Türkiye’de konser verecek olan Víkingur Ólafsson, bir geceliğine de olsa salgını unutturmayı planlıyor
48. İstanbul Müzik Festivali’nin tek canlı konseri 19 Ağustos’ta Harbiye’de olacak. Konserde Borusan Filarmoni Orkestrası, İzlandalı piyaniste eşlik edecek.
Orhun Atmışİstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 48. İstanbul Müzik Festivali, 18 Eylül - 5 Ekim tarihleri arasında dijital olarak hayata geçiriliyor. Bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle çevrimiçi yapılacak festivaldeki tek izleyici katılımlı konser 19 Ağustos Çarşamba günü Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda verilecek.
Konserde, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) müzikseverlerle buluşacak. Yıldız şef Patrick Hahn yönetimindeki topluluğun sahnede İzlandalı piyanist Víkingur Ólafsson’a eşlik edeceği konser, saat 19.00’da başlayacak.
Borusan Holding sponsorluğunda ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinden Kültür AŞ desteğiyle düzenlenen konserde, pandemi önlemleri sebebiyle sınırlı sayıda izleyici yer alacak. Son yıllarda Türkiye’de birçok konser veren Víkingur Ólafsson, geçen yıl çok sayıda ödül kazandı. Ólafsson, 2019 Gramophone Klasik Müzik Ödülleri’nde Yılın Sanatçısı, “Johann Sebastian Bach” albümü ile 2019 boyunca İzlanda Müzik Ödülleri Yılın İcracısı ve Yılın Albümü, BBC Music Magazine Ödülleri En İyi Enstrümantal Albüm ve Yılın Albümü ödüllerini aldı.
Son olarak Opus Klasik En İyi Solo Resital ödülleriyle de kazandığı başarıyı taçlandırdı. Mart ayında Deutsche Grammophon etiketiyle piyasaya çıkan son albümü Debussy-Rameau, İngiltere ve Almanya klasik müzik listelerinde birinci sıraya yerleşirken pop müzik listelerinde 11. sıraya kadar yükseldi. İzlandalı sanatçıyla konuştuk.
- Koronavirüs salgını süreci sonrası Türkiye’ye gelip konser verecek ilk sanatçılardan birisiniz... Son yıllarda Türkiye’de birçok konser verdiniz ama bugün şartlar olağanüstü. Türkiye hakkındaki düşünceleriniz neler?
Türkiye, derinden sevdiğim bir ülke ve son 5 yılda birçok arkadaş edindim. Bu zor zamanlarda Türkiye’ye gelebilmekten ve efsanevi İstanbul Müzik Festivali’nde sahneye çıkacak olmaktan dolayı aşırı mutluyum. Mozart’ın müziği yaraları sarabilir, ben de onun 23. Piyano Konçertosu’nu İstanbul’un güzel insanlarına çalacağım için çok heyecanlıyım.
SAY’IN ALBÜMÜNÜ DİNLİYOR
- Türkiye’deki klasik müzik ortamı hakkında bilgi sahibi misiniz? Takip ettiğiniz topluluklar, sanatçılar var mı?
Kesinlikle! Menajerim Tuğçe Tez, yıllardan bu yana beni canlı ve zengin Türkçe müzik sahnesiyle tanıştırdı. Son günlerde Fazıl Say’ın yeni Beethoven sonatları albümünü dinliyorum. Bu önemli repertuvara yeni ve büyüleyici bir yorum getiriyor.
- Peki, siz salgın sürecini nasıl geçirdiniz? Sizi nasıl etkiledi?
Müzikle ilgili çok fazla şey öğrendim. 16 aylık oğlumla çok fazla vakit geçirdim. İzlanda’da müzik üzerine bir TV programı yaptım. Yeni bir eve taşındım. Ülkemde ve yurtdışında birkaç konser verdim. Birkaç Covid-19 testi yaptırdım (neyse ki hepsi negatif çıktı!) ve daha önce okuyamadığım kadar kitap okumaya ve düşünmeye vakit bulabildim. Sağlıklı olduğum için şanslıydım, aynısı ailem ve arkadaşlarım için de geçerli.
MÜZİKTE YÜKSELEN İZLANDA
- Son yıllarda çok sayıda İzlandalı besteci dünyaya yayılmaya mı başladı? Eğer öyleyse bunu neye bağlıyorsunuz?
Bunun basit bir cevabının olduğunu düşünmüyorum. Belki biraz şu iki nedenden olabilir: İzlanda’da müzik eğitimi iyi ve burada insanlar müzik dinlemeyi ve yapmayı gerçekten seviyorlar. Bu da sonucunda güçlü bir şekilde insanları müzisyen olmaları için harekete geçiriyor. Şu an İzlanda’da müzik için güzel zamanlar...
DİNLEYİCİLERİ İSTANBUL’DA...
- Debussy-Rameau albümünüz mart ayında çıktı, gördüğü ilgi hakkında neler söylemek istersiniz? Şimdiden 17 milyon dinlenmeye ulaştı.
Böyle rakamları okumak beni her zaman hayret ettirmiştir. Albümüme her şeyimi verdim ve dünyanın her yanından bu kadar insana ulaşabildiği için minnettarım. Spotify raporlarında görebildiğim kadarıyla İstanbul, müziğimin en çok dinlendiği şehirler arasında. Bu da gelip onlar önünde çalacağım için heyecanımı daha da artırıyor.