'Tutarsızlık' yumağı
Suriye tarafından düşürülen Türk jetiyle ilgili çelişkili açıklamalar yapılıyor.
cumhuriyet.com.trTürk RF-4 uçağının 22 Haziran’da Suriye tarafından düşürülmesinin ardından Ankara’dan çelişkili açıklamalar yükseldi. Olayın duyulmasının ardından “Uçağımız uluslararası sularda füzeyle vuruldu” diyen Ankara, daha sonra “Füze izi yok” açıklaması yaptı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, “Suriye’nin konuşmaları da elimizde. Bizim elimizde telsiz kayıtları var, uçağın Türkiye’ye ait olduğu yönünde konuşmaları var” ifadelerinin ardından ise Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Baki Kavun, “Uçağımıza yönelen tehditle ilgili olarak Suriyelilerin konuşmasına ilişkin GES’ten Diyarbakır’daki 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’ne iletilmiş bir bilgi, uyarı var mı” sorusuna “Hayır” yanıtını verdi.
Arınç: Füzeyle düşürülme olasılığı yüksek
Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ise dün uçağın füzeyle düşürülme olasılığının yüksek olduğunu söyledi. Arınç, gazetecilerin soruları üzerine, “Şu ana kadar buluntulardan uçağın füze ile mi veya uçaksavar mermisi ile mi düşürüldüğü konusunda tespite yarayacak bir parça elde edilemedi bildiğim kadarıyla” dedikten sonra şunları kaydetti: “Ancak eğer 13.5 mil uzaklıkta vurulduğunu biz iddia ediyor ve buna kesinlikle inanıyorsak bunu uçaksavar ile yapmak mümkün değil. Aslında Suriye’nin ilk planda teslim ettiği ilk parçada yapılan kriminal çalışmalarda mermi izine rastlanmadı. Daha sonra bulunan bir parçada da ne şekilde düşürüldüğüne ilişkin bir buluntu veya bir iz tespit edilemedi. Biz nerede düştüğünü bildiğimize ve nereye düştüğünü de gördüğümüze göre bunun füze ile olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu teknik olarak da ispat etmiş oluyoruz. Eğer bir uçaksavar limiti içerisindeyse bunun çok daha yakından vurulmuş olması ve belki bugüne kadar elde edilmiş parçalardan bunun tespit edilmesi mümkün olurdu. Her gün yeni, farklı şeyler konuşulabilir. Ama teknik olarak, askeri bilirkişilerin veya askerlikte bu konuda ihtisas yapmış insanların bu yükseklikte ve bu alanda vurulma biçiminin füzeyle veya füze benzeri bir başka aygıt ile yapılmış olabileceğini gösteriyor.”
18 günün demeç bilançosu
25 Haziran: Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Radar kayıtları elimizde. Suriye’nin konuşmaları da elimizde. Bizim elimizde telsiz kayıtları var” dedi.
26 Haziran: Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdisi, Davutoğlu’nun Türk uçağının uluslararası hava sahasında vurulduğuna dair açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını savundu. Makdisi, uçağın Suriye karasularına düşürüldüğünü belirtti. Uçağın füzeyle değil uçaksavarlarla vurulduğunu ileri süren Makdisi, bu uçaksavarların menzilinin maksimum 2.5 kilometre olduğunu ve uçaksavarların menzilinin de uçağın Suriye hava sahasında vurulduğunu gösterdiğini kaydetti.
1 Temmuz: ABD’nin çok satan gazetelerinden Wall Street Journal, ABD istihbarat yetkililerinin, Ankara’nın aksine, Suriye tarafından düşürülen Türk keşif uçağının Suriye hava sahasında olduğu iddialarına yer verdi. Gazeteye göre, üst düzey bir savunma yetkilisi, “Türkiye’nin söylediği gibi uçağın karadan havaya füzeyle vurulduğuna dair bir işaret görmedik” diyerek olay hakkında bilinmeyen çok fazla şey olduğu uyarısını yaptı.
10 Temmuz: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel: “Elimizde radar görüntüleri var, fotoğraflar net olarak doğruluyor. Uçağımız uluslararası sularda düşürüldü” diye konuştu. Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Baki Kavun, Türkiye’nin elindeki görüntüler ve radar izleri ile ilgili olarak “Bir füze görüntüsü yok. Radar izleri, diğer bulgular ve parçalar üzerindeki incelemeler devam ediyor. Uçağın ana gövdesi çıkartıldıktan sonra yapılacak inceleme sonucunda uçağımızın nasıl düşürüldüğüne ilişkin kesin bilgilere ulaşılacak ve kamuoyuyla paylaşılacaktır” diye konuştu. Kavun, “Uçağımıza yönelen tehditle ilgili olarak Suriyelilerin konuşmasına ilişkin GES’ten Diyarbakır’daki 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’ne iletilmiş bir bilgi, uyarı var mı” sorusuna da “Hayır” yanıtını verdi.