TUSİAD'ın ekonomi eleştirisinin perde arkasında ne var?
Ekonomist Evren Devrim Zelyut, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) sert ekonomi eleştirisi üzerine Cumhuriyet'e açıklamalarda bulundu. Zelyut, “İş insanları bile toplumdaki gelir dağılımın bozukluğuna dikkat çekiyor. Burada ana sorumluluk kimin? Kaynakların bütçe ile dağıtımını kim organize ediyor? Elbette ki hükümet” ifadelerini kullandı.
cumhuriyet.com.trTÜSİAD'ın bugünkü toplantısında, YİK Başkanı Tuncay Özilhan Türk Lirası'nın döviz karşısındaki şiddetli düşüşünün endişe verici seviyede olduğuna dikkat çekmişti. Özilhan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanlığı'ndaki ani değişimleri eleştirmişti.
TÜSİAD’ın sert ekonomi eleştirisi üzerine Cumhuriyet’e açıklamada bulunan ekonomist Evren Devrim Zelyut, “Durum o kadar kötüleşti ki artık TÜSİAD bile gelinen noktaya isyan ediyor” dedi.
Zelyut, “İş insanları bile toplumdaki gelir dağılımın bozukluğuna dikkat çekiyor. Burada ana sorumluluk kimin? Kaynakların bütçe ile dağıtımını kim organize ediyor? Elbette ki hükümet” ifadelerini kullandı.
Zelyut’un açıklaması şöyle:
“Bu sabah TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı’nda Türkiye ekonomisi ile ilgili çok önemli mesajlar verildi. Hükümete uygun bir dille sert eleştiriler yapıldı. Bugün artık yükselen kur, enflasyon ve işsizlik sadece hane halkının sorunu değil. Durum o kadar kötüleşti ki artık TÜSİAD bile gelinen noktaya isyan ediyor. Patronlar şunu biliyor, eğer orta gelir çökerse üretip satacakları ve kâr elde edecekleri bir atmosfer olmayacak. Sosyal huzursuzluklar artacak ve sonuç olarak güvenli üretim ve çalışma imkanı ortadan kalkacak. Yanlış ekonomik tercihler sonucunda yükselen dolar yüzünden dışa bağlı üretim sistemi çökecek.
Bugün TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski toplumu tehdit eden unsurlar arasında gıda enflasyonunu ve işsizliği gösteriyorsa, Lira’ya güven sağlanmadan bu krizin bitmeyeceğinin altını çiziyorsa, açıklanan reformların somut hedefler taşımasını, sonuçları hakkında hesap verilmesini talep ediyorsa buna itiraz etmek mümkün gözükmüyor.
İş insanları bile toplumdaki gelir dağılımın bozukluğuna dikkat çekiyor. Burada ana sorumluluk kimin? Kaynakların bütçe ile dağıtımını kim organize ediyor? Elbetteki hükümet.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’nın dediklerine baktığımızda ise mevcut durumun 1970’ler Türkiye’sine döndüğüne dair saptamaları var. Diyor ki, “Bugün ile 1970’ler arasında ciddi paralellikler var. Bundan elli sene öncesi gibi bugün de ekonomik ve toplumsal dinamikler bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu düşündürecek biçimde hız kazanmış durumda.”
Geçmişte Amerika-Rusya çatışmasının şimdi Amerika-Çin ihtilafına döndüğünü, Türkiye’nin yine bölündüğünü, enflasyon, işsizlik, dış açık sorunları yaşadığını belirtti. Bu tespitlerinde haksız olduğunu söyleyemeyiz. Bence konuşmanın en kritik cümleleri ise şunlardı: ‘Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan yarın ne olacağı nasıl bilinir? İlan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse, yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?’
Özilhan burada sistemin son Merkez Bankası Başkanı değişiminde görüldüğü gibi nasıl sıkıştığını ve bunun da dönüp topluma nasıl büyük maliyetler getirdiğinin açıklamasını yapıyor.
Geçmişte sağ hükümetler ile yan yana görülen bir iş örgütünün şimdi gelir dağılımı, reformlar, enflasyon ve işsizlik gibi anahtar konularda neredeyse bir muhalefet partisi gibi konuşmaya başlamasının, ülkenin nereye savrulduğunu göstermesi adına önemli olduğunu değerlendiriyorum.
Netice olarak AKP’nin, Özilhan’ın ‘Semptomlarla uğraşmak yerine sorunları kökünden çözme gereği, ekonomi için olduğu kadar diğer alanlar için de geçerli.’ cümlesi hakkında uzun uzun düşünmesi faydalı olacaktır. Zira bu konuşmadan iş dünyasının hükümete duyduğu güveni yitirdiğini anlıyoruz.”