Türklerin ‘zamanölçer’i

Sanatçı Gülsün Karamustafa’nın Berlin’deki retrospektifi, Hamburger Bahnhof’ta. ‘Chronographia’ (Zamanölçer) isimli sergi, sanatçının ‘bugüne kadarki en kapsamlı dış etkinliği’ olarak yorumlanıyor.

Necmi Sönmez

‘Çifte Gerçeklik’ (1987-2013)

Gülsün Karamustafa’nın Berlin’deki Hamburger Bahnhof’ta açılan “Chronographia” isimli kapsamlı retrospektif sergisi, sanatçının 1972’ten günümüze dek gerçekleştirdiği çalışmalarını anlam birliği oluşturmakla kalmayıp “yeni sorular” üreten bir biçimde izleyicilere sunuyor.

Resim, heykel, kolaj, video ve film gibi teknikleri kullanarak işler üreten Karamustafa, kendi biyografisinden de yola çıkarak “Türkler ve Türkiye” temalı anlatımın en keskin noktalarına giden bir özelliğe sahip. Bu açıdan bakıldığında Berlin retrospektifi, onun bir uzun mesafe koşucusu olmasının ötesinde, kendi anlatımını, farklı kültürel oluşumlardan beslediğini son derece açık olarak ortaya çıkarıyor.

100’e yakın eser var

Sanatçının Joseph Beuys’un heykellerinin hemen yanına konumlandırılan “Resimlendirilmiş Tarih” (1995) ve “Le Visage Turc” (1998) isimli çalışmaları, Karamustafa’nın kendi görsel dilini postmodern bir kolaj mantığıyla kurgularken, ele aldığı malzemeleri ortaya çıkaran kültürel katmanları da gündeme taşıdığını vurguluyor.

Dolayısıyla neredeyse yüze yakın çalışmanın sunulduğu sergide, Türkiye’nin etnografik, sosyolojik, politik açılardan adeta ameliyat masasına yatırıldığını gözlemliyoruz.

Dışlananları sahiplendi

1980’li yıllarda arabesk, kitsch başta olmak üzere dışlanmış alt kültürlere gönderme yapan duvar halılarıyla ilk çıkışını yakalayan Karamustafa, sinema, tiyatro, müzikal başta olmak üzere “sahne sanatlarının” birçok dalında çalıştı.

Bu sayede “akıcı anlatımı” işlerinin odak noktasına alarak, toplumsal tabuları, korkuları çalışmalarına soyut olmayan referanslar sistemiyle eklemeyi başardı.

Bu olgular, “yerel modernizm” kavramının altını çizdiği için 1990’lı yıllardan itibaren sanatçının arkası arkasına gerçekleştirdiği büyük boyutlu işlerle (“Mistik Transport”, 1992; “Tutku Objeleri”, 1998), merkezi otoritenin dışladığı, yok saydığı gruplara vurgu yapmasını sağladı. Bu süreçte sinematografik işler de gerçekleştiren Karamustafa böylece, arabeski yaratan “iç göç” temasının ardından Balkanlar’ın, Rusya’nın, Ortadoğu’nun göçünü de işlerine eklemleyerek farklı katmanlar oluşturmaya başladı.

Boşluklara dair özen

Berlin retrospektifinin en önemli özelliği, sergi yapımcısı Melanie Roumiguière’nin bu katmanları titizlikle kurgulayarak izleyicilere duyumsatması. Video odası olarak tanımlandırılabilecek karanlık bir mekânda arkası arkasına gösterilen Karamustafa filmleri, ister siyah beyaz, isterse renkli olsunlar, sanatçının küçük insanların dünyasına olan ilgisinin altını çiziyorlar. Bu filmlerin tamamını izleyenlerin de son derece açık bir şekilde kavrayacağı gibi, Karamustafa yaşadığı toplumun portresini, detaylar üzerinden çizmeyi deneyerek, boşluklara, silinmişliklere özel bir anlam yüklüyor.

Sergi 23.10.2016 tarihine dek Berlin Hamburger Bahnhof’da. Bilgi: http://www. smb.museum/home.html

SAHA’DAN DESTEK GELDİ

Çağdaş sanata özel katkıda bulunan SAHA Derneği, Karamustafa’nın yayınına üretim desteği yaptı. Sergi kapsamında, Meltem Ahıska, Övül Durmuşoğlu, Marion von Osten ve Melanie Roumiguière ile sanatçının metinlerini bir araya taşıyan bir kitap basıldı.