Tutukluluk değil karantina
Tutukluluğumuzun amacının, bizim haberciliğimizi cezalandırırken aynı zamanda gerçeğin peşine düşmeye niyetlenecek olanları da korkutmak olduğunu biliyoruz.
Can Dündar / Erdem GülBu 50 günün 40’ını tecritte geçirdik.
Suçlamaya konu haberlerimizin üzerinden 7.5 ay, tutuklanmamızın üzerinden neredeyse 2 ay geçtiği halde henüz dava açılmadı.
Ortada yayımladığımız gazete dışında kanıt yok ama iddianame hâlâ yazılmadı.
Geçen 50 gün içinde tutukluluğumuza yaptığımız 4 itiraz, sulh ceza hâkimlerince reddedildi.
Dosyada gizlilik kararı olduğu, dava doğal mahkeme ve hâkimden kaçırıldığı için, bir peşin cezalandırmaya tabiyiz.
Sonunda bir ihlal ve tazminat kararıyla cezalandırılacağını önceki örneklerden bildiğimiz bu keyfi ve hukuksuz uygulamanın derhal son bulmasını bekliyoruz.
Bu esaretin bizi susturmaya, sindirmeye, yıldırmaya yetmeyeceğini, tersine her gün biraz daha gür sesle konuşup yazmamıza yol açacağını vurgulamak istiyoruz.
Geçen 50 günde avukatlardan milletvekillerine, meslek örgütlerinden barolara, dostlarımızdan ailelerimize kadar pek çok kişi ve kurumdan yakın ilgi ve destek gördük. Öncelikle onlara, özellikle de karda kışta Silivri kapısında umut yeşerten nöbetçilerimize içtenlikle teşekkür ediyoruz.
Tutukluluğumuzun amacının, bizim haberciliğimizi cezalandırırken aynı zamanda gerçeğin peşine düşmeye niyetlenecek olanları da korkutmak olduğunu biliyoruz.
O nedenle de hapiste değil, cesaret virüsünün bulaşmasını önlemek için karantinada tutulduğumuzu hissediyoruz.
Lakin dışarda dayanışma seslerinin ve cesur yüreklilerin çoğaldığını gördükçe, korku gibi cesaretin de bulaşıcı olduğunu anlıyor, seviniyoruz.
Bu esareti, o cesaretin bitireceğine inanıyoruz.
Bu duygularla özgürlükte buluşma dileğiyle hepinizi sevgiyle selamlıyoruz.
Can Dündar
Erdem Gül
Silivri Cezaevi