Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde 2009 yılı
Türk-Yunan ilişkileri, 2009 yılının büyük bölümünde her iki ülkede yılın siyasi alanda durağan bir seyir izledi.
cumhuriyet.com.trTürkiye'de mart ayında yerel, Yunanistan'da ekim ayında genel seçimlerin yapılması ve Türk-Yunan yakınlaşmasının, eski dışişleri bakanlarından merhum İsmail Cem ile birlikte mimarı olarak nitelendirilen Yorgo Papandreu'nun Başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından ikili ilişkiler canlandı.
Papandreu'nun seçimin hemen ardından ilk dış ziyaretini Türkiye'ye yapması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul'da uzun bir ikili görüşmede bulunması, ikili ilişkilerde yeni bir yakınlaşma sürecinin başladığı değerlendirmelerine yol açtı.
Papandreu'nun Türkiye ziyaretini izleyen günlerde ise Başbakan Erdoğan'ın Yunanlı muadiline "tüm konularda kapsamlı diyalog önerisini içeren" bir mektup gönderdiği kamuoyuna açıklandı. Mektubun Atina'ya ulaşmasından kısa bir süre sonra Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, iki günlük bir çalışma ziyareti için Yunanistan'a geldi. Ziyareti sırasında, dışişleri bakanlığı görevini de üstlenen Başbakan Papandreu ile parlamentodaki ofisinde yaklaşık bir saat süren bir görüşme yapan Bağış, Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitri Druças ve eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ile temaslarının ardından yaptığı açıklamada, Atina'nın olumlu bir yaklaşım içinde olduğu kanısına vardığını açıkladı. Bağış, Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi çabaları çerçevesinde, henüz tarihi belli olmamakla birlikte Başbakan Erdoğan'ın Atina'yı resmen ziyaret etmesinin de gündemde olduğunu kaydetti. Bağış'ın 5-6 Kasımdaki ziyaretinin ardından Atina, Başbakan Erdoğan'ın mektubunda önerdiği bildirilen kapsamlı diyalog önerisine bu aşamada temkinli yaklaştığını, çeşitli yetkililerin açıklamalarıyla ortaya koydu.
Atina'daki siyasi gözlemciler, Papandreu'nun ilk önceliğinin Yunanistan'ın zor durumdaki ekonomisi için alınması gereken acil önlemler üzerinde yoğunlaşmak olduğunu, Türk-Yunan ilişkilerinin ise 2010 yılında Yunan hükümetinin gündeminin en üst sıralarındaki yerini almasının beklendiği yorumunu yaptı. Siyasi gözlemcilerin ve Yunan basınının bu yöndeki yorumları, Atina'nın bu alandaki en yetkili ağızlarının, 250 milyar avro gayrı safi milli hasılaya sahip Yunanistan'ın kamu borç stokunun 300 milyar avroya ulaştığını resmen açıklamalarıyla ilerleyen günlerde doğrulandı.
Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, aralık başında Atina'da yapılan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) zirve toplantısı için Yunanistan'a geldi. Atina'da üst düzey kabul gören Davutoğlu, Papandreu ile yaptığı ikili görüşmenin ardından, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğine ilişkin olumlu mesajlar verdi. Davutoğlu, görüşmede iki ülkenin geleceğiyle ilgili vizyonun paylaşıldığını ve her iki tarafta Türk-Yunan ilişkilerin daha iyi bir aşamaya geçebilmesi için güçlü bir zemin gördüğünü belirtti. Üst düzey siyasi diyaloğun artarak devam edeceğini kaydeden Davutoğlu, ekonomik ilişkilerin güçlendirileceğini, kültürel ilişkilerin daha da gelişmesi için tedbirler alınmasının düşünüldüğünü, bu çerçevede gelecek dönemde siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda ciddi olumlu hareketlenmeler olmasının beklendiğini bildirdi.
Batı Trakya
Batı Trakya'da Türk azınlığı, son yıllarda Türk-Yunan ilişkilerinde kaydedilen iyileşmenin etkisini 2009 yılında da vatandaşlık hakları ve günlük yaşamla ilgili konularda hissetti. Azınlığın, uluslararası anlaşmalarla belirlenen eğitim, din özgürlüğü ve vakıf idareleri gibi özel azınlık haklarıyla ilgili konularda ise durgunluk olduğu gözlendi.
Eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni'nin, 2007 yılında Gümülcine'yi ziyareti sırasında açıkladığı reform paketi çerçevesinde, "azınlık vakıflarının vergi borçlarının silinmesi, idarelerine ilişkin yasal düzenleme yapılmasıyla" ilgili düzenlemeler yapılmasına rağmen, kanun bu yıl da ilgili bakanlıklar tarafından uygulamaya konulmadı.
