Uludere'nin bombalanma emrini Genelkurmay Başkanı Özel verdi

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığ'ının Uludere'de hava operasyonu sonucu 34 kişinin ölümüyle ilgili verdiği takipsizlik kararının ayrıntıları ortaya çıktı.

DHA

Savcılığın 16 sayfalık takipsizlik kararında, operasyonunun TBMM ve Bakanlar Kurulu kararlarının askere verdiği yetki kapsamında gerçekleştiği ve hava bombardımanı bitene kadar köyden hiç kimsenin askeri birimlere kaçakçılığa gidildiğine dair bir haber verilmediği belirtildi. Askeri Savcılık, "İHA ile takip edilen ve sonradan kaçakçı olduğu anlaşılan grubu, 'BTÖ (Bölcü Terör Örgütü) mensubu' olarak değerlendirme yaparken, detayıyla açıklanan sebeplerle kaçınılmayacak bir hataya düştükleri sonucuna ulaşılmıştır" denildi.

ŞÜPHELİLER, 4 GENERAL İLE 1 KURMAY ALBAY

Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın yürüttüğü Uludere soruşturmasının şüpheli kısmında Korgeneral Yıldırım Güvenç, Tümgeneral İlhan Bölük, Tuğgeneraller Ali Rıza Kuğu, Halil Erkek ve Kurmay Albay Aygün Eker'ün adları yer aldı. 28 Aralık'ta yaşanan gelişmelerin anlatıldığı soruşturma kararında, zamanın Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler tarafından da mevcut istihbari bilgiler kapsamında görüntülerin teröristlere ait olduğu hususundaki değerlendirmeye iştirak edildiği, bu değerlendirmeden sonra Orgeneral Güler'in de bulunduğu bir ortamda teröristlere yönelik ne tür bir harekat yapılacağı hususunun görüşüldüğü belirtilerek, şöyle denildi:

"Bölgenin coğrafi durumu, müdahalenin gece şartlarında yapılmasının gerekliliği, terörist grubun miktarı ve 3 ayrı grup halinde hareket etmeleri hususları dikkate alınarak, topçu atışının yeterli olmayacağı düşünülüp, zayiat verilmeden BTÖ mensuplarının etkisiz hale getirilmesi maksadıyla, hava harekatıyla müdahale edilmesinin daha uygun olacağına karar verildiği, bu karar verildikten sonra saat 19.20, 19.30 civarında Orgeneral Güler'in, konuyu arz etmek maksadıyla zamanın Genelkurmay 2'inci Başkanı'na gittiği, bu arada saat 19.20 civarında, yük hayvanı ve insanlardan oluşan ısı kaynaklarının gruplar halinde bulundukları bölgeden, kuzey istikametine intikale başladıkları, aynı saatte Genelkurmay Harekat Başkanlığı'nca yurt dışına topçu atış talebinin kabul edildiğinin, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na telefonla bildirildiği."

"GENELKURMAY BAŞKANI SAAT 20.00'DE HAVA HAREKATINA ONAY VERDİ"

Kararda, Genelkurmay 2'nci Başkanı'nca konunun onayını almak maksadıyla MGK toplantısı nedeniyle, karargahta bulunmayan Genelkurmay Başkanı'na telefonla iletildiği, Genelkurmay Başkanı'nın tespitle ilgili bilgilerin işlendiği haritanın konutundaki çalışma ofisine gönderilmesini istediği, haritanın çalışma ofisine gönderildiği, Genelkurmay Başkanı'nca, hava harekatının yapılmasına onay verildiği, bu işlemlerin saat 20.00 civarında neticelendirildiği belirtildi.

53 DAKİKADA 12 TOP ATIŞI YAPILDI

Savcılığın kararında saat 19.28 ile 20.21 arasında söz konusu gruplara karşı 12 top atışı yapıldığı, sınır hattına yapılan topçu atışlarına rağmen ilerlemeye devam eden grubun öndeki parçasının saat 20.45 civarında sınırın sıfır hattı civarına ulaşıp beklemeye başladığı, gruptan ayrılan daha yüksekte bir yerlere gidip bir süre beklediği ifade edildi. Yüksekte bekleyen kişilerin bilahare grubun yanına döndükleri, geriden gelen iki grubun da sınır hattından güneye doğru belirle mesafelerde toplanıp beklemeye başladıkları kaydedildi.

"SAAT 21.39 İLE 22.24'TE 4 BOMBA ATILDI"

Kararda, gruplar içinde gidip gelen insanların görüntülerinin izlendiği, bu hareketlerin Genelkurmay Karargahı'nda, grubun terörist olarak değerlendirilmesine dönük karar açısından teyit edici olduğu belirtilerek, hava operasyonu şöyle anlatıldı:

"Saat 21.39'da sınır hattında bekleyen gruba hava harekatı kapsamında ilk bombanın, saat 21.43'te ikinci bombanın atıldığı, grupların hareketlerinin takip edildiği güney istikametine gidenler olduğunun, bu şahısların bir süre bekleyip saat 22.00 civarında kuzey istikametine yeniden hareketlendiğinin görüldüğü, saat 22.02'de 3'ünücü bombanın takip edilen hedefe atıldığı, saat 22.16 civarında hareketsiz bekleyen grubun tespit edildiği, 22.24'te de 4'ncü bombanın bu gruba atıldığı ve hava harekatının sonlandırıldığı, neticede 34 kişinin öldüğü tespit edildi."

