"Türkiye'de medya özgürlüğü yok"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Avrupa Sosyalistleri Partisi (PES) Kongresi'nde yaptığı konuşmada "Dünyada cari açıkta bir numarayız, bu hiç sorgulanmıyor. Hapisteki gazeteci sayımız Çin'den daha fazla, bu hiç sorgulanmıyor. Medya özgürlüğü yok" şeklinde konuştu.
cumhuriyet.com.trOturumu yöneten Norveçli Sosyalist Bakan Eide, Kılıçdaroğlu'na söz vermeden önce Türkiye hakkında konuştu.
''Son 10 yılda tarihiyle daha barışık, siyasi ve ekonomik gündeminde daha çok ileriye bakan ve Avrupa standartlarından çok daha hızlı ekonomik büyüme gerçekleştiren ve son yıllarda dünyada yeni bir rol düşüncesiyle hareket eden Türkiye'nin yeniden sahneye çıktığını gözlemledik'' diyen Eide, ''tarihiyle ve Müslüman kökenleriyle uzlaşmış Türkiye'nin Kemalist Türkiye'nin otoriter yöntemlerle Batılılaşma çabasından daha Avrupalı olduğunu'' söyledi.
TEKİN: TARTIŞMA İDDİALARI YALAN
Kılıçdaroğlu, kendisine Türkiye'nin Arap Baharı'nda rol modeli olup olamayacağını sorarak söz veren Eide'ye ''Türkiye son dönemde parlak gelişmeler sağladı diyorsunuz. Doğrudur. Ama o gelişmelerin hangi bedeller ödenerek sağlandığını acaba tahlil ettik mi? Dünyada cari açıkta bir numarayız, bu hiç sorgulanmıyor. Hapisteki gazeteci sayımız Çin'den daha fazla, bu hiç sorgulanmıyor. Medya özgürlüğü yok, bu hiç sorgulanmıyor'' cevabını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu,''Arap halkları, Ortadoğu halkları Türkiye'deki yurttaşların yaşadığı gibi demokrasisi gelişmiş bir ülkede yaşamak istiyorlar. Bizim halkımıza, Türkiye halkına özeniyorlar. Ama bizim yöneticilerimiz Arap yöneticilere, Ortadoğu yöneticilerine özeniyorlar. 'Daha baskıcı olalım, özgürlükleri sınırlayalım, medya özgürlüğünü ortadan kaldıralım'. Bu gerçeğin bilinmesi lazım. Bu gerçek bilinmeden sağlıklı tahlil edilemez'' diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, örnek vermek istediğini belirterek ''Rol modeli olacaksak basılmamış kitabın toplatılmaması lazım. Özgürlüklerin sonuna kadar kullanıldığı bir Türkiye'yi bilmemiz lazım. Üniversitelerin özerk olduğu, düşüncelerin özgürce dile getirildiği bir Türkiye'nin olması lazım. O zaman biz rol modeli olmalıyız'' dedi.
Türkiye'de halkın büyük çoğunluğunun Müslüman olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Ama laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olmak istiyoruz. Din ve devlet ilişkilerini birbirinden ayırmak istiyoruz ve bu konuda önemli adımlar atmak istiyoruz. Ama tam tersine gelişmeler var'' ifadesini kullandı.
Türkiye'nin rol modeli olmasını çok arzu ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''Demokrasisinin, özgürlüklerin geliştiği bir ülkede, medyanın özgürce düşündüğü ve yazdığı bir ülkede elbette ki rol modeli olmak isteriz. Ve bu konuda önemli adımlar atmak isteriz. Ama Türkiye bugün içinde bulunduğu koşullar gereği ve özellikle siyasal koşullar gereği rol modeli olmaktan çok uzaktır. Hiç bir Ortadoğu halkı medya özgürlüğü sınırlansın ben Türkiye'yi örnek alayım, baskılar uygulansın ben Türkiye'yi örnek alayım, üniversiteleri konuşmasın ben Türkiye'yi örnek alayım diye düşünmüyordur'' şeklinde konuştu.
Bunun üzerine Norveçli Bakan Eide, Avrupa Sosyalistleri Partisi'nin kongresinde Arap Baharı'yla ilgili çalışma grubunda ''kavramsal çerçevede İran'dan Türkiye dönüş, sosyal demokrasinin ılımlı İslam'la uyumlu hale getirilmesi ve ülkelerin artık diktatörlerce yönetilmemesi'' gibi değerlendirmeler duyduğunu aktardı.
