'Ülkemiz bir çıkmaza sürükleniyor'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Andımızı kaldırmayı, okullarda Atatürk köşelerini çökertmeyi kafasına koyan AKP, bu gidişle kurduğu tuzaklara kendisi düşecek ve 'Türküm, doğruyum' nidalarının rüzgarında savrulmaktan kaçamayacaktır'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''AKP menşeli düzeysiz polemiklerin, vahamet derecesi yüksek tekliflerin, milletin kabullerine hançer vuran arsızlıkların, manidar bir şekilde hep belirli ağızlardan çıktığını'' öne sürdü.

''Bu kapsamda, Gençliğe Hitabe ve Andımız üzerinden servis edilen proje ve kanaatler bir hayli etkinlik kazanmıştır'' ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

''AKP'nin görevli beyanatçısı, 'Gençliğe Hitabe'yi tartışmak lazım' diyerek, durduk yerde yeni bir çekişmenin ve kutuplaşmanın kurdelesini kesmiştir. Öncelikle ifade etmek isterim ki tartışmamız gereken Gençliğe Hitabe değil, AKP'nin seviyesizlikleri, sevimsizliği, Hürriyet ve İtilafçılıkla örtüşen şaibeli karakteridir. Dünün milli mücadelesinin önüne taş koyan, düşman süngülerine siper olan, teslim bayrağını kaldırarak son vatanımızı peşkeş çeken Hürriyet ve İtilafçı çürümüşlük AKP'de tekrar vasat bulmuştur.

Açık bir şekilde söylemek lazımdır ki AKP, Damat Ferit'in izinden, Milliyetçi Hareket de Mustafa Kemal'in felsefesinden feyiz almaktadır.

Bu nedenle, AKP sözcüleri tarafından ifşa edilen, 'Atatürk;ü kanunla sevdiremezsiniz, Atatürk'ü koruma kanunu ne büyük hüsran ve garip bir durum. Peygamberi bile koruma kanunu yok'' sözlerinin esasen yadırganacak bir tarafı olmayacaktır. Hemen söylemelim ki Peygamber efendimizin, rahmet ve mağfiret elçisinin böylesine çapsız, düşük ve beyhude tartışmalara konu edilmesi günah ve ayıptır.

Türk milleti Atatürk'ü de kanunlarla sevmemiş ve sahiplenmemiştir. 'Yetmez ama evet' deniliyorsa oldu olacak, cansız bir vatan, kansız ve ruhsuz bir millet olalım, malum çevreler de rahata ersin, himayesi altında bulundukları da özlemlerine kavuşsun. İsterseniz ve takdir buyurursanız, emperyalist müzayede yoluyla şerefimizi, haysiyetimizi ve mukadderatımızı da devredelim ve her şeyden vazgeçerek topyekun yok olalım.''

''Ne zaman başı sıkışsa...''

Atatürk'ün, Gençliğe Hitabe'de, ''memleketimizin dahilinde, iktidara sahip olanların gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde olabileceklerini ifade ettiğini'' anımsatan Bahçeli, ''Bu güruhun, şahsi menfaatlerini, istilacıların siyasi emelleriyle birleştirebileceği konusunda da hepimizi, hayrete düşüren bir tespit maharetiyle uyarmıştır. Bu ayakları yere basan ve isabetli teşhislerden dolayı Gençliğe Hitabe iktidar çevrelerinde rahatsızlık yaratmaktadır'' şeklinde konuştu.

Türk milletinin yıkılmasını gözleyenlerin başaramayacaklarını, dönemsel kuvvetlerine güvenmelerinin bir işe yaramayacağını savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Andımızı kaldırmayı, okullarda Atatürk köşelerini çökertmeyi kafasına koyan AKP, bu gidişle kurduğu tuzaklara kendisi düşecek ve 'Türküm, doğruyum' nidalarının rüzgarında savrulmaktan kaçamayacaktır. AKP hükümeti, hangi şirret projeyi uygularsa uygulasın, Türk milletiyle bütünleşmiş milli değerlere ne şekilde el uzatırsa uzatsın, Milliyetçi Hareket Partisi'nin iktidarında tüm pislikler temizlenecek, yanlışlar düzeltilecek ve iade-i itibar mutlaka sağlanacaktır.

