'Tutukluluk sürelerini uzatmayın'

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Terörlü mücadele için 'insan hakları' rehberi hazırladı, ilgili birimlere dağıttı.

cumhuriyet.com.tr

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından hazırlanan “Terörle Mücadele ve İnsan Hakları” rehberinde, ilgili birimlere insan hakları konusunda uymaları gereken ilkeler sıralandı. Zorunlu haller dışında hak ihlallerinin yapılmaması belirtilen rehberde her tutuklunun adil yargılanma hakkı ve özel yaşamı olduğu anımsatılırken, tutukluluk sürelerinin kısa tutulması, özel yaşama saygı gösterilmesi, işkence yapılmaması ve orantılı güç kullanılması gerektiği vurgulandı.

Başta terörle mücadelede aktif rol oynayan kurum ve kuruluşlara dağıtılan kitap, AİHM kararları ve Avrupa Konseyi’nin insan hakları konusundaki mevzuat ve ilkeleri ışığında hazırlandı. “Terörle mücadele etmek her devletin hakkıdır” denilen kitapta, bu mücadelede bulunulurken insan haklarının da ihmal edilmemesi üzerinde duruyor. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın önsözünü yazdığı rehberden bazı başlıklar şöyle:

İnsan hakları mutlaktır: Terörle mücadelede insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve gerektiğinde uluslararası insani hukuka saygı yalnızca mümkün değil, aynı zamanda mutlak surette gereklidir. Devletlerin terörle mücadele konusunda aldığı tüm tedbirler, her tür keyfiliği, ayrımcı veya ırkçı muameleyi dışlayarak, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü gözetmeli ve uygun bir denetime tabi olmalıdır. Devletlerin terörle mücadele amacıyla aldıkları tüm tedbirlerin hukuki bir dayanağı olmalıdır. Bir tedbir insan haklarını sınırladığı takdirde, sınırlamalar mümkün olduğunca kesin bir şekilde tanımlanmalı, gerekli ve güdülen amaçla orantılı olmalıdır.

İşkence yapma: Her koşulda, özellikle de, bir kişinin terör eylemlerinden dolayı şüpheli veya hükümlü olduğu durumlarda, bu eylemin niteliğinden bağımsız olarak, yakalanması, sorgulanması ve tutuklanması esnasında işkence, insanlık dışı veya küçültücü muamele ya da cezalara başvurulması mutlak surette yasaktır.

Özel hayata keyfi müdahale etme: Terörle mücadele çerçevesinde, devlet güvenliği alanında yetkili makamlar tarafından kişisel verilerin toplanması ve işlenmesi, ancak şu şartlarda özel hayata saygı ilkesine müdahale edilmesini gerektirebilir: İç hukukta uygun hükümler ile düzenlenmişse; veri toplama ve işlemenin amacıyla orantılı ise; bağımsız bir dış makamın denetimine tabi ise. Özel hayata müdahale oluşturan terörle mücadele tedbirleri (özellikle üst arama, ev arama, gizli dinleme, telefon dinleme, iletişimin takibi ve gizli ajanların kullanılması) kanun tarafından öngörülmüş olmalıdır. Bu tür tedbirler yargısal denetime konu edilebilmelidir.

Orantılı güç kullan: Terörizmle mücadele etmek için alınan tedbirlerin, mümkün olduğu ölçüde, öldürmeye yönelik güç kullanımına başvurmayı asgariye indirecek şekilde yetkili makamlarca planlanması ve denetlenmesi gerekir. Bu çerçevede, güvenlik güçlerinin silah kullanması, kişilerin hukuka aykırı şiddetten korunması amacıyla veya hukuka uygun şekilde şüphelileri yakalama ihtiyacıyla orantılı olmalıdır.

Hemen hakimin önüne çıkar: Terör eylemi şüphelisi bir kişi yalnızca hakkında makul bir şüphe varsa yakalanabilir. Kişiye yakalanma sebepleri bildirilmelidir. Terör eylemleri sebebiyle yakalanan veya alıkonulan kişi derhal hakim önüne çıkartılmalıdır. Gözaltı makul bir süre olmalıdır ve süresi kanunla tespit edilmelidir. Terör eylemi sebebiyle yakalanan veya alıkonulan kişi, yakalanması ya da gözaltında tutulmasının hukuka uygunluğuna mahkeme önünde itiraz edebilmelidir.

Masumiyet karinesine uy: Terör eylemiyle suçlanan bir kişinin makul bir süre içinde, bağımsız, tarafsız ve kanunla kurulmuş bir mahkeme tarafından adil yargılanma hakkı vardır. Terör eylemiyle suçlanan kişi, masumiyet karinesinden faydalanır. Terör eylemi sebebiyle özgürlüğünden yoksun bırakılan bir kişi, her koşulda insan onurunu gözeten bir muameleye tabi tutulmalıdır.

Teröristin mektubunu mecbur kalınca oku: Terörle mücadelenin gereklilikleri, terör eylemi sebebiyle özgürlüğünden yoksun bırakılan bir kişinin, izlenen amaç ile orantılı olmak şartıyla, diğer mahkumlara uygulanandan daha fazla kısıtlamaya tabi tutulmasını gerektirebilir, özellikle,  avukat ve müvekkili arasındaki görüşme de dahil olmak üzere, haberleşme ve iletişimin denetlenmesi ile ilgili düzenlemeler bu çerçevede ele alınabilir. AİHM, hapisteki bir teröristin avukatıyla yazışmalarında bir mektubun kontrolünün belli şartlarda mümkün olabileceğini kabul etmiştir. Alıkonulan bir kişi ile avukatı arasındaki haberleşmenin gizliliği birey açısından temel bir haktır ve doğrudan savunma tarafının haklarını ilgilendirir. Bu sebeple, bu ilkenin askıya alınması, yalnızca istisnai durumlarda ve kötüye kullanılmasına karşı eksiksiz ve yeterli teminatların sağlanmasıyla mümkündür.