Türkiye'deki işsiz sayısı 108 ülkenin nüfusundan daha fazla
DİSK-AR'ın raporuna göre geniş tanımlı işsizlik oranı Türkiye'de yüzde 17.68 rakamına ulaşırken, hazırlanan raporda dünya ülkelerinin nüfusu ile Türkiye'nin işsiz sayısı da karşılaştırıldı. 5 milyona ulaşan işsiz sayısı ile Türkiye, 224 ülkenin 108'inin nüfusunu geride bıraktı. Nüfusu Türkiye'nin işsiz nüfusunun altında olan ülkeler, tüm dünya ülkelerinin yüzde 48'ini oluşturdu.
cumhuriyet.com.trTürkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi'nin (DİSK-AR) TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi Mart 2011 dönem sonuçları üzerinden yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, başta umutsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olan umudu kesik işsizlerin de hesaba katıldığı, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 17.68 oldu. 1 saat bile çalışsa işsiz sayılmayan, yetersiz ve eksik zamanlı istihdam edilen gizli işsizler ilave edildiğinde bu oran yüzde 22 düzeylerine ulaştı. İşsiz sayısı resmi olarak 2 milyon 816 bin olarak açıklanmışken, rapora göre umutsuz işsizlerle 5 milyon, gizli işsizlerle 6 milyon 131 bin düzeyinde işsiz sayısına ulaşıldı. İşsiz sayısı Mart 2008 dönemi ile karşılaştırıldığında 284 bin, umudu kesik işsizler dahil edildiğinde 634 bin kişi artmış oldu.
419 bin üniversiteli işsiz var
DİSK-AR raporunda 1993-2000 yılları ile 2003-2010 yılları işsizlik oranlarını dikkate alarak bir hesaplamaya da yer verdi. Hesaplamaya göre ilgili dönemler için işsiz sayısı 2000'li yıllarda 1990'lı yılların 2 katını aştı. 1993-2000 yılı döneminde ortalama işsiz sayısı umudu kesik olduğu için ya da diğer nedenlerle işe başlamaya hazır olup da iş aramayan ve bu nedenle işsiz sayılmayanlarda dahil edildiğinde, 2 milyon 142 bin iken, bu sayı 2003-2010 döneminde ortalama 4 milyon 305 bin düzeyinde çıktı. Umutsuzlarla birlikte işsizlik oranı da ilgili dönemde 1990'lar için ortalamada yüzde 9.3 iken, 2000'lerde yüzde 17,01'e fırladı. İşsiz sayısının cumhuriyet tarihi rekoru kırdığı 2009 yılında bu oran yüzde 20.64'e ulaştı.
Raporda üniversiteli işsizlerin sorunlarına da dikkat çekildi. 1993-2000 yılları için ortalama yüksek öğrenim mezunu işsiz sayısı 121 bin iken, 2003-2010 yılları için 342 bin oldu. Bu sayı son açıklanan TÜİK verilerinde ise 419 bin düzeyinde gerçekleşti.
Güvencesiz, kayıtdışı istihdam arttı
Rapora göre son 3 yıllık dönemde yaratılan 2 milyon 897 bin kişilik istihdamın, 1 milyon 288 bini tarım kesiminde gerçekleşti. Tarımın istihdam içindeki payı yüzde 22'den yüzde 24.8'e çıktı. Tarımda istihdam edilenlerin yarısından çoğu kadın olurken, bunların 79'u ücretsiz aile işçisi olarak istihdama katılmış sayıldı. Raporda, "Tarımsal istihdamda bu artış yaşanmasa idi, işsizlik oranları için olumsuz tablo iyice kendini gösterecekti" denildi.
Toplamda ise yeni istihdama dâhil olanların yaklaşık dörtte biri ücretsiz aile işçisi olarak "en kötü koşullarda" çalışma yaşamına dâhil oldu.
Yine son 3 yıllık dönemde (2008 Mart döneminden bu yana) umudu olmayan işsizlerin sayısı, diğer nedenlerle birlikte işsiz sayılmayan ama çalışmaya hazır olanlarla birlikte 350 bin kişi arttı. Bu kişiler işsiz sayılmadıkları için işsizlik verilerine dâhil olmadılar. Kayıtdışı çalışanların sayısı ise 1 milyon 70 bin kişilik devasa bir artış gösterdi. Eksik ve yetersiz istihdam edilenlerin sayısı kriz öncesinin 359 bin üzerinde gerçekleşti. Geçici işlerde çalışanların sayısı da kriz öncesi döneme göre 198 bin kişi arttı.
Ülkeler dolusu işsiz var
DİSK-AR raporunda dünya ülkelerinin nüfusu ile Türkiye'nin işsiz sayısını da karşılaştırdı. Buna göre, 224 ülkenin 108'inin nüfusu, Türkiye'nin 5 milyon olan işsiz sayısının altında. Nüfusu Türkiye'nin işsiz nüfusunun altında olan ülkeler, tüm dünya ülkelerinin yüzde 48'ini oluşturuyor. Türkiye'deki işsiz nüfusundan daha az nüfusa sahip ülkelerin bazıları şunlar:
Norveç 4 milyon 952 bin, İrlanda 4 milyon 471 bin, Gürcistan 4 milyon 436 bin, Yeni Zellanda 4 milyon 409 bin, Uruguay 3 milyon 357 bin, Ermenistan 3 milyon 264 bin.
"İşsizlikte ölümü gördük, sıtmaya razı olmayacağız"
Raporun sonuç kısmında, Türkiye'nin işsizlik sorununu son 8 yıldır ağır bir biçimde yaşadığına dikkat çekilerek, işsizlikle mücadelenin, işsizlik rakamları ile mücadeleye dönüştüğüne, çözüm önerilerinin işveren çevrelerinin beklentilerince şekillendirildiğine işaret edildi. Raporda şu görüşlere yer verildi:
"Yaşadığımız süreçte, işsizlik emeğin kazanılmış haklarına saldırının bir aracı haline getirildi. İşin yoğunlaştırılmasını ve daha az kişi ile daha çok iş üretilmesini yani sömürüyü artırmayı hedefleyen esneklik uygulamaları, kuralsız çalışmanın yaygınlaştırılması, işsizliğin çözümü olarak topluma dayatılıyor. Buna karşın çalışma sürelerinin ve ücretli izin hakkının, gelir kaybı yaşanmaksızın, daha fazla denetim ve daha fazla kayıtışı ile mücadele ile Avrupa standartlarında sağlanmasının, işsizlik sorununu büyük oranda çözeceği görülmek istenmiyor. Türkiye krizle birlikte işsizlikte ölümü görmüştür, şimdi 5 milyon işsiz ile sıtmaya razı edilmek istenmektedir. İşsizlik konusunda Türkiye çözümsüz değildir. Yeter ki, işsizliği sömürüyü artırmak için kendine bir fırsat olarak gören sermaye kesimlerinin ideolojik saldırılarına Türkiye teslim olmasın."