"KÖYLÜLER KAÇAKÇILIĞI HABER VERMEDİ"

Kararda, ilk hava taaruzunun yapılması sonrasında birliğe dönmesi emredilen, beraberinde bir tim ve köy korucuları Mesut Encü ve Hüseyin Ürek de bulunan Gülyazı Jandarma Karakol Komutanı Jandarma Kıdemli Başçavuş Vehbi Göçmen'in saat 22.20 civarında araçla Ortasu Köyü girişinde bir grubu paniklemiş halde el, kol hareketi yaparken gördüğü belirtildi. Kararda, "Kendisine köy halkından Lezgin Encü tarafından, 'Bizim çocuklar kaçaktan gelirken uçaklar bombalamış' dediği, bu esnada Ortasu Köyü Muhtar Vekili Ubeydullah Encü'nün Başçavuş Göçmen'i telefonla arayarak, kaçakçıların bombalanıp bombalanmadığını sorduğu, Göçmen'in ise böyle bir şeyin olmayacağının teröristlerin bombalandığını söylendiği, bilhare kendisine iletilen hususları Albay Hüseyin Güney'e ve İlçe Jandarma Komutanı Alper Çetinkaya'ya telefonla ilettiği, bu saate kadar köy halkından kimsenin, köyden kaçakçılığa gidenler olduğu, askeri yetkililere iletmediği maddi vaka olarak maddi vaka olarak tespit edilmiştir" denildi.

ARALIK AYINDA HAFTANİN'DE 300 TELSİZ GÖRÜŞMESİ

Savcılık kararında, Şırnak bölgesindeki sınır hattında Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarındaki PKK'lıların teknik ve fiziki takipleriyle ilgili istihbari bilgileri de yer alırken, sadece Haftanin bölgesinde, Aralık ayı içerisinde teröristler arasında yapılan 300'e yakın telsiz görüşmesine ait kestirme tespit edildiği ve bu sayının geçmiş yıllara göre yoğun bir artış gösterdiği ifade edildi. Savcılık, şüphelilerin beyan ettikleri gibi, terörist olarak değerlendirilen grubun büyüklüğü, Irak'ın Kuzeyinde bulunması, arazide kuzey-güney istikametinde bin 150 metre derinliğinde gruplar halinde yayılmış olması, gece şartlarında sınır ötesi bölgeye helikopter veya yaya birlik gönderilmesinin personel zaiyatı dahil pek çok riski beraberinde getirmesi, grubun derinliğinin fazla olması nedeniyle, sadece öndeki grubun etkisiz hale getirilmesinin etkin bir mücadele yöntemi olmaması nedenleriyle gruba hava taaruzuyla müdahale edilmesinin en etkin yöntem olduğunun düşünülmesi birlikte değerlendirildiğini belirtildi.

"KAÇINILMAYACAK BİR HATAYA DÜŞMÜŞLER"

Kararda daha sonra şu ifadeler kullanıldı:

"TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları kapsamında görev icra eden TSK personelinin görev gereklerini yerine getirirken, İHA ile takip edilen ve sonradan kaçakçı olduğu anlaşılan grubu, 'BTÖ' mensubu olarak değerlendirme yaparken, yukarda detayıyla açıklanan sebeplerle kaçınılmayacak bir hataya düştükleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu aşamada, kanun hükmünü ya da yetkili mercilerce verilip yerine getirilmesi zorunlu bir emri uygulayan kişilerin, koşulların gerekliliği hususunda kaçınılmaz hataya düşmeleri halinde ceza hukuku kapsamındaki sorumlulukları incelendiğinde; TCK'nın 'kanun hükmü ve amirin emri' başlıklı 24'üncü maddesinde kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilemeyeceği ve yetkili merciden verilip yerine getirilmesi, görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayanların sorumlu olmayacağının düzenlendiği, TCK'nın hata başlıklı 30'uncu maddesinde ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin bu hatasından yararlanacağının ve işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağının düzenlediği tespit edilmiştir. Yukarda kanun maddeleri de göz önüne alındığında, gerek şüphelilerin, gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin yukarda bahsi geçenin TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında, kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığında soruşturma konusu olay hakkında, 353 sayılı Kanun 107'nci maddesi uyarınca şüphelilere ve müdafilerine olaydan zarar görenler ile vekillerine ve Genelkurmay Başkanlığı'na tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde askeri veya sivil adli makamlara ya da bizzat askeri savcılığımıza, sözlü veya yazılı müracaatla itiraz etmeleri halinde, itiraz incelemesi en yakın askeri mahkeme sıfatıyla, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yapılmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir."