınlık, çok daha umutla dolu ve çok daha müreffeh bir ülkede yaşayacaklarını dile getiren Erdoğan şunları söyledi:
"Mezunu olmakla iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi'nin açılışında bugünkü gençleri, bizim dönemimizle kıyaslanamayacak imkânlara kavuşturmuş olmaktan ötürü, çok anlamlı, çok duygulu anlar yaşadım. Türk denizciliğine büyük katkılar sağlayacak olan Piri Reis Üniversitesi'nin açılışında, bir deniz ülkesi olduğumuzun bilincine kavuştuğumuzu memnuniyetle müşahede ettim. Bu yıl eğitim ve öğretime başlayan İstanbul Şehir Üniversitesi'nin açılış töreninde üniversiteli gençlerimizin sadece bilgi ve donanım olarak değil, fikirlerini ifade etme ve haklarını savunma noktasında da ne büyük bir gelişim içinde olduklarını, ne denli bir özgüven içinde olduklarını gördüm. Bunlardan fevkalade mutlu oldum, gençlerimizle gurur duydum, ülkem adına, geleceğimiz adına umut tazeledim. Bu gençlerimizin önünü açabilirsek, hak ettikleri imkânları kendilerine sunabilirsek şüpheniz olmasın ki millet olarak sırtımız asla yere gelmez. Onların yeşeren özgüvenlerini zedelememek, umutlarını kırmamak, onlara kendilerini ifade edebilecekleri zemini kayıtsız şartsız sağlamak hepimizin görevi... Bunu başaracağız... Bu dinamik gençliğimizin potansiyelini ülkemizin gelişimi adına en büyük itici gücümüz haline getireceğiz. Üniversitelerimizin bilimin, hür ifadenin, demokratik bilincin kaynağı ve merkezi haline gelmesi işte bunun için önemli."
Eğitime ayrılan kaynak
Erdoğan ülkenin son yıllarda her alanda elde ettiği kazanımların kalıcı hale gelmesi için çıtayı sürekli yükseltmek mecburiyetinde olunduğunu bu sebeple de yeni nesli bir öncekinden daha bilgili, daha donanımlı, değişen dünya şartlarına daha uyumlu olarak yetiştirmek zorunda hissettiklerini dile getirdi. Eğitim sisteminin geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek yapıya kavuşması için büyük gayret gösterildiğini söyleyen Erdoğan "2002 yılında sadece 7,5 milyar Türk Lirası olan Milli Eğitim Bütçesini, 2010 yılı itibariyle 28 milyar Türk Lirasının üzerine çıkarmış durumdayız. 7,5 milyardan, 28 milyara... Yani, 8 yıllık bu süreçte, bütçeden eğitime ayrılan kaynak, yüzde 278 oranında artmıştır. Yine bu 8 yıl içinde 150 bin yeni derslik inşa ederek, bütün Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan derslik sayısının yarısı kadar yeni dersliği eğitimimize kazandırdık. 2002 yılında 2,5 milyar TL olan yüksek öğretim bütçesini de 2010 yılı itibariyle 9,5 milyar TL seviyesine kadar yükselttik. Evet, 2,5 milyardan,9,5 milyara. Bu süre zarfında, 49'u devlet, 29'u vakıf üniversitesi olmak üzere tam 78 yeni üniversite kurduk. Türkiye'nin üniversitesiz ili kalmayacak hedefiyle yola çıktık, kısa zamanda 81 ilimizin tamamını üniversiteye kavuşturduk. Bu üniversitelerden, bu okullardan pırıl pırıl aydınlık, mutlu ve müreffeh Türkiye'nin mimarları yetişecek" diye konuştu.
"Ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz"
Başbakan Erdoğan geçtiğimiz haftalarda TBMM'deki grup konuşmasında açıkladığı ancak düşük olduğu yönünde tepki toplayan emekli maaşları konusunda da açıklama yaptı. Emeklileri hayat pahalılığından korumak, enflasyona ezdirmemek için büyük gayret gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, emekli zam oranlarını bir kez daha tekrarlayarak "Bu rakamlar, bütçe gerçeklerimizle ve orta vadeli programımızla uyumlu, bütçe dengeleri ve imkânları hesaplanarak belirlenmiş rakamlar. Gönül elbette daha fazlasını verebilmeyi istiyor, emeklilerimiz, çalışanlarımız elbette çok daha fazlasını hak ediyor. Ancak hükümet olarak biz sadece bugünleri değil, yarınları da düşünmek zorundayız" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:
"Bugün gerçekçi olmaz, ayağımızı yorganımıza göre uzatmazsak, yarın elimizdekinden de olabiliriz. Biz sizlere popülizme tevessül etmeyeceğimize dair söz verdik, biz sizleri aldatamayız, yarın maaşını veremeyen veyahut da cebindeki paranın satın alma gücü tamamen yok olmuş bir ücret politikası istemiyoruz. Bu ülkenin yarınlarını zora sokacak sorumsuzca yaklaşımlara asla kapılmayacağız. Bu millet, kendi siyasi menfaatleri için, vatandaşlarına sahte mutluluklar vaad edenleri; karşılıksız para basarak ülkenin geleceğine ipotek koyanları da gördü. Bugün ödediğimiz her ağır bedelde en büyük pay bu sorumsuz yönetim anlayışlarınındır. Eğer bugün çalışanlarımıza, emeklilerimize, gönlümüzden geçen daha yüksek miktarları veremiyorsak, geçmişte sosyal güvenlik sistemimizi tahrip eden o hesapsız kitapsız, popülist uygulamalar yüzünden veremiyoruz. Akşam yatıp sabah kalktığında 1'in yanına "0" koyanlardan olmadık, olmayacağız ve 1'in yanına 6 tane "0" koyanlar bu ülkede ne yazık ki paranın alım gücünü de adeta sıfırladılar. Ama biz 6 sıfırı atmak suretiyle paranın alım gücünü farklı bir şekilde artırdık. Biz gerekirse ağır ağır gideceğiz ama sağlam gideceğiz. Gerekirse fedakârlığı hep birlikte yapacağız ama imkânlarımız elverdiğinde de bu ülkenin kazanımlarını en güzel, en adil şekliyle paylaşacağız. Emeklilerimiz, çalışanlarımız zaten bunu gayet iyi biliyorlar."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ulusa Sesleniş konuşmasında savunma sanayine yapılan yatırımlarda yerli katkının payının arttırılmasına da dikkat çekti. Yerli katkının yüzde 25'den yüzde 46'ya çıkarıldığını ve yüzde 50 hedefi taşıdıklarını dile getiren Erdoğan "Tarihimizde ilk kez kendi milli piyade tüfeğimizi yine bu dönemde tasarladık, 2011'de de seri üretime geçiyoruz. Artık Mehmetçikler, kendi ürettiğimiz silahları taşıyacaklar" dedi.
Konuşmasında "Türkiye'nin kaybedecek tek bir dakikası bile yok" sözüyle devam eden Erdoğan, "Çok çalışmalı, çok üretmeli, sadece bugünün meselelerini çözmekle kalmayıp yarınlara da hazırlanmalıyız" mesajı verdi. Türkiye'nin sekiz yılda dünyayı şaşırtan devasa projelere imza attığını ve özellikle bu ay içinde savunma sanayinde önemli gelişmeler yaşandığını söyleyen Erdoğan Süratli Amfibi Gemi Projesini, bu gemilere ASELSAN tarafından entegre edilen silah atış kontrol sistemlerini hatırlatarak bu proje kapsamında yapılan çalışmalarla, yerli katkı oranını, yüzde 75'lere taşıma kararlılığında olduklarını söyledi. Erdoğan "2002 yılında savunma sanayimiz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarının sadece yüzde 25'ini karşılayabilecek bir seviyedeydi. O günden bu yana yapılan çalışmalarla, 2009 sonu itibarıyla bu oran nerede biliyor musunuz, yüzde 46. Bu yılın sonu için hedefimiz yüzde 50 seviyesini yakalamaktır. Bunun anlamı şudur; Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının yarısı artık yerli üretimden karşılanacak. 2002 yılında milli savunma sanayimizin cirosu sadece 1 milyar Dolar seviyesindeyken, 2009 sonunda bu rakamı yaklaşık 2,5 milyar Dolara kadar yükselttik. 2010 sonunda 3 milyar Dolar hedefini de inşallah yakalayacağız. Savunma sanayi ihracatımız bu süre zarfında 240 milyon Dolardan 832 milyon Dolara çıktı, 2011 için hedefimiz 1 milyar Dolar seviyesini yakalamak... Fazlası olacak inşallah altı aşağısı olmayacak. Tarihimizde ilk kez kendi milli piyade tüfeğimizi yine bu dönemde tasarladık, 2011'de de seri üretime geçiyoruz. Artık Mehmetçikler, kendi ürettiğimiz silahları taşıyacaklar. Bütün alt sistemleri ile birlikte ilk defa kendi tankımızı üretmeye de başladık" dedi.
Erdoğan Göktürk adlı istihbarat uydusunun da çalışmalarının devam ettiğini, 2012'de uzaya fırlatmayı planladıklarını belirtti.
