Türkiye'nin 'Çöp' riski

Moody’s’in not indirimiyle birlikte Türkiye, iki kredi kuruluşu tarafından da ‘çöp’e atılmış oldu. Yatırımlarda belirleyici olan fonlar artık Türkiye’ye gelmeyecek.

Pelin Ünker

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, önceki gece Türkiye’nin kredi notunu Baa3 seviyesinden Ba1’e indirdi. Böylece Türkiye’nin notu, üç kredi derecelendirme kuruluşunun ikisi tarafından yatırım yapılabilir seviyenin altına inmiş oldu. Peki bu ne anlama geliyor? Yatırım yapılabilir seviyenin altındaki notlar ‘çöp seviyesi (junk)’ olarak adlandırılıyor.

Kredi derecelendirme kuruluşlarının yatırım düzeyinde not vermesi bir ülkeye gelen yatırımları ve borçlanmayı olumlu yönde etkiliyor. Uzun vadeli uluslararası yatırım fonları ve finansal fonlar, bir ülkeye yatırım yaparken “en az iki kredi derecelendirme kuruluşundan yatırım yapılabilir nota sahip olma şartını” kriter olarak belirliyor. Türkiye, bu indirimle birlikte bu şartı artık yerine getiremiyor. Özetle Türkiye ‘süper lig’den düştü. İndirimle birlikte, tasarruf açığı olduğu için zaten dış finansman ihtiyacı yüksek olan Türkiye’nin, bu finansmanı elde etmesi zorlaşacak.

Doğrudan yabancı yatırımlar da olumsuz etkilenecek. İstihdam artışı ve büyüme için gerekli olan yabancı yatırımcı girişi, yılın ilk yarısında 2.2 milyar dolara kadar geriledi. Büyüme yılın ikinci yarısında tahminlerin altında olan yüzde 3.9 olarak açıklanırken, yüzde 4.5 olan yılsonu hedefinin tutmayacağı hükümet tarafından da teyit edildi. Haziran verilerine göre işsizlik yüzde 10.2 ile çift hanede kalmayı sürdürüyor. Cari açık da 28 milyar 931 milyon dolarla 28.6 milyon dolarlık hedefin üzerinde. Not indirimi, bu verilerin daha da kötüleşmesine neden olabilir. Türkiye’de tasarruf oranı ise yüzde 14’ler gibi düşük bir düzeyde bulunuyor. Bu oran ortalama olarak Avrupa’da yüzde 21 iken, dünya genelinde yüzde 25’i buluyor. Daha önce de Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyenin altında notlandıran Standard & Poor’s darbe girişimi sonrası Türkiye’nin notunu indirmişti. S&P, Türkiye’nin BB+ olan notunu BB’ye düşürürken görünümü negatif olarak belirlemişti.

Bir tek Fitch kaldı

Türkiye’nin notunu halen yatırım yapılabilir seviyede tutan Fitch ise darbe girişiminin ardından 19 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Türkiye’nin notunu negatif izlemeye almıştı. Negatif izleme kararının ardından 6-12 ay içinde not değerlendiriliyor. Özetle ekonomik verilerin iyileşmesi için adım atılmazsa Fitch’ten de indirim gelebilir. Türkiye’nin not görünümünü ‘durağan’ olarak belirleyen Moody’s’in ise Türkiye’ye ilişkin 2016 takvimindeki bir sonraki potansiyel değerlendirme tarihi 2 Aralık.

Bundan sonra atılacak adımlar önemli

Nomura analisti Timothy Ash, Türkiye’ye para akışının gerileyeceğini, bu nedenle TL’nin değer kaybedeceğini belirterek, “Bundan sonra önemli olan hükümetin not indirimine karşı nasıl tavır alacağı, ekonomik zayıflığı kabul edip tekrardan iki yatırım yapılabilir not almak için reform ajandası belirleyip belirlemeyeceği” dedi. Ash, Türkiye’den fonların çıkacağını ancak 10 milyar dolar gibi yüksek rakamlarda bir çıkış yaşanmayacağını, çünkü 15 Temmuz sonrasında çoğu kurumsal yatırımcının Türkiye’deki varlıklarını azalttığını belirtti. Kredi maliyetlerinde ise Ash, 50 baz puanlık bir yükseliş yaşanabileceğini ifade etti.

'Siyasi belirsizlik arttı’

Kurumdan yapılan açıklamada, ülkenin dış finansman ihtiyaçlarına ilişkin risklerdeki artış ve özellikle büyüme ve kurumsal güçlülük gibi önceden kredi görünümünü destekleyen temellerde görülen bozulma nedeniyle notun ‘Baa3’ seviyesinden ‘Ba1’e indirildiği belirtildi.

