Türkiye’de dolar cinsinden mevduatlar artıyor, güven düştü, bu durum endişe verici

California Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sebastian Edwards: Dünya ekonomisi resesyona yaklaşıyor. Hotel California şarkısındaki gibi giriş olacak, ama çıkış çok zor. Krizden çıkış için merkez bankaları para basalım diyor, ama bu filmin sonu çok kötü olur.

Şehriban Kıraç

Los Angeles Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sebastian Edwards, Türkiye’de dolar cinsinden mevduatların arttığını, yerel paraya güvenin düştüğünü, bu durumun endişe verici olduğunu belirterek, bu filmin benzerini Güney Amerika ülkelerinde çok defa izlediğini anlattı. Bu ülkelerin krizden çıkış için para bastığını bunun da hiper enflasyona neden olduğunu anlatan Edwards, “Ben bu filmi izledim ve sonu her zaman kötüdür. Türkiye’de bu filmi drama mı yoksa romantik komediye mi dönüşecek? Türkiye’nin kredibilite, inandırıcılık ve güven sorunu var. Türkiye’de şu anda sermaye çıkışı sorunu sözkonusu” dedi.

TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu’nun düzenlediği “Türkiye Ekonomisinde Finansal Riskler ve Fırsatlar” toplantısında konuşan Kaliforniya Üniversitesi Uluslararası Ekonomi Profesörü Edwards, Türkiye için tutarlı ve güvenilir politika geliştirmenin anahtar olduğunu, sermaye kontrollerinin hiçbir işe yaramayacağını, popülist politikaların enflasyonla sonuçlanacağını vurguladı.

Giriş kolay çıkış zor

Edwards “23 Haziran tarihi Türkiye için kilit önemde. Şu ya da bu şekilde sorunlarını çözmeli ve tutarlı bir program hayata geçirmeli. IMF’ye gidin demiyorum ama IMF programının tek iyi tarafı tutarlı olması. Bunu kendi başınıza yapabilirseniz ne ala. Şu anda Türkiye’de makro ekonomi politikalarda sıkıntı var. Türkiye tutarlı bir program geliştitir ve güveni sağlarsa ben de paramın hepsini değil ama bir kısmını Türkiye’ye yatırırım. Mevcut ekonomik zorluklardan çıkmanız için tutarlı ve güvenilir politikalar geliştirmeniz gerekiyor” dedi.

Edwards, dünya ekonomisinin de hızla resesyona yaklaştığını, özellikle ticaret savaşıyla bu sürecin tetikleneceğini, bununla ilgili çok endişelendiğini vurgulayarak, “Resesyon geliyor ve buna yeterince hazır değiliz. Hotel Kalifornia şarkısındaki gibi giriş olacak ama çıkış çok zor olacak. Krizden çıkış için Merkez Bankaları para basalım diyor ama bu filmin sonu çok kötü olur. ABD’nin Huawei yaptırımına karşı Çin’de ülkesinde Apple ürünlerinin satışını sınırlarsa şirketin değeri bir günde yüzde 30 civarında düşebilir. Bu da dünya piyasalardında domino etkisi yaratır” dedi.

Borç yükü iş dünyasını zorluyor

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’nin dış borcunun hızlı artığını ve reel sektör bugün artan finansman maliyetleri ve borç yükü altında zorlandığını söyledi. 

TL’nin hızlı değer kaybettiği her dönem bilançolara ek yük biniyor ve reel sektörün yatırım yapma ve istihdam yaratma kapasitesinin düştüğüne işaret eden Kaslowski’nin konuşmasının satır başları şöyle:

- Bankacılık sektöründe sorunlu olma potansiyeli olan kredilerin belirlenmesi, sınıflandırılması ve duruma özel çözümler üretilmesi gerekiyor. Getirilecek çözümlerin ekonomik aktörler üzerinde yaratacağı ‘ahlaki tehlike’ boyutunu da tartışmalıyız. Yanlış kararlar verenler ne kadar maliyet ödeyecek? Eğer hiç maliyet ödemezlerse bu ilerde de yanlış kararlar vermelerini teşvik etmez mi? Büyük bir maliyet ödemek zorunda kalırlarsa bu bankacılık sistemimizde ne kadarlık bir ek yük yaratır? Bu soruların çok dikkatli değerlendirilmesi gerekiyor. 

- Finansal istikrarın ilk koşulu düşük ve stabil bir enflasyon oranını sağlamak. Artan dolarizasyonu engellemek için yapmamız gereken enflasyonu en kısa sürede düşürmek.

- Reform alanları çok geniş. Çalışmamız gereken pek çok alan var. Teknoloji ve inovasyonun geliştirilmesi, enerji sektöründe arz güvenliği, sanayide yüksek katma değerli üretim ve sürdürülebilirlik için yapacağımız çok iş var. 

- Bugün sorunlarımız küçümsenecek boyutlarda değil ama çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yok. Yeter ki gerçekçi ve kalıcı çözümler üzerinde hep beraber ortak akıl ile çalışalım.