"Menderes'in hayalini gerçekleştirdik"
Erdoğan bu ay içerisinde denizcilik alanında da önemli yatırımlara imza atıldığının altını çizdiği konuşmasında 10 Ekim'de Aydın'da yapılan toplu açılış töreninde, Çine Barajı'yla birlikte 9 büyük yatırımı daha hizmete açtıklarını hatırlattı. Çine Barajının ülke ve Ege bölgesi için çok büyük ve önemli bir yatırım olduğunu dile getiren Erdoğan " Kendi sınıfında Avrupa'nın birinci; dünyanın da beşinci en yüksek barajı... Sevgili vatandaşlarım, bu baraj aynı zamanda bulunduğu yer itibarıyla merhum Adnan Menderes'in de hayaliydi dolayısıyla o gün o açılışla birlikte Çine barajının adını da koyduk, "Çine Adnan Menderes Barajı" dedik. Ve bu barajla birlikte 22.000 hektar arazi suya kavuşacak, 9.000 hektar arazi taşkından korunacak. Yine bu barajla yılda 118 milyon kilovat saat elektrik üretilecek" diye konuştu.
Erdoğan Kazan'da açılışını yaptığı lojistik üssü ve Bandırma'da açılışına katıldığı enerji santralini hatırlatarak "Pek çok gelişmiş ülkenin ekonomisi küçülürken Türk ekonomisi büyüyor, güçleniyor diyoruz, işte en güzel örnekler bunlar" dedi.
"Deprem senaryolarına itibar etmeyin"
Başbakan Erdoğan Türkiye'nin geçmişten gelen problemlerini çözüme kavuştururken bir yandan da geçmişten ders aldıklarını ifade etti. Türkiye'nin yakın geçmişte yaşadığı deprem ve benzeri doğal afetleri anımsatan Erdoğan "Bu gerçekle yaşamayı da öğrenmemiz, bu beklenmedik durumlara da önceden hazırlanmamız gerekiyor. Hükümet olarak muhtemel afet ve felaketlere hazırlanmak konusunda son derece hassas davranıyor, çalışmalarımızı düzenli olarak sürdürüyor, alınacak tedbirleri sürekli olarak değerlendiriyoruz" dedi.
Geçtiğimiz hafta İstanbul'da toplanan "İstanbul Merkezli Afet Hazırlık Çalışmaları Toplantısı"nı anımsatan Erdoğan mevcut risk verilerinin derlenmesi, buna uygun risk haritalarının çıkartılması çalışmalarını gözden geçirdiklerini, bu veriler ışığında, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve somut tedbirlerin alınması ve çalışmaların hızlandırılması noktasında mutabık kalındığını söyledi. Mart ayında bir toplantı daha yapılarak alınan kararların gerçekleşme durumunu inceleyeceklerini de sözlerine ekleyen Erdoğan yurttaşlara da "Bu vesileyle sizlerden ricam, başta İstanbul'la ilgili olmak üzere, zaman zaman gündeme getirilen muhtemel deprem senaryolarına itibar etmeyip, yetkili resmi kaynaklardan yapılacak açıklamalara kulak vermenizdir" çağrısında bulundu.
"Altın sayfa açılmaktadır"
Erdoğan konuşmasının son bölümünde ise dış politikada atılan adımlara değindi. Özellikle Ekim ayı içerisinde gerçekleştirilen yurt dışı temaslar ve ağırlanan yabancı konuklarla ilgili hatırlatmalarda da bulunan Erdoğan "Türkiye her geçen gün bölgesinde ve dünyada ağırlığını arttıran bir lider ülke haline geliyor. Bütün bu yoğun diplomatik trafik de bunun en güzel göstergesidir. Önümüzdeki dönemde bu yoğunluğun daha da artacağı bugünden görülebiliyor. Türkiye bugün yapması gerekenleri içeride ve dışarıda yapıyor, büyüklüğünün, gücünün, tarihi misyonunun hakkını veriyor. Ülkemizin önümüzdeki yıllarda dünyada hak ettiği yeri alacağından asla şüphe duymuyoruz, bunun için çalışıyor, bunun için gayret gösteriyoruz. Tarihimizde yeni bir altın sayfa açılmaktadır. Bunu milletçe yaşayacak ve çocuklarımıza inşallah çok daha güçlü, çok daha müreffeh, çok daha mutlu bir Türkiye bırakacağız" diye konuştu. Erdoğan konuşmasını Cumhuriyet Bayramını ve Cumhuriyet'in kuruluşunun 87. Yıldönümünü kutlayarak noktaladı.