Cumhuriyet ile hesaplaşma içerisinde olanlar hemen sevinmesinler, zira hevesleri gün gelecek kursaklarında kalacaktır. AKP de yaptıklarının, işbirlikçiliğinin ve çözülmedeki ısrarının hesabını hukuk önünde mutlaka ödeyecektir.

AKP'nin kışkırttığı ihtilaflar, tahrik ettiği hizipler, her şeyden önce bin yıllık kardeşlik hukukumuzun surlarını ve içeriğini zedelemiştir. İnanç hortumculuğu, maneviyat tacirliği hep bu sürecin bir mahsulü olmuştur. AKP ne zaman sıkışsa, Anamuhalefet Partisi CHP cankurtaran gibi yetişmiş, tezgah altı siyaset ilişkisiyle kendisine pist olmuş ve suni teneffüs yapmıştır. Ne kadar inkar edilse de CHP nehri, AKP değirmeni durunca, tahliye vanalarını açmış ve iktidarın çarklarını çevirmiştir. CHP, AKP'nin serumudur, yoğun bakım nöbetçisi ve karanlık sokaklardaki teşrifatçısıdır.

Parti olarak, Türk gençliğinin hem manevi hem de milli değerlere sahip olmasını istememiz ve bunu da hedeflediğimiz net ve tartışmasızdır.''

MHP'nin dinine bağlı olanların güvencesi, bunun dışında kalanların da sigortası olduklarını vurgulayan Bahçeli, ''Bizim için tabiidir ki vazgeçmeyeceğimiz hedef; milli ve manevi değerleri almış, öğrenmiş ve bunun gereğini yapan bir neslin var olmasıdır'' dedi.

''19 Mayıs törenleri''

''Gerçekler ayan beyan ortaya çıkmıştır ki AKP, Cumhuriyet'e ait ve dair ne varsa karşısına almakta ve hırpalamaktadır''
ifadesini kullanan Bahçeli, ''Bu zihniyet algısıyla birlikte, çirkeflik adım adım güçlenmiş, çamur siyaseti hızla zemin bulmuş, iftira ve hakaret virüsü salgın haline gelmiştir. Meselenin içimizi acıtan ve yakan en bariz tarafı da, AKP'nin, Cumhuriyet'in temellerine alenen ve hiçbir korkuya kapılmadan suikast düzenlemesi olmuştur'' diye konuştu.

''23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim'in etrafının sarılmasından sonra sıra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkış tarihine geldiğini'' öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bildiğiniz üzere, yalnızca sıfatında millilik vasfı kalan Eğitim Bakanlığı, 19 Mayıs törenlerinin Ankara dışındaki illerde anılmasının önüne geçmiş ve sorunlu bir karara imza atmıştır. Başbakan Erdoğan, bizim, kendilerinin millet ve vatan sevgisini, memleket sevdasını ölçecek kalibrede olmadığımızı dile getirmiştir. Doğrudur, biz Sayın Başbakan'ın ve zihniyetinin vatan ve millet sevgisini ölçecek kalibrede değiliz. Çünkü, biz olmayan bir şeyi ölçecek durumda ve seviyede değiliz.
Netice itibariyle, 19 Mayıs törenlerinin, öğrencilere ve ailelerine sözde külfet getirmesi, eğitim ve öğretim sürecini olumsuz etkilemesi ve soğuk hava şartları gibi bahanelere sığınılarak kısıtlanması planlanmıştır. Elbette bunlar, AKP'nin kendi ucube görüşü olmakla birlikte, yanlışı savunmaya dönük mazeret kurgusundan öte bir anlam taşımayacaktır.
Şurası üzeri örtülemeyecek kadar açık bir gerçektir ki 19 Mayıs kutlamalarından rahatsızlık duyulmasının gerisinde 29 Ekim 1923 tarihine dönük kızgınlık bulunmaktadır.
Bizim nazarımızda, kurtuluş mücadelesinin mehabetini ve muhteşemliğini sarsmaya dönük her niyet sahibi, dünkü işgal kuvvetlerinin bugüne yansıyan bakiyesidir, artığıdır ve geride kalan kalıntısıdır. 19 Mayıs'a, Cumhuriyet'e ve Türk milletine karşı hazım zorunu yaşayan kim varsa, bugün küllerinden yeniden dirilmiştir.''