Tüzük Kurultayına Giderken

cumhuriyet.com.tr

Yarınlarda kesintisiz önseçimlerin üye ve delegelerin özgür iradeleriyle gerçekleştiği, görevden alınmaların son bulduğu, seçimle gelenin seçimle gideceği, emek veren ve hak edenlerin hukukunun korunduğu yeni bir tüzük, CHP dışındaki diğer siyasal partilere de örnek teşkil edecektir.

Eski çağlardan günümüze kadar felsefeciler, sosyologlar ve siyaset bilimciler tarihin akışı içinde toplum yönetimi için en iyi ve en doğru yönetim şeklinin demokrasi olduğunu anlatmışlar ve yazmışlardır. Bugün için ise demokrasinin iki yorumu vardır, Batılı ve Marksist demokrasi anlayışlardan söz edebiliriz.

Dünya pratiğinde Marksist demokrasi anlayışının, özellikle Sovyetler ve Doğu Avrupa ülkelerindeki uygulamalarla gündemden düşmüş ve dünya halklarının nazarında Batı demokrasisi daha gözde hale gelmiştir.

Batı demokrasilerinin diğer adı çoğulcu demokrasidir. Parlamento, çok partililik ve seçim gibi üç sacayağı ile tanımlanıp, bu öğelerle Batı demokrasisi uygulamasının birer araçları olmuşlardır. Çoğulcu demokrasilerde her düşünce özgürdür. Özgürce ifade edilir ve özgürce de örgütlenirler. Her siyasal yapının iktidarı alma ve iktidara ortak olma hakları da vardır. 1946 yılında Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçmesiyle bizde de bu süreç fiilen başlamış ama yıllar yılı eksik, yetersiz ve yanlış uygulanmasıyla demokrasi güdük doğmuştur ve Batılı anlamda gerçek çağdaş demokrasiye ulaşılamamıştır.

Bu nedenle bugün Türkiye’nin önünde en büyük sorun demokrasi sorunudur. CHP de bir düzen değişikliğini kurgularken biçimsel demokrasi yerine, sınıf egemenliğine dayanmayan çoğulcu demokrasiye geçişin düşünsel ve politik zeminini oluşturmalıdır.

Bunun önkoşulu da partinin kurumsal kimliğine zarar vermeden demokratik ve katılımcı bir tüzüğü yaratmaktan ve parti içi demokrasi kanallarını açık tutmaktan geçmektedir.

Çoğulcu demokrasilerde siyasal partilerin önemli görevleri vardır ve demokrasilerin vazgeçemeyecekleri en temel unsurunu oluştururlar.

Siyasal partiler olmaksızın çoğulcu demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Demokrasilerde kurumların ve kuralların demokratik bir muhtevada şekillenmesini, o ülkenin tarihsel, sosyal ve kültürel birikimleri tayin eder.

Siyasal partiler, işte böylesi süreçlerin doğru işlemesi sonucu var olur, şekillenir ve fonksiyonel hale gelirler. Her ülkenin kendine özgü bir siyasal kültürü ve demokrasi geleneği tarihin akışı içerisinde oluşur, hepsinin düne dair bir mücadele öyküsü de vardır.

Bizim ülkemizde de, siyasal partilerin sık sık kapatılması ve müdahalelerle karşılaşması sonucu özgürlükçü bir demokrasi geleneği oluşamamıştır.

Bugün için eskiye oranla anayasa ve yasalarda kısmi değişimler, iyileştirmeler yapılsa bile, yürürlükteki siyasal partiler mevzuatı, partiler demokrasisinde de oligarşik ve otoriter yönetimlerin oluşmasına olanak sunmuştur. Siyasal partilerde üyelerin hak ve hukukları korunmadığı gibi, partiye üye olmayı kolaylaştıran 12. madde uygulaması amacından saptırılmış, özellikle kongreler döneminde yeni üye yazımıyla, parti içi seçimlerde adayların, eşit koşullarda yarışmanın önü kesilmiştir.

Siyasal katılımın hemen hemen bütün kanalları tamamıyla yok edilmiş, yaşamsal bir öneme sahip parti içi demokrasi uygulaması da askıya alınmıştır. İşte bu gerçeklik içinde ve kamuoyunda, her ne kadar kongreler partisi diye anılsa da Türk siyasal tarihinin birikimli partisi CHP, Türkiye demokrasisinde yeni bir sürecin başlamasına imza atacak ve yarınlarda muhafazakâr yapıları da altüst edecek yeni bir tartışma sürecini başlatacaktır. Hafta sonu toplanacak tüzük kurultayı bir umudun kurultayı olmakla birlikte, bu kurultayın toplanması girişiminde bulunan ve bu sürecin hızlanmasına neden olan kurultay delegelerinin de memnuniyetiyle CHP’nin genel merkezi, daha önceki yönetimlerce yapılmış ve partinin ideolojik ve politik hattında sapmalara neden olmuş olumsuzlukları ortadan kaldıracaktır.

Kurultay divanı önünde, ilkokul çocukları gibi sıra sıra dizilmiş, emir ve komutayı ifa eden kurultay delegeleri, özgür ve bağımsız bir delege olmanın onurunu yaşamalıdırlar.

Tüzük teknik bir konu olmakla beraber, 33 ilde neden milletvekili çıkaramadığımız göz önüne alındığında PM üye sayısı düşürülmemeli ve MYK, PM tarafından seçilmelidir.

Yarınlarda kesintisiz önseçimlerin üye ve delegelerin özgür iradeleriyle gerçekleştiği, görevden alınmaların son bulduğu, seçimle gelenin seçimle gideceği, emek veren ve hak edenlerin hukukunun korunduğu yeni bir tüzük, CHP dışındaki diğer siyasal partilere de örnek teşkil edecektir. Yıllardan beri süregelen parti içi kaos ve kargaşa sona erecek, sevgi ve hoşgörü ile birlikte yardımlaşma ve paylaşma duygusunun güzelliği yaşanacaktır.

Bu sözü veren kurultay delegelerinin oybirliği ile CHP Genel Başkanlığı’na ikinci kez seçilen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı bu tüzük değişikliği ile CHP tarihine ‘Devrimci Kemal’ diye yazılacaktır.

Hüseyin ÖZKAHRAMAN Önceki CHP Bahçelievler İlçe Başkanı