"Vakıfların idaresi" ve reform paketi çerçevesinde açıklanan, "din adamlarının kamu kadrosuna alınmasını" öngören yasa değişikliği konusunda Türk azınlığının ciddi itirazları bulunduğunu belirten azınlık ileri gelenleri, bu düzenlemelerin, "Türk azınlığının görüşleri dikkate alınmadan yapılan, uygulanması mümkün olmayan, kabul edilemez düzenlemeler" olduğu görüşünde birleşti.
Azınlık ileri gelenleri, "azınlık konularıyla ilgili yapılan yasal düzenlemelerde Türk azınlığının hassasiyetlerinin dikkate alınmadığı" inancını dile getirirken, Atina azınlık tarafından seçilmiş müftüleri resmen tanımama politikasına da değişiklik getirmedi.
Batı Trakya'da Türk cemaatine ait vakıflardaki idare sorunu nedeniyle bu vakıflara ait mal varlıklarının yönetimi ve korunması konusunda zafiyetlerin sürdüğü de gözlendi.
Gümülcine'ye bağlı Yanıkköy (Nimfea) Camisi Vakfına ait araziye kaçak olarak inşa edilmesine başlanan kilise, vakıf yönetimi ile Doğu Makedonya ve Trakya Bölge Genel Sekreterliği arasında mülkiyet tartışması başlattı.
2004 yılında genel seçimlerden önce kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından kundaklanarak tamamıyla tahrip olduktan sonra, Batı Trakya çapında başlatılan yardım kampanyası ve İskeçe Valiliğinin yardımıyla yeniden inşa edilen tarihi Okçular Camisi 2009 yılında yapılan genel seçimler öncesinde yeniden kundaklanırken, İskeçe'deki Sünne Camisine de saldırı düzenlendi.
Batı Trakya'da, Türk-Yunan Kültür Anlaşması uyarınca Türkiye'de eğitim gördükten sonra azınlık okullarında görev yapan öğretmenlerden geriye kalan iki öğretmenin de bu eğitim yılı sonunda emekliye sevk edilmesiyle azınlık okullarındaki Türkçe tedrisat, tamamen Selanik Özel Pedagoji Akademisi (SÖPA) mezunu öğretmenlere kaldı.
Yunanistan, Batı Trakya'da kapatılan İskeçe Türk Birliğinin (İTB), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararı uyarınca yasal haklarının iadesi konusundaki olumsuz tavrını bu yıl da sürdürdü.
İTB'nin, AİHM'nin aldığı kararın ardından yeniden kapatılma öncesi yasal konumuna getirilmesi için İskeçe Asliye Hukuk Mahkemesine yaptığı başvurunun reddedilmesinden sonra, Rodop Temyiz Mahkemesine yaptığı ikinci başvuru da geri çevrildi.
Yunanistan'da azınlık mensuplarının ülkenin siyasi yaşamına özgür bir şekilde katılımlarını engelleyen "yüzde 3'lük baraj" sistemi ve "illerin birleştirilmesi" gibi önlemler sürerken, ekim ayı erken genel seçimlerinde Türk azınlığı parlamentoya iki temsilci göndermeyi başardı. PASOK listesinden Rodop ilinde seçilen Ahmet Hacıosman ile İskeçe ilinden seçilen Çetin Mandacı, 2007 yılında yapılan seçimlerde de listelerinde birinci gelerek parlamentoya girmişti.
Yunanistan'da 4 Ekim seçimlerindeki yenilgiden sonra ana muhalefet partisi olan Yeni Demokrasi Partisinde yapılan lider değişikliği, azınlık mensubu YDP üyelerinin tepkisine yol açtı. YDP genel başkanlığına, Türkiye'ye karşı sert tutumuyla tanınan Antonis Samaras'ın seçilmesine tepki gösteren parti üyesi bir grup Batı Trakyalı Türk, YDP'den topluca istifa kararı aldı.
Bu arada seçimler öncesinde Yunanlı adaylar tarafından yayımlanan broşürlerde, ilk kez Türk azınlığıyla ilgili bazı istatistiklere yer verildi. Gümülcine'den seçilen eski Ulaştırma Bakanı Evripidis Stilyanidis'in Yunanca, İngilizce ve Türkçe yayımladığı seçim broşüründe, Batı Trakya'da Türk azınlığı mensuplarının sayısı 105 bin olarak gösterilirken, Yunan devlet okullarında eğitim gören Müslüman çocuklarının sayısında son dönemde önemli artış kaydedildiği belirtildi.