Kılıçdaroğlu tekrar söz alarak, ''Sayın Başkan, şu yanlışa düşmekten de özenle kaçınmamız gerekiyor. Ilımlı İslam diye bir kavram yoktur. Bu kavram belli literatürde yer alıyor ve belli yerlerde kullanılıyor ama sonuçta eğer biz laik bir devleti oluşturacaksak elbette ki herkesin inançlarına saygılı olacağız. Elbette ki herkesin etnik kimliğine saygılı olacağız. Ama dini siyasette belli bir dozda kullanmak olarak eğer ılımlı İslam'ı adlandırıyorsak, bu doğru bir yaklaşım değildir diye düşünüyorum'' ifadelerini kullandı.
Oturum Başkanı Eide, yeniden cevap verme ihtiyacı hissederek ''Sadece (Arap Baharı ile ilgili) çalışma grubunun hazırladığı metinlere işaret etmiştim. Benim ülkemde Hristiyan Demokrat Parti var. On yıllar önce bunlar az ya da çok AK Parti gibiydiler. (En önemli farkları) Müslüman yerine Hristiyan olmalarıydı. O halde bu (süreç) tüm dünyada yaşanıyor'' dedi.
Kaddafi'nin linç edilmesi
Kılıçdaroğlu, oturumda yaptığı konuşmada, ''Avrupa Birliği'nin Libya'da değerli bir liderlik üstlendiğini ifade ediliyor, ama hiçbir liderlik bir başka liderin linç edilme eylemine destek vermemeli'' dedi.
Bu sözleri büyük alkış alan Kılıçdaroğlu, ''Yargılayabilirsiniz, yargının önüne çıkarabilirsiniz ama bir lideri linç eder ve bunu alkışlarsanız bunun liderlikle filan bir bağlantısı yoktur'' ifadesini kullandı.
Arap Baharı adı verilen gelişmelerin yaşandığı bölgelerde kadın erkek eşitliği ve özgürlüklerin genelde bulunmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''O zaman önümüzdeki temel sorun şu: Arap Baharı diye başlayan ve süren eylem beklenen sonucu verdi mi? Demokrasi ve özgürlükler kapsamında önemli adımlar atıldı mı? Kadın erkek eşitliği sağlandı mı? Sağlıklı bir siyasal yapılaşma oldu mu? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Hemen söyleyeyim: Bu konuda sağlıklı bir gelişmenin olduğunu tahmin etmiyorum'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ''Yunanistan'da yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısına Arap Baharı eylemlerine katılan gençler davet edilmişti. O gençlerden birisi kürsüye çıkıp aynen şunları söyledi: 'Biz eylem yaptık, gençler yönetimlere gelsinler, biz daha fazla söz hakkına sahip olalım diye ama maalesef yine 80 yaşındaki insanlar geldi, onlar bizi yönetiyor'. Bu tablo hepimizi düşündürmeli'' dedi.
Oturumda Tunuslu bir konuşmacının ''İran'a dönmek istemiyorsak, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti ve çağdaş bir ülke olmak istiyorsak bizi yalnız bırakmayın'' şeklindeki sözlerine katıldığını belirten Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
''Şunu çok iyi bilmeliyiz. O bölgenin, Müslüman bölgenin kendine özgü koşulları var. Kendine özgü zorlukları var. Din unsurunun oralarda nasıl siyasallaştığını bizim görmemiz gerekiyor. Bu sorun görülmeden, bu sorun sağlıklı tahlil edilmeden bölgenin sorunlarına çözümler üretmenin zor olduğunu ifade etmek isterim.
Avrupalılık bizim öteden beri çağdaş uygarlığı yakalamak için, Avrupa'nın değerlerini almak için mücadele ettiğimiz bir siyasal kültürden ve bir siyasal partiden geliyoruz. Daha AB olmadan biz kendi ülkemizin bağımsızlığını sağladığımızda gittik İsviçre'den medeni kanunu getirdik. Bize zorla kimse, 'medeni kanunu getirin, AB'nin kuralı budur' diye söylemedi. Ama biz çağdaş uygarlık, kadın erkek eşitliği, demokrasi ve özgürlükler nedir, nasıl bir anayasa olmalı, medya özgürlüğü nasıl olmalı bunların peşindeyiz. Bunu istiyor ve arzu diyoruz.''
"Siyasi partide söylemlerin kendi içersinde tutarlılık taşıması lazım"
Kılıçdaroğlu, Avrupa Sosyalistleri Partisi (PES) Kongresi'ne katılışının ardından düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı. Partisinin milletvekillerine ''Dersim olaylarıyla ilgili konuşmayın'' talimatı verip vermediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Milletvekillerine belli konularda açıklama yapıp yapmamaları konusunda zaman zaman çağrılar yapıyoruz. Bu parti disiplinini gerektiriyor. Disiplin bir örgütte olur. Biz bir örgütüz, CHP örgütüyüz. Bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla bu siyasi partide söylemlerin kendi içersinde tutarlılık taşıması lazım.''
