Türkiye'nin yeni siyasi düşüncesi

Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, "Türkiye'de Hacı Bektaşı Veli, Mevlana ve Yunus Emre'nin felsefesini paylaşan siyasi bir düşünceye ihtiyaç var. Türkiye'de siyaset yapsaydım, Yeşiller Partisi'nin Türkiye'de güçlenmesi için çalışırdım" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Hamburg Öğretmenler Enstitüsü'nde düzenlenen edebiyat etkinlikleri kapsamında "Türkiye-Politika, Din, Kültür" adlı kitabından alıntılar okuyan Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir, program öncesinde yaptığı açıklamada, Türkiye'de farklı kesimleri bir araya getirecek birleştirici bir politikaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Türkiye'de Almanya'daki Yeşiller Partisi'nin felsefesine yakın, insanlara eşit gözle bakan, dil, din, cinsiyet ve cinsel tercih ayrımı yapmayan siyasi bir düşünceye ihtiyaç bulunmaktadır" şeklinde konuştu.

 

'Tüm din mensuplarına aynı mesafede durulmalı'

"Mahalli seçimlere doğru Türkiye'de ne gibi değişimler bekliyorsunuz?" şeklindeki soruya karşılık Özdemir, "Hükümetin ve Sayın Erdoğan'ın bir çok konuda açılımı var. Alevi, Kürt konusu, AB ve kadın hakları gibi. Ancak Erdoğan şu sıralar daha önceki hükümetler gibi davranmaya başladı. Dolayısıyla arkasını getiremedi. Umarım, gelecek süreçte tutarlı bir siyaset izlenir. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Bu çağrım sadece iktidar partisine değil, aynı zamanda muhalefet partileri için de geçerli. Ortak hedefler var. Örneğin Alevi vatandaşların birinci sınıf vatandaş olarak kabul edilmeleri meclisteki tüm partilerin ana konusu olmalı. Bu konuda bazı sorunların gelecek kuşaklara taşınmadan, tüm din mensuplarına aynı mesafede ve uzaklıkta duran bir demokrasi anlayışıyla çözümlenebileceğine inanıyorum" dedi.

 

Türkçe'nin seçmeli ders olması

Okullarda Türkçe dersi verilmesiyle ilgili sözlerinin de bağlamından çıkartılarak yansıtıldığını ifade eden Özdemir, "Elbette Almanya'da yaşıyorsak Almanca temel olmalı. Bu bir koşuldur. Bunun aksini söylemek yanlış olur. Ancak, yıllardan bu yana burada yaşayan Türk çocuklarına elbette diğer dillerde olduğu gibi Türkçeyi seçmeli bir ders olarak vermek gerekir. Gençlerimize bakalım. Konuşurken yarı Almanca, yarı Türkçe karışık cümleler kullanıyorlar. Bu mu daha iyi? O halde Almanca önemli, ancak bunun yanında insanların kendi dillerini de kullanmalarına, öğrenmelerine imkan vermek gerekir'' diye konuştu.

 

Favorilerin sırrı

Özdemir, "Favorilerinizin uzunluğu 1970'li yıllara dönmek istemenizden mi kaynaklanıyor?" şeklindeki bir soru üzerine de "Ben 1970'li yılların çocuğuyum. Elvis Presley hayranıyım. Presley'nin mezarını bir kaç ay önce ziyarete gittim. O nedenle düz bir traşla gitmek, herhalde çıplak gitmek gibi bir şey olurdu. O günden bu yana da öyle kaldı" dedi.

Kitabında Osmanlılar döneminden itibaren Türkiye'nin tarihini, komşularıyla olan ilişkilerini, AB sürecini, ülkedeki farklı dini ve kültürel grupları, Türkiye'yi tanıyan birinin gözüyle anlatan Özdemir, edebiyat etkinliğinin ardından toplantıya katılanlar için kitabını imzaladı.