"Türkiye'nin üyeliğindeki en büyük engel, din"
Polonya'nın AB'nin Genişlemesi ve Komşularıyla İlişkileri'nin Yöneticisi Adam Balcer, Türkiye'nin AB üyeliği önündeki en büyük engelin din olduğunu söyledi.
cumhuriyet.com.trPolonya'nın AB'nin Genişlemesi ve Komşularıyla İlişkileri'nin Yöneticisi Adam Balcer, Varşova'da Türk gazetecilerle düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin 1964'te Ortaklık Anlaşması'nı imzaladığını hatırlatarak, Türkiye'nin hala AB üyeliği için beklemesinin en büyük nedeninin, din faktörü olduğunu söyledi.
Adam Balcer, AB içindeki bazı grupların, Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor musunuz sorusuna "hayır" yanıtı vereceklerini, buna neden olarak dini göstereceklerini belirterek, Türkiye'nin nüfusunun da bu olumsuz cevabın nedenlerinden biri olabileceğini kaydetti.
Almanya ve Fransa'nın da Türkiye'nin AB'ye girmesi halinde konumlarının zayıflamasından endişe ettiklerini de ifade eden Balcer, 1998 yılında AB ile müzakerelere başladıklarını, müzakerelerin 2002'de sona erdiğini ve 1 Mayıs 2004 yılında da tam üye olduklarını hatırlatarak, bu dönemde Polonya'nın diğer adaylara göre en fakir ülkelerden biri olduğuna dikkati çekti.
Balcer, 2005 yılında Fransa'da düzenlenen AB anayasası referandumunda Fransızlar için en fazla caydırıcı unsurun Polonya olduğunu ve 2004 yılında bir referandum düzenlenmiş olsaydı Polonya'nın üyeliğinin reddedilmiş olacağını savundu.
Adam Balcer, AB ile müzakereler sırasında toplumdaki en yaygın korkuların sırasıyla, Polonya topraklarının yabancılar tarafından satın alınması ve köylülerin AB'nin sağlayacağı sübvansiyonun yeterli olup olmayacağı yönündeki endişeleri olduğunu belirterek, AB'nin endişesinin de Polonyalı işçilerin AB işyerlerini işgal edecek olması ihtimali olduğunu kaydetti.
Bu endişenin, Almanya ve Avusturya'nın bu konuda Polonya'ya kotalar koymasına neden olduğunu hatırlatan Balcer, Polonya'da AB üyeliğinden önce yapılan halk oylamasında, halkın yüzde 77'sinin "evet", yüzde 22'sinin "hayır" oyu kullandığını, en fazla "hayır" oyunun, köylülerden geldiğine dikkati çekti ve şu anda halkın genelinin AB'ye desteğinin yüzde 80'e ulaştığını söyledi.
AB üyeliğinden en fazla kazanım sağlayan köylülerin AB'ye desteğinin de yüzde yüz artış gösterdiğini ifade eden Balcer, öte yandan AB'nin Polonya'nın bütün sıkıntılarının çözümü olamayacağını kaydetti.
Polonya'nın 2007 yılında Schengen grubuna katılmasından sonra doğudaki komşuları için vize alımının sınırlandığına da değinen Balcer, Ukrayna ve Belarus gibi ülkelerin, Polonya için çok önemli olduğunu, bu sorunu çözebilmek için Doğu Ortaklığı fikrini ortaya attıklarını, Doğu Ortaklığı'na dahil olması düşünülen ülkelerin Ukrayna, Moldova, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Beyaz Rusya olduğunu, Türkiye'nin bu ülkeler arasında yer almamasının nedeni olarak da Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde olmasını gösterdi.
Adam Balcer ayrıca Polonya'da 11 Eylül saldırılarından sonra tüm dünyada olduğu gibi Müslümanlara karşı bir önyargı oluştuğunu, ancak ülkesinde Müslüman topluluğunun ibadetlerini rahatça yerine getirdiğini, bunun da Polonya'da Müslümanlara yönelik hoşgörünün ispatı olduğunu kaydetti.
Balcer, Polonya'da Araplarla kıyaslandığında Türklere daha olumlu bir bakış açısının mevcut olduğunu ifade etti.