Kılıçdaroğlu, CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer'in görevden alınmasında, yaptığı açıklamaların etkili olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek ''O İl Başkanı o açıklamadan ötürü değil, daha önce görevden alınmıştı. Eğer bizim kayıtlarımıza girerseniz bunu görürsünüz'' dedi.
Brüksel'deki temaslarında Dersim tartışmasının gündeme gelmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Dersim olaylarıyla ilgili CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan'ın yaptığı açıklamaları henüz görmediğini belirtti.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Dersimlilere toprakları iade edilsin'' yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, ''Sürgün edilen ailelere topraklar verilmiş. Sonra bu topraklar ellerinden alınmış. Biz 'o topraklar iade edilsin' diyoruz. Gitsinler o eski topraklarına sahip olsunlar. Bu topraklar Dersim'de değil, batıdaki topraklar'' ifadesini kullandı.
''AB'yle ilişkiler yoğunlaşacak''
Kılıçdaroğlu, AB Genişleme Komiseri Stefan Füle ile görüşmesine ilişkin, ''Hem genel başkan düzeyinde hem daha alt düzeyde beraber komiteler oluşturmayı önerdi. Biz de bunu kabul ettik. Önümüzdeki süreçte CHP ile Avrupa Birliğinin ilişkileri daha fazla olacak'' dedi.
PES Başkanı Sergei Stanişev'le görüşmesiyle ilgili de Kılıçdaroğlu, ''Kendisi CHP'yle PES'in ortak bir deklarasyon yayımlamasını önerdi. Biz de bunu son derece olumlu bulduk. Önümüzdeki süreçte bu ortak deklarasyon yayımlanacak. Hem Türkiye'nin AB üyelik sürecine hem de Türkiye'deki demokrasi ve özgürlük taleplerine destek ifade edilecek'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, PES Kongresi liderler oturumunda konuşan AB'nin gelecek dönem başkanı Danimarka'nın AB Bakanı Nicola Wammen'in, Türkiye'nin AB sürecini ilerletme kararlılığını dile getirmesini değerlendirirken, ''Bu bizim için çok önemli ama bu desteğin amacına ulaşması için Türkiye'nin üstüne düşen yükümlülükleri süratle yerine getirmesi gerekiyor. Eğer yasal düzenlemeler yapılacaksa bunların da süratle parlamentoya gelmesi gerekiyor. CHP Grubu olarak buna destek vereceğiz'' dedi.
''Silivri toplama kampı''
Kılıçdaroğlu, ''Türkiye'nin nereye gittiğinin'' sorulması üzerine, şunları kaydetti:
''Türkiye'nin eğer üniversiteleri konuşmazsa, sendikaları düşüncelerini özgürce dile getirmezse, medya özgürce eleştiri hakkını kullanamazsa 'Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor' demektir. Geldiğimiz nokta Türkiye'nin aşama aşama demokrasiden uzaklaştığı noktadır. İktidara karşı olanların tamamının toplandığı bir yer vardır. Ona 'Silivri toplama kampı' diyoruz.
Dolayısıyla Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı süreçte 'demokrasiyi geliştirelim' derken demokrasiden ciddi geri dönüşler var. Bunu Türkiye'de yaşayan herkes üç aşağı beş yukarı görüyor ve bu bizi müthiş rahatsız ediyor. Biz 'demokrasiyi geliştirelim' diyoruz, demokrasi kısıtlanıyor. 'Üniversiteler konuşsun, orada düşünceler özgürce dile getirilsin' diyoruz. Hocalar, öğrenciler baskı altında. Düşünün parasız eğitim isteyenlerin 19 ay tutuklu yargılanmaları ne demek? Bir öğrenci 'ben parasız eğitim istiyorum' diyemeyecek midir? Bütün bunlar bilinen gerçekler ve biz bu gerçekleri sadece Türkiye'nin aydın kesimleriyle değil, dünyanın özgürlük ve demokrasiden yana olan bütün kesimleriyle paylaşacağız.''
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün AB'ye yönelik son açıklamalarına nasıl baktığının sorulması üzerine ''Bir ülkenin cumhurbaşkanının, bir ülkeden veya bir ülkeler topluluğundan söz ederken daha dikkatli bir üslup kullanması lazım'' karşılığını verdi.