'Yabancıya bağımlılık’

İki senedir artan dış kırılganlıkların son zamanlarda yaşanan siyasi belirsizlikler ve oynak yatırımcı algısı nedeniyle arttığına dikkat çeken Moody’s, yabancı sermayeye bağımlı olması nedeniyle bu durumun Türkiye’nin kredi görünümünü olumsuz etkilediğini söyledi.

‘Kurumsal erozyon’

Moody’s indirim kararının bir diğer nedeninin ise “Türkiye’nin kurumsal gücünde yaşanan erozyon” olduğunu söyledi. 15 Temmuz’da yaşanan başarısız darbe girişimi öncesinde de gözlemlendiğini söylediği bu durumun son günlerde arttığını, bunun da önümüzdeki yıllarda hem büyüme performansına, hem de gerekli yapısal reformların hayata geçirilmesine olumsuz yansıyacağını belirtti. Moody’s, görünümün durağan olmasını ise bir tarafta ekonomik dirençte görülen erozyon sebebiyle artan riskler ve artan cari açık risklerine rağmen pozitif büyüme ve hükümetin güçlü mali performansıyla açıkladı.

 

Büyüme tehlikede

Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, küresel sermayenin karardan olumsuz etkileneceğini belirterek “Bu karar sonrası 2016’dan 2019’a kadar Moody’s’in belirlediği yüzde 2.7’lik büyüme ortalaması da tehlikeye düşüyor. Nedeni reel kesim finansman ihtiyacı ve dış finansman sorularındaki artış beklentisi. En kötü senaryoya göre ABD’de faizlerin aralık sonrası artışın gerçekleşmesi durumunda Türkiye’den sermaye çıkışı daha da hızlanacak. Borsadan ve devlet tahvilinden hızla çekilen dış sermaye, bütçedeki performansın düşmesine bağlı olarak endişeye kapılacak. Hızlı sermaye çıkışı devlet tahvillerinden çıkışta da desteklendiğinde tahvil faizleri yüzde 10’lara yaklaşabilir. Kriz olasılığı ABD Merkez Bankası’nın özellikle ABD seçimleri sonrası aralık ayında alacağı kararlara bağlı” diye konuştu.

Yatırım kaçacak

Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Türkiye, Moody’s ve Fitch’in değerlendirmesinde yatırım eşiğinde yer aldığı için büyük emeklilik fonları Türk tahvillerini alabilmişlerdi. Moody’s in bu kararından sonra bu fonlar ellerindeki Türk tahvillerini satarak buradan çıkacaklar ve daha kötüsü not artmadan bir daha buraya yatırım yapamayacaklar” dedi. Eğilmez, Türkiye’nin gelecek bir yıllık sürede 168 milyar dolarlık yenilenecek dış finansman, 32 milyar dolarlık cari açık olmak üzere yaklaşık 200 milyar dolarlık dış kaynağa ihtiyacı olduğunu vurguladı. Eğilmez’e göre Moody’s’in dikkat çektiği ‘kurumsal yapıdaki zayıflama’nın önemli bir göstergesi ise “Türkiye’nin Küresel Rekabet Endeksi’nde 45’ten 51’inci, kurumsal sağlamlıkta 64’ten 75. sıraya düşmesi.”

Kredi maliyeti artacak

Işık FX Başanalisti Gizmen Nalbantlı, yapılan indirimin Türkiye için oldukça zor bir sürecin başlangıcı olabileceğine dikkat çekerek “Türk varlıklarından 8-10 milyar dolar arası para çıkabilir. Tahvil çıkışının dışında dış finansman maliyetlerinde de yükseliş göreceğiz. Geçtiğimiz hafta İş Bankası’nın yaptığı sendikasyon anlaşmasında not indirimi durumunda temel maliyetin 60 baz puana çıkarılması yer alıyordu. Kredi maliyetinin Euribor + 35 baz puan olduğunu düşündüğümüzde, not indirimi ekstra 25 baz puanlık bir maliyet anlamına geliyor” diye konuştu.

 

HÜKÜMETİN YANITI

Binali Yıldırım: Tarafsız değil

Türk ekonomisi üç beş tane değerlendirme kuruluşunun raporlarına göre hizaya geçecek bir ekonomi değildir. Bu değerlendirmelerin açıkçası tarafsız olduğunu düşünmüyoruz.

Şimşek: Reformlara devam

Reyting kuruluşlarına vereceğimiz en iyi cevap yapısal reformları daha da hızlandırmak, mali disiplini korumaktır. Durmak yok, reformlara devam.

Canikli: Tedbirleri görmedi

Yatırımlar için en büyük engel olan faiz düşüşü hızlandı. Yatırımcılar için tarihimizin en büyük teşvik sistemi yürürlüğe girdi. Moody’s tedbirleri görmedi ya da görmek istemedi.

Zeybekci: Bozulma yok

Moody’s’in iddiasının aksine özel sektör ve kamu kesiminin dış finansman koşullarında herhangi bir bozulma yaşanmıyor. Piyasa dostu uygulamalara devam edeceğiz