UAEK'nın İran raporu
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun, İran'ın nükleer enerji faaliyetleriyle ilgili açıkladığı raporun dünyada beklenilen ilgiyi görememesinin nedeni olarak Kafkaslar'daki son gelişmeler gösteriliyor. Batılı devletlerin İran'a yaptığı baskı karşısında oluşabilecek herhangi bir ortamda Türkiye'nin çok iyi bir satranç oyuncusu gibi hareket etmesi gerektiği uzmanlarca beliritliyor...
cumhuriyet.com.trUzmanlar, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK), İran'ın nükleer enerji faaliyetleriyle ilgili açıkladığı raporun dünya gündeminde beklenilen ilgiyi oluşturmadığını belirterek, bunun nedeni olarak Kafkaslar'daki son gelişmelerin İran'ın nükleer dosyasının önüne geçmesini gösteriyorlar.
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Uzmanı Arif Keskin yaptığı değerlendirmede, UAEK'nin raporunun aslında yeni bir söylem içermediğini belirterek, UAEK'nin İran'a bakışında herhangi bir değişikliğin gözlenmediğini kaydetti.
İran'ın rapor sonrasında da, nükleer programıyla ilgili izlediği yolda herhangi bir değişiklik yapacağını düşünmediğini söyleyen Keskin, İran'ın kendini haklı gördüğü tezlerinden geri adım atmasının beklenmediğini ifade etti.
Kafkaslar'daki son gelişmelerin dünya gündeminde ön sıraya çıktığını söyleyen Keskin, Batı açısından bakıldığında gündem sıralamasında İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili sürecin yerini Rusya'nın aldığını, bu nedenle de UAEK raporunun fazla ses getirmemesinin doğal olduğunu kaydetti.
''İran artık dünya gündeminin en önemli maddesini oluşturmuyor'' diyen Keskin, kısa vadede İran ile İsrail arasında olası bir gerginlik gibi beklenmedik bir gelişmenin olmaması durumunda, İran konusunun bir süre daha geri planda kalacağı görüşünde.
Rusya ile ABD arasındaki gerginliğin İran'ın nükleer programıyla ilgili süreci karmaşık hale getirdiğini belirten Keskin, bu sürecin BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya'nın oluşturduğu 5 artı 1 grubunu etkileyebileceğini kaydetti.
Gelinen noktada ABD'nin İran mı yoksa Rusya ile olan sorunların çözümüne mi öncelik vereceğinin belirleyici olacağını ifade eden Keskin, Rusya'nın İran'dan daha ivedilikle ele alınması gereken konu gibi gözüktüğünü söyledi.
Türkiye'nin yaratıcı formül üretmesi gerekir
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Türkiye ziyaretinin, Türkiye'nin süreçteki yerini gösterdiğini ifade eden Keskin, bu bağlamda Türkiye'nin bu sorunu etkileyebilecek potansiyelinin düşük olduğunun ve İran'ın Türkiye'nin istemiyle uranyum zenginleştirme çabalarından vazgeçmeyeceğinin ortada olduğunu belirtti.
İran'ın nükleer güç olma konusundaki kararlılığına işaret eden Keskin, bunun İran ile İsrail ve ABD arasında savaş nedeni olabileceğini, Batı'nın İran'ı durduramaması durumunda ise bu ülkenin nükleer güç olacağına işaret etti. Keskin, Türkiye'nin her ikisi de kötü olan bu senaryolara hazır olması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin bundan sonra süreçte daha aktif olması ve yaratıcı bir formül üretmesi gerektiğini belirten Keskin, Türkiye'nin aynı zamanda ilgili taraflara sesini daha fazla yükseltmesinin etkili olacağını ifade etti. Keskin, Türkiye'nin taraflara sorunun silahla değil diplomasiyle çözümlenmesi gerektiğini anlatmasının önemli olduğunu kaydetti.
Kafkaslar'daki son gelişmelerin Türkiye'nin önemini artırdığını söyleyen Keskin, bu çerçevede Türkiye'nin manevra alanının genişlediğini ve bunun kullanılması gerektiğini, ''tatlı dille sürece katkı sağlanamayacağını'' belirtti.
Seçim süreçleri etkili olacak
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) İran Uzmanı Arzu Celalifer Ekinci de, UAEK'nin İran'ın nükleer enerji faaliyetleriyle ilgili açıkladığı son raporun İran'ın lehine olduğunu söyledi.
İran'ın raporu olumlu karşıladığını ifade eden Ekinci, raporun, "İran'ın barışçıl nükleer programının haklılığını ortaya koyuyor" şeklinde bu ülkede yapılan yorumlara işaret etti.
Raporu "normal" olarak değerlendiren Ekinci, İran'ın halihazırda devam eden ciddi bir nükleer silah programının olmadığının zaten daha önce de ortaya konulmuş olduğunu hatırlattı.
UAEK'nin yaptığı araştırmalarda İran'da devam eden programa ilişkin bir sıkıntının bulunmadığını yineleyen Ekinci, ancak geçmiş programlara yönelik bazı soru işaretlerinin bulunduğunu, UAEK'nin de zaten İran'dan geçmişe yönelik programındaki muğlak konulara ilişkin belgeleri açıklamasını istediğini belirtti.
Raporun fazla ses getirmemiş olmasının ise "ilginç" olduğunu ifade eden Ekinci, süreçle ilgili ülkelerdeki seçim dönemlerin bunda etkisinin olabileceğini kaydetti.
İran'ın nükleer dosyasıyla ilgili süreçte ABD seçimlerinin önemine işaret eden Ekinci, Demokrat Partinin başkan adayı Barack Obama'nın İran ile müzakerelerden yana olduğunu, ancak Cumhuriyetçi rakibi John Mccain'in Bush'un çizgisini devam ettirmek istediğini söyledi.
Bu bağlamda ABD'nin gelecek dönemde İran konusundaki politikasını belirlemeye çalışacağını ifade eden Ekinci, atılacak herhangi bir yanlış adımla petrol nedeniyle büyük ekonomik buhranların doğabileceği uyarısında bulundu.
İsrail'deki seçimlere de değinen Ekinci, adaylardan Ulaştırma Bakanı Şaul Mofaz'ın ''ABD olmasa da İran'a karşı kendi tedbirlerimizi alırız'' şeklindeki söylemlerine işaret etti. İran'ın da Hürmüz boğazı üzerinde ciddi denetimi olduğunu belirten Ekinci, İran'ın kendisine yapılacak olası bir saldırıya iki katı cevap vereceği yönündeki açıklamalarını anımsattı.
Bu çerçevede ABD'nin İsrail'i dizginlemeye çalıştığını söyleyen Ekinci, günümüz şartlarında İran'a askeri bir operasyonun pek olası görülmediğini, olması durumunda ise bunun olumlu sonuçlarının olmayacağının altını çizdi.
Ekinci, bu bağlamda İran'a bu aşamada askeri harekattan ziyade, yaptırım kararının alınabileceğini düşündüğünü söyledi. Sıkıntılı bir dönemden geçildiğini belirten Ekinci, İran'da yapılacak seçimlerde Hatemi'nin aday olup kazanması durumunda, Hatemi'nin başta olduğu bir İran ile sürecin daha kolay sürebileceğini kaydetti.
Sonuç olarak ne İran'da ne İsrail'de ne de ABD'de gelecek dönemde liderler belli olduğu için, sürece ilişkin öngörüde bulunmanın zor olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin tarafsız kalması lehine olur
İran'ın yapabileceği, ama yapmayacağı hareketin ek protokolü meclisin oyundan geçirmek olacağını belirten Ekinci, İran'ın kendisine yönelik bu kadar askeri harekat ve yaptırım tehdidi varken, güvencesi olan askeri tesislerine girişi kolaylaştırabilecek bir ek protokolü onaylamayacağını kaydetti.
Türkiye'nin bu süreçte yaptıklarının değerli olduğunu belirten Ekinci, ancak Türkiye'ye çok da ciddi sorumluluk yüklememek gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin yapabileceklerinin ABD ve İsrail'in izin verdiği ölçüde olacağını ifade eden Ekinci, Türkiye'nin tarafları buluşturma açısından tarafsız bir platform olabileceğini kaydetti.
Türkiye'nin askeri bir müdahalede tarafsız kalacağını ifade eden Ekinci, bunun Türkiye'nin lehine bir durum olacağını belirtti. Türkiye'nin kendi çıkarlarını düşünmesi gerektiğini söyleyen Ekinci, Türkiye'nin savaşa karışması durumunda İran'ın Türkiye'ye komşusu olarak bakmayabileceğini ifade etti.
BM bünyesinde alınacak ekonomik yaptırım kararına da Türkiye'nin uymak zorunda olduğunu anımsatan Ekinci, böyle bir durumun iki ülke arasında gelişen ekonomik ilişkilere de olumsuz etki yapabileceğini kaydetti.
İsrail'in bir çılgınlık yapacağını düşünmüyorum
Türkiye'nin eski Tahran Büyükelçilerinden Emekli Büyükelçi Turgut Tülümen de, İran'ın nükleer devlet olma çabasının, bugün olası bir petrol krizi ya da Kafkaslar'daki son gelişmeler göz önüne alındığında artık çok da önemli gözükmediğini belirtti.
İran'ın nükleer güç haline gelebilmesi için daha zamana ihtiyaç olduğunu ifade eden Tülümen, Batı'nın bu süreci durdurmak istediğini, İran'ın nükleer silaha sahip olabileceği endişesi taşıdığını kaydetti.
Ancak İran'a karşı askeri operasyon ihtimalinin geçmişe oranla daha az olduğunu ifade eden Tülümen, İran'ın vurulması durumunda büyük olaylar zincirinin tetikleneceğine işaret etti. Tülümen, bu bağlamda İsrail'in böyle bir çılgınlık yapacağını düşünmediğini, ama İsrail'deki seçim sürecinin de dikkate alınması gerektiğini ifade etti.
İran'ın izlediği yolla olumsuz bir imaj yarattığını belirten Tülümen, böyle devam etmesi durumunda İran'ın bir gün vurulabileceğini, İran'ın tavrının dünyayı olası bir nükleer savaşa sürüklemesi durumunda kimsenin İran'a yönelik olası bir operasyona sesini çıkarmayacağını söyledi.
Türkiye'nin böyle bir ortamda çok iyi bir satranç oyuncusu gibi hareket etmesi gerektiğini belirten Tülümen, Türkiye'nin hiçbir tarafı destekleyen durumda gözükmemesinin önemine değindi. Türkiye'nin kritik bir konumda bulunduğunu ifade eden Tülümen, doğru adım atılması ve hata yapılmaması gerektiğinin altını çizdi.
İran'ın nükleer programıyla ilgili belirsizliklere işaret eden Tülümen, Türkiye'nin de nükleer enerji üretmek için santral kurmak istediğini, ancak buna kimsenin bir şey demediğini söyledi. Tülümen, çünkü Türkiye'nin nükleer potansiyel olup nükleer bomba üreteceğinin kimsenin aklına gelmediğini, aksi takdirde benzer bir sürecin Türkiye'nin de başına gelebileceğini sözlerine ekledi.