Ucube sisteme doğru

AKP’nin hazırladığı ve MHP’nin kabul ettiği cumhurbaşkanlığı sistemini içeren anayasa değişikliği gerçekleşirse, yeni fiili durumlar ve sorunlar yaratacak.

Emine Kaplan

AKP ve MHP’nin ‘sistem krizinin çözülmesi’ için üzerinde uzlaştığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a göre dizayn edilmiş, kendisi başkanlık ama adı “Cumhurbaşkanlığı” olan sistemi öngören anayasa değişikliği, 2007 yılında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini getiren anayasa değişikliği gibi yeni fiili durumlar ve komplike sıkıntıları beraberinde getirecek. AKP, 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimindeki 367 krizi üzerine “Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin” çıkışında bulunmuş, muhalefetin “Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile başbakan arasında kriz yaşanır. Sistem tıkanır” uyarılarını dinlememiş ve anayasa değişikliği yoluna gitmişti. Tayyip Erdoğan’ın ilk kez halk tarafından seçilmesinin ardından da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile aralarında sürekli kriz yaşanmış, süreç Davutoğlu’nun istifasıyla sonuçlanmıştı. Erdoğan için getirilen cumhurbaşkanlığı sistemiyle seçilecek Cumhurbaşkanı’nın partisiyle bağının devam etmesi ve genel başkan olmasının yolunun açılmasıyla ülkede “ilkler”in yaşanması gündeme gelecek. Kulislerde, gündeme gelebilecek bazı olasılıklar şöyle sıralanıyor:

 İktidar partisi genel başkanı ve Cumhurbaşkanı: Anayasa değişikliğine göre Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili seçimleri aynı gün iki sandıkta yapılacak. Eğer cumhurbaşkanının genel başkanı olduğu parti, TBMM’de çoğunluğu sağlarsa yasaların çıkarılması ile yasama-yürütme arasında bir sıkıntı çıkarmaz. Böyle bir tabloda, iktidar partisinin genel başkanı hem genel başkan hem de cumhurbaşkanı olarak partisinin grup toplantılarına ve kamplarına katılabilecek. Partide oluşturulan politikalar, cumhurbaşkanının kuracağı kabineyle uygulanacak.

Muhalefet partisi genel başkanı ve cumhurbaşkanı: Seçimlerde halk, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde farklı tercih kullanarak seçilecek cumhurbaşkanının partisine Meclis’te çoğunluğu sağlayacak milletvekilini vermeyebilir ve parti muhalefete düşebilir. Böyle bir durumda, “Muhalefet partisi genel başkanı ve cumhurbaşkanı” olması gibi bir tablo ortaya çıkabilir. Cumhurbaşkanının partisi muhalefette kalacağı için bir Bakanlar Kurulu oluştursa da Meclis’te yasaları, uluslararası anlaşmaları ve bütçeyi geçiremeyebilir. MHP’nin, karşılıklı fesih düzenlemesine ‘evet’ demesi durumunda ise cumhurbaşkanı, iktidar olacak milletvekili sayısına ulaşamazsa seçim yoluna gidebilir.

Seçim sistemiyle Meclis’teki çokseslilik sona erer: AKP, anayasa değişikliğinin ardından yeni sisteme göre seçim sistemini de değiştirmek istiyor. MHP’nin dar bölge sistemine karşı çıkması nedeniyle ağırlıklı olarak ‘daraltılmış seçim sistemi’ üzerinde duruluyor. Bu sistemde, mevcut yüzde 10’luk barajın yüzde 5’lere kadar düşürülmesi seçenekler arasında yer alıyor. Ancak bu sistem, muhalefet partilerinin daha az, iktidar olan partinin ise daha çok milletvekili çıkarmasını sağlıyor. Seçim sisteminde yapılacak değişiklikle Meclis’e 2, en fazla 3 partinin girebileceği değerlendiriliyor.

Liderlerin adaylık sıkıntısı: Yeni sistemde, cumhurbaşkanı aynı zamanda milletvekilliği için aday olamayacak. Bu durumda, siyasi parti liderlerinin ‘kazanamama riskine’ karşı cumhurbaşkanlığı için aday olmaması, aday olması halinde ise kazanamaması durumunda kendi partilerinde iç karışıklık yaşanması gündeme gelecek.

Erdoğan için olağanüstü kongre

 Anayasa değişikliğinin referanduma sunulması ve kabul edilmesi durumunda yeni sistemin 2019 yılında yürürlüğe girmesi üzerinde durulurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partinin genel başkanı olmak için 2019 seçimlerini beklemeyeceği dile getiriliyor. Referandumun hemen ardından Erdoğan’ın partinin genel başkanı olabilmesi için olağanüstü kongreye gidilebileceği kaydediliyor. Erdoğan’ın genel başkan seçilmesi durumunda, milletvekili olmadığı için Başbakan Binali Yıldırım, 2019 yılına kadar grup başkanı ve Başbakan olarak görevini sürdürebilecek. Partide, ‘Erdoğan’ın genel başkanlığına vize verdi’ algısının oluşması durumunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin zorda bırakılmaması için Erdoğan’ın genel başkanlığı için 2019 yılına kadar bekleyebileceği görüşünü dile getirenler de bulunuyor.