'Türkiye ve AB ortak bir kaderi paylaşıyor'
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Türkiye'yi AB'ye bağlayacak bağın, mümkün olduğunca güçlü olması gerektiğini düşündüğünü ifade ederek, ''Türkiye ve AB'nin ortak bir kaderi paylaştıkları ortadadır'' dedi.
cumhuriyet.com.trİstanbul Galatasaray Üniversitesi, Yiğit Okur Yerleşkesi Aydın Doğan Oditoryumu'nda düzenlenen törenle eski Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'a ''fahri doktora'' unvanı verdi.
Törende Fransızca konuşan Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga, Chirac'a unvanın verilmesinin nedeninin ''takdir ve şükran'' olduğunu belirterek, ''Söz konusu takdir, öncelikle değerinin ölçüsü, yaptığı işlerin büyüklüğü ve çok yönlü kişiliği olan bir insana hakkını teslim etme olgusudur'' dedi.
Unvanın ''uluslararası ilişkiler'' dalında verilmesinin tesadüfi olmadığını kaydeden Tolga, Chirac'ın siyaset yaşamında ön plana çıkan sadakat anlayışının, ekonomik gücünün ötesinde barışın teminatı olması gereken güçlü bir AB'ye inanç ve Fransız politikasının önemli ismi General De Gaulle'cü düşüncenin gerçek mirası olan Fransa'nın mutlak bağımsızlığını korumak biçiminde özetlenebileceğini söyledi.
Tolga, bu anlayışın, Irak'taki Amerikan müdahalesi sırasında Fransa'nın kendi sözünü söyleme iradesini göstermesiyle olanca gücüyle doğrulandığını vurgulayarak, Chirac'ın barış için verdiği mücadeleyi, şimdi kültürel farklılıklara saygıyı savunan, kurucusu olduğu vakıf çerçevesinde sürdürdüğünü anımsattı.
Medeniyetlerin birbirini anlamasının vazgeçilmez unsuru olan kültürel farklılıklara saygının, dünya barışının korunması için tek çıkar yol olduğuna dikkati çeken Tolga, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Siz bir Türkiye dostusunuz, bunu defalarca gösterdiniz. Burada da yine sadakat anlayışını buluyoruz. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin gerçek anlamda sizin başkanlığınız döneminde başladığını nasıl unutabiliriz... Alınacak yolun uzun olduğunu biliyoruz ama yine de biliyoruz ki siz deneyimi ve fikirleriyle bu süreci başarıyla tamamlamamıza yardımcı olacak kişilerden birisiniz. Gösterdiğiniz ilgi ve yakınlığın en önemli tanığı üniversitemizdir. Fransızca'nın Türkiye'de yaygınlaşmasındaki önemin bilinciyle üniversitemizin gelişimini adım adım izlediniz.''
"Onur duydum"
Prof. Dr. Ethem Tolga, konuşmasının ardından ''Fahri Doktora'' unvanını eski Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'a sundu ve cübbesini giydirdi.
Chirac, basın mensuplarına poz verdikten sonra cübbesini çıkararak yaptığı konuşmada, Galatasaray Üniversitesinden fahri doktora diploması almaktan son derece büyük onur duyduğunu ifade ederek, ''Onur duyuyorum, zira herkes üniversitenin ne derece seçkin olduğunu, Frankofoni alanındaki çalışmanızın yerinin doldurulamayacağını ve kurumunuzun Türkiye tarihi içindeki yerini biliyor. Sizin gibi ben de artık bir diplomalısı olduğum Galatasaray Üniversitesi ile gurur duyuyorum'' diye konuştu.
Üniversitenin, üniversitelerin en üst düzeyde ifade ettikleri ortak arzularının bir meyvesi olduğunu dile getiren Chirac, Galatasaray Üniversitesinin kurulmasını sağlayan işbirliği anlaşmasının, 18 yıl önce her iki ülkenin cumhurbaşkanları Turgut Özal ile François Mitterrand'ın katılımıyla imzalandığını anımsattı.
İstanbul Boğazı'ndaki bu Frankofon üniversiteyi kurarken, Türk hükümetinin, yüzünü yeniden Fransa'ya çevirdiğini kaydeden Chirac, Galatasaray Üniversitesinin şimdiden olağanüstü başarılar elde ettiğini, mükemmel üniversiteler statüsünde bulunduğunu, Atatürk'ün arzu ettiği modernleşme çerçevesinin içine mükemmel biçimde oturduğunu belirtti.
''Üniversite, zincirin önemli bir halkası''
Chirac, üniversitenin, Fransızca'nın yayılmasını sağlayarak, sınırları siyasi, kültürel veya dini farklılıkları aşan Frankofon kimliğin temel taşlarından birini temsil ettiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Her dilin kendine özgü bir dehası vardır. Bizim paylaştığımız dil, insanlar ve topluluklar arasındaki ilişkilere belirli bir bakış sahibi olmamızı sağlamaktadır. Bu bakış, dayanışma ve kardeşlik değerlerini, yani insan hakları değerlerini esinlemektedir. Üniversiteler, Frankofoni Ajansı asil üyesi olan Galatasaray Üniversitesi, Galatasaray Lisesi ve Türkiye'deki tüm Frankofon liseler 5 kıtada 750 milyondan fazla kişiyi bir araya getiren bu zincirde önemli bir halka temsil ediyor. Frankofoninin ateşli bir savunucusu olarak, Türkiye'de kültürel çeşitlilik ve tüm kültürlerin eşitliğini savunan bu derece seçkin kişilerle buluşmaktan özellikle sevinç ve gurur duyuyorum.''