Tutuklu gazeteci Murat Aksoy: Çocuklarım için adalet istiyorum

Darbe girişiminin ardından tutuklanan gazeteci Murat Aksoy Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği iddiasıyla yargılandığı davada savunma yaptı. Aksoy, “Kendim için değil, 7.5 aydır göremediğim 2 çocuğum için adalet istiyorum” dedi.

CANAN COŞKUN

 


Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından tutuklanan Fethullah Gülen cemaatine yakın olduğu iddia edilen basın-yayın kuruluşlarında çalışan gazeteciler savunmalarına devam ediyor. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya aralarında müzisyen Atilla Taş, gazeteci Murat Aksoy'un bulunduğu 26 tutuklu 1 tutuksuz sanık katıldı.

Davanın bugünkü 3'üncü celsesinde mahkeme başkanı İbrahim Lorasdağı'nın o dönem başında olduğu İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanan gazeteci Murat Aksoy savunma yaptı. Aksoy, savunmasında, bütün çalışmalarının demokratikleşme üzerine olduğunu belirterek, “AKP'nin kuruluş zamanlarından pek çok politikasını benimsedim. 2011'deki Arap baharından sonra dış politikada bir savrulma yaşadı. Ben de bu dönemden itibaren de bunu eleştirdim. Alkol, kadın, çocuk sayısı, doğum şekli gibi özel hayatı ilgilendiren konularda geldikleri kültürel kimliğin topluma dayatılmasının doğru olmadığını belirttim” dedi.

Yeni Şafak'ta eleştirel yazılar yazdım

Aksoy, Gezi Parkı eylemleri sırasında Yeni Şafak gazetesinde iktidarın yanlış bir politika izlediğine ilişkin yazılar yazdığını anımsatarak, “Gezi Parkı ile ilgili eleştirel yazılarım ve 25 Aralık 2013'te A Haber, TGRT ve CNN Türk'te yaptığım konuşmalar nedeniyle Yeni Şafak'taki işimden çıkarıldım. İşten atıldığım dönemde 2. çocuğumun olacağını öğrendim. Bunun yanında eşimin sağ gözünün arkasında bir tümör tespit edildi. O dönemde içinde bulunduğumuz ekonomik durum nedeniyle bana gelen teklifi kabul ederek Millet gazetesinde işe başladım. Ağustos 2016'ya kadar Halk TV'de program yaptım” dedi. Özgürlüğü ve adaleti savunduğunu vurgulayan Aksoy, “Konuşmalarımın, yazılarımın, sosyal medya paylaşımlarımın hiçbirine dava açılmadı. Siyaseti önemseyen biri olarak anlama ve eleştiri gayretiyle yazdım. İddianamede bana verilmiş bir talimat veya katıldığım bir toplantıyla ilgili somut delil yok. Kapatılmış gazetelerde yazmak suçsa benim dışımda başka gazetecilerin de olması gerek. Bu Medya kurumları suç organıysa gazeteyi yapanların da yargılanması gerek” diye konuştu.

Kendim için istemiyorum

İddianamede yazılarının cımbızlandığını kaydeden Aksoy, “O yazıların yazıldığı dönemlerde benim AKP'yi öven yazılarım da var” dedi. “Hiçbir terör örgütünün üyesi olmadım. 48 yıldır savunduğum hiçbir değerle de uyuşmuyor bu zaten” diyen Aksoy, iddianamede kendine yöneltilen devleti IŞİD ile irtibatlandırmak suçlaması ile ilgili de, “2013'te IŞİD militanları Suriyeli Nusayri Alevilerin ciğerlerini ve kalplerini yedi. Bir alevi olarak IŞİD'i eleştirmekten başka ne yapabilirim. 7.5 aydır evlatlarımı göremiyorum. Kendim için değil onlar için adalet istiyorum” dedi.

Darbe girişiminden haberleri varmış

Aksoy ayrıca Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur'un 21 Nisan 2016 tarihli “Tavuk tarda sayılır” başlıklı yazısı ve 6 Haziran 2016 tarihli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede darbe girişimine ilişkin uyarıda bulunulduğunu belirtti ve “Bundan daha açık bir darbe uyarısı olabilir mi? Bununla ilgili bir soruşturma var mı? Yok. Ama ben paralel yazar oluyorum. Biraz vicdan” dedi.

Mutfak işleriyle ilgiliydim

Tutuksuz sanık Muhterem Tanık da “Rotahaber'de mutfak işleriyle ilgileniyordum. Genel Yayın Koordinatörü eşim Ünal Tanık'tı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Kendi halimde ev hanımıyım. Herhangi bir yapılanma içinde olmadım” dedi. 20 Nisan 2015'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla Avea'nın sponsorluğunda engelli çocuklar ile ilgili yapılan Günışığı Projesi'nin organizasyonuna firma yetkililerince davet edilmemesine rağmen girmeye çalışmak ve içeri alınmadığı için kara propaganda yapmakla suçlanan Cihan Haber Ajansı muhabiri tutuklu Hüseyin Aydın da savunmasında, “Ben bir medya patronu değilim. Sadece bir foto muhabiri olarak çalıştım. Ergenekon'da, Balyoz'da manşeti ben mi attım? Ben mi yazdım 17 Aralık'taki haberleri? Hiçbiri yok ama ben örgütün üyesi olarak geçiyorum iddianamede. 2015'te Avea'da yaşanan olaydan sonra rencide edildim, meslekten soğudum ve lanet olsun deyip işi bıraktım. Suçsuzum tahliyemi ve beraatimi istiyorum” dedi.