TÜSİAD ve TÜRKONFED'den açıklama: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

İş dünyasının iki önemli sivil toplum örgütü TÜSİAD ve TÜRKONFED kadına yönelik artan şiddete karşı "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" açıklaması yaptılar.

cumhuriyet.com.tr

TÜSİAD yaptığı açıklamada, "Vicdanı olan herkesi sarsan her bir kadın cinayeti ve kadına yönelik erkek şiddeti, İstanbul Sözleşmesi'nin ne kadar yaşamsal olduğunu gösteriyor" diyerek şu ifadeleri kullandı:.

* Kadına yönelik şiddet hem dünyada hem de ülkemizde kanayan bir yara  ve bir insanlık suçudur. Kadınların çeşitli bahanelerle şiddete maruz kalması ve yaşam haklarının elinden alınması maalesef her gün sarsıcı örnekleriyle karşımızdadır. Kadınların ve çocukların hayatını karartan cinayet, tecavüz, taciz vakaları, zorla ve erken evlilikler kadını kadın olduğu için ayrımcılığa maruz bırakan zihniyet yapısının yansımalarıdır. Uluslararası sözleşmeler ve yasalarımız şiddeti besleyen zihniyet yapısı ve şiddet eylemleri ile mücadelenin en etkili araçlarıdır. 

* İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için vardır. İstanbul Sözleşmesi, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak için vardır. “Ama”sız,“fakat”sız şiddete karşı durmak için vardır.

* Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 2012 yılında tüm siyasi partilerimizin ittifakıyla İstanbul Sözleşmesi'ni onaylaması dünyaya örnek ve öncü bir adım olmuştur. Bugün, 34 ülke bu sözleşmeyi uygulamaktadır.

DEZENFORMASYON BİR YANA BIRAKILMALI

* İstanbul Sözleşmesi'ni imzalamış olmak, kadına şiddet eyleminin hiçbir mazereti olamaz demektir. Sözleşmenin tartışmaya açılması ise şiddeti mazur göstermek anlamına gelir, şiddet uygulayanları cesaretlendirir. 

* Nitekim, vicdanı olan herkesi sarsan her bir kadın cinayeti ve kadına yönelik erkek şiddeti, İstanbul Sözleşmesi'nin ne kadar yaşamsal olduğunu gösteriyor. Sözleşme hakkında dezenformasyon bir yana bırakılmalı, şiddet riskine maruz kalanların ve şiddet mağdurlarının korunmasına odaklanılmalıdır. Hangi görüşe bağlı olursa olsun, tüm siyasi partilerin ve toplum kesimlerinin şiddete karşı birleşmesi hem insani bir sorumluluktur, hem de devletin kadın vatandaşlarına karşı yükümlülüğünü yerine getirmesi için zorunludur.

* Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlenme anlamında önemli kazanımlar elde edildiğini unutmamak gerekir. İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı Kanununun uygulamasının etkinleştirilmesi için çaba sarf eden bakanlıklarımız, sivil toplum örgütlerimiz, özel sektör kuruluşlarımız bu düzenlemelerden güç almaktadır. Kadınlar bu düzenlemelere güvenmektedir. Her alanda kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu içselleştirmek aynı zamanda aileyi ve tüm medeni ilişkileri de güçlendirecek bir yaklaşım olacaktır.

* İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür. Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. İstanbul Sözleşmesi yaşatır.

TÜRKONFED: TOPLUMUN HER KESİMİNE VE DEVLETE ÖNEMLİ SORUMLULUKLAR DÜŞÜYOR

Şiddeti insan hakkı ihlali olarak tanımlayan İstanbul Sözleşmesi’nin, kadının yaşama ve güvenlik hakkını koruyarak toplumsal refaha da katkı sağladığını vurgulayan TÜRKONFED, üyesi olan 42 kadın derneğinin de desteği ile Türkiye’nin kapsayıcı kadın gücü olarak “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” dedi.

Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu Sözleşme’nin, son dönemde tek taraflı feshedilmesi veya bazı maddelerine çekince konulması tartışmalarının endişe verici olduğunun belirtildiği açıklamada, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesinde toplumun her kesimine ve devlet kurumlarına önemli sorumluluklar düştüğü ifade edildi. TÜRKONFED tarafından yapılan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: 

“Çatısı altındaki 42 kadın derneği ile Türkiye’nin en büyük örgütlü kadın gücü olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) olarak; İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından tek taraflı feshi veya bazı maddelerine çekince konulması seçeneklerinin gündeme getirilmesini büyük bir endişeyle takip etmekteyiz.

Kadınlara yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin üstesinden gelebilmek için toplumun her kesimini ve devlet kurumlarını göreve çağıran İstanbul Sözleşmesi, tüm şiddet mağdurlarının haklarını korumaya yönelik tedbirlerin hiçbir ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını teminat altına almakta, ‘insanın insan olma hakkı’nı savunmaktadır. Bu anlamda sözleşme, toplumsal refahın sağlanması ve ülke kalkınmasının sürdürülebilir kılınması için kritik öneme sahiptir.  

2 BİN 807 KADIN ŞİDDET GÖREREK HAYATINI KAYBETTİ

Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin imzaya açıldığı 2011 yılı ile 2019 yılları arasında, ülkemizde 2 bin 807 kadın şiddet görerek hayatını kaybetmiştir. Bu acı ve vahim tablo, şiddete sıfır tolerans gösterilmesini hedefleyen, şiddetten doğan hak ihlalini kapsamlı bir şekilde ele alan bu uluslararası Sözleşme’nin feshedilmesi bir yana, tam olarak uygulanması yönünde kararlılıkla hareket edilmesi gerektiğini apaçık ortaya koymaktadır. 

İstanbul Sözleşmesi’nin ilk maddesi, kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve bu kişilere yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlanmasını içermektedir. Şiddete karşı ortak akıl ile hareket ederek bütüncül politikaların oluşturulmasını hedefleyen Sözleşme, “6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” ile eşit derecede önemli ve vazgeçilmezdir.

Sözleşmenin bağlamından koparılmadan, kamuoyunda yanlış veya eksik algılanmasına mahal vermeden gerekliliğini anlatmak ve uygulanmasının takipçisi olmak hepimizin sorumluluğudur. Bu doğrultuda TÜRKONFED’in İş Dünyasında Kadın Komisyonu (İDK) üyeleri arasında yer alan 42 kadın derneği ile güç birliği içinde, üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirme kararlılığındayız. Kadının yaşama ve güvenlik hakkını koruyarak toplumsal refaha da katkı sağlayacağına inandığımız İstanbul Sözleşmesi Yaşatır.”