TV on the Radio'dan akla çağrı

2003 yılında Brooklyn’in Williamsburg adlı bölgesinde The Stinger Club’dayız. Mekân ufacık ama yeraltı kültüründe ünü büyük... Daracık kapıdan girince kırmızı loş ışıklar altında bakımsızlığı gizlenmeye çalışılmış, salaş bir yer buluyoruz. İçerde adım atacak yer yok ve ortam havasız. Ama o gece için bunların fazla önemi yok. Çünkü farklı kültürlerin müziklerini dinlemek için bulunmaz bir yerdeyiz.

cumhuriyet.com.tr

Meksikalıların heavy metalini, Kübalıların rapini ya da henüz kimsenin keşfetmediği yetenekli grupları mı dinlemek istiyorsunuz? The Stinger Cluba gidiyorsunuz. Roman kahramanı olabilecek nitelikte garip tiplerle mi karşılaşmak istiyorsunuz? Soluğu orada alıyorsunuz. Barın hemen arkasında Soyun ve Al Bedava İçkiyi yazan bir tabela duruyor...

Artık kapalı olan o barda bedava içki için soyunan hiç kimseyle karşılaşmadım, ama günümüzün en iyi gruplarından birini orada keşfettim. Brooklynin ünlü art rock beşlisi TV on the Radiodan (TVOTR) söz ediyorum. Onları ilk kez The Stinger Clubın ufacık sahnesinde çalarken dinledim. O dönemde daha çok, turntable, electronika ve hip-hop ağırlıklı bir müzik yapıyorlardı.

Aradan geçen yıllar, dördü siyah, birisi beyaz ırka mensup beş müzisyenden kurulu grubu, kendilerinin bile düşünmediği yerlere taşıdı. 2003 tarihli albümleriDesperate Youth, Blood Thirsty Babes çıktığında, yılın en çok konuşulan albümü oldu. 2006da yayımlanan Return to Cookie Mountain, çok olumlu eleştiriler aldı. O albümde David Bowie ile işbirliği yapmış olmaları nedeniyle ayrıca dikkat çektiler.

Yeni çıkan üçüncü albümleri Dear Science ise, kanımca, hem kariyerlerinin en iyisi, hem de yılın en güzel albümlerinden birisi. İlk iki albümlerini de çok severek dinleyenlerden biriyim. Ama grubun bu defa daha geniş bir kesime hitap edebilecek bir albüm ortaya çıkardığını söylemek gerek. \t

Slant dergisi, hiper-analitik bir müzik eleştirmeninin dışında herhangi bir insanın da hoşlanabileceği bir albümtanımlamasını yapmış. Karışık ve biraz zor bir müzik yaptıkları doğru ama o kadar da değil...

Post-punk, funk, rap, electro, drum & bass, caz, shoegaze, akapella, soul, hepsinin bir tür karışımı TVOTRnun müziği. Dear Scienceda perküsyonu öne çıkarıp dans ağırlıklı bir albüm yapmışlar. Princei andıran gitar riff’leri LCD Soundsystemi çağrıştıran dans ritimleriyle, çelik nefesliler Afrobeat vuruşlarıyla müthiş bir dinamizm içinde bir araya getirilmiş.

Ama dans deyince, sözlerin neşeli olduğunu düşünmeyin. Müzik hareketli olsa da sözler havadan sudan bahsetmiyor. Çözümü şöyle bulmuş grup: Kızgınlıklarınızı anlatırken dans etmenizi ve dans ederken de gülmenizi öneriyorlar... İçinde yaşadığımız sorunlara gömülmüş dünya düşünülecek olursa, pek de fena bir yöntem değil aslında...

TVOTR, bu albümde de yaşam, aşk, hayaller ve ölüm konularının etrafında dolanıyor. Love Dogadlı şarkıda,Sabır bir değerdir/Sessizliği seni yakana kadar diyorlar...Yine eleştirel hava seziliyor şarkılarda. Albümün herkesi dansa davet eden şarkısı Dancing Choose”, kâr peşindeki medyanın haber bombardımanı altında kalan sokaktaki adamdan söz ediyor. Dönen planlarda hiçbir rolünün olmadığını ve görüşlerinin önemsenmediğini bir türlü anlayamayan adamdan...

Albümde yine politik yaklaşımlar var, yine kızgın ve eleştirel, ama Bush döneminin son günlerini yaşayan Amerikada ortalıkta gezen umudun izleri de seziliyor. Bunun en iyi örneği,Golden Age adlı parçadan yansıyan iyimserlik. Mucizeler çağının yaklaşmakta olduğunu duyuran şarkının klibi de bu havayı yansıtıyor. Dans eden polislerin üniformalarının altından kalp motifleri ve gökkuşağı renkleriyle bezeli tişörtler çıkar mı? Şarkının videosunda öyle yapmışlar. Olur mu olur...

Belki fazla analitik olacak, ama bana göreDear Science, 21. yüzyılın saçmalıklar silsilesi halinde gelişen toplumsal ve politik olayları karşısında akla bir çağrı. Albümün adının, grup elemanları stüdyoda çalışma halindeyken, gitarist/prodüktör Dave Sitekin bir kağıda yazdığı nottan geldiğini düşünürsek, haksız da sayılmam. O notta şöyle yazmış Sitek: Sevgili Bilim, lütfen sorunları çözmeye ve hastalıkları iyileştirmeye başla ya da kapa çeneni.