'Türkiye-Suriye sınırı buharlaşmış bir sınırdır'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, "Suriye'deki gelişmelerin önlenebilmesi ve Türkiye'ye olumsuz yansımalarının önünün kesilmesi için atılacak temel adım; ya Dışişleri Bakanı'nı değiştirip, yeni bir Suriye politikası oluşturacaksın, onu yapamıyorsan bu bakanla birlikte yepyeni bir Suriye politikası çizeceksin" dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Suriye'deki gelişmeleri değerlendirdi. Loğoğlu, Suriye'deki çatışmaların, Türkiye'nin sınırlarını da etkilediğini ifade etti. Loğoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Suriye'nin kuzeyinde özerk Kürt bölgesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, BM Güvenlik Konseyi'nden adım atmasını ve gereğini yapmasını istediğini söyledi.

Suriye'nin kuzeyindeki son gelişmelerin, büyük ölçüde AK Parti'nin izlediği Suriye politikasının bir sonucu olduğunu savunan Loğoğlu, "Siz bu gelişmelere hem neden olacaksınız sonra da göğsünüze vurarak, 'bu işin gereğini yapın' diyeceksiniz. Bunu, tutarlı, inandırıcı bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Derin bir kaygı taşıyoruz. Biraz da Türkiye'nin kontrolünde geliştiğini düşündüğümüz bu gelişmeler, sanki Suriye'ye müdahale için bir zemin hazırlama gereği olabilir izlenimini uyandırıyor. Sayın Başbakan, 'Sabırlıyız ama nereye kadar' dedi. Gerçi bu ifadeyi ondan, son iki yıldır Suriye'deki gelişmeler bağlamında çok duyduk. Allah'tan hiçbirinin arkası gelmedi. Bu sefer de gelmemesini temenni ederiz" diye konuştu.

 

'Çatışmaların ülkemize sıçraması an meselesi'

Loğoğlu, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin rızası ve kararı olmadan Suriye'ye herhangi bir gerekçeyle yapacağı müdahalenin, Türkiye'nin başına büyük badireler açacağını, bölgeyi sıkıntıya sokacağını, Suriye'deki iç çatışmaların bölgeselleşmesi sonucunu doğurabileceğini belirtti. Loğoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'ne, 'hareket etme zamanı şimdidir' diyeceğine, önce bakanlık yapmanın hakkını vermesi ve Suriye politikasını değiştirmesi gerekir. Davutoğlu'nun çağrısı, çaresizliğin ifadesi, izlediği politikanın, kendisini soktuğu çıkmazın ifadesidir. Güvenlik Konseyi'nden adım atılacağını beklemek hayalciliktir. Ama bunun altında 'Madem Güvenlik Konseyi bir şey yapmıyor, kendi halkımı korumak için Suriye'ye şöyle yaparım, böyle yaparım' diye ikinci bir düşünce yatıyorsa tehlikeli buluruz. Suriye'deki gelişmelerin önlenebilmesi ve Türkiye'ye olumsuz yansımalarının önünün kesilmesi için atılacak temel adım, ya Dışişleri Bakanı'nı değiştirip, yeni bir Suriye politikası oluşturacaksın onu yapamıyorsan bu bakanla birlikte yepyeni bir Suriye politikası çizeceksin. PYD ile El Nusra arasındaki çatışmalar, sınır bölgesindeki vatandaşlarımızı mağdur ediyor. Bu kadar güçlü, iddialı, herkese meydan okuyan, her konuda, her şeye akıl verme durumunda olan Türkiye, vatandaşlarını niye koruyamıyor, sınırlarını niye kontrol altına, güvenlik altına alamıyor? Bugün Türkiye-Suriye sınırı buharlaşmış bir sınırdır. Burası daha çok terör örgütlerinin ve onların izin verdiği ölçüde kaçakçıların hüküm sürdüğü bir alandır. Hükümetin izlediği Suriye politikasının göze çarpan sonuçları var. Türkiye-Suriye sınırı, Türkiye'nin kontrolünden çıktı. Ortadoğu'daki bütün terör örgütleri ve kaçakçılar, sınır bölgelerimizde serbestçe hareket edebilmekte, yönetim birimleri kurmakta, vatandaşlarımıza zarar vermekte. Çatışmaların ülkemize sıçraması an meselesi ve tesadüf meselesi olma noktasındadır. AKP Hükümeti'nin izlediği Suriye politikası sonucunda vatandaşların can ve mal güvenliği her gün artan tehlikelere maruz kalıyor."

 

'Böyle bir seçim olabilir mi?'

Loğoğlu, "Resulayn'da öldürülen El Kaide militanlarının üzerinden Türkiye Cumhuriyeti kimlikleri çıktığı doğru mu? PYD'nin silahlı uzantısı olan YPG'nin elinde MİT mensuplarının tutsak olduğu haberi doğru mu? Doğruysa serbest bırakılması için ne yapılıyor? El Kaide militanlarının sınırımızı kontrol etmesinden Hükümetimiz hoşnut mu, itirazı var mı? El Nusra cephesine Türkiye tarafından sağlanan yardımlar nedir? Türkiye, PYD ile mi işbirliği yapacak ya da yapıyor? Özerk Suriye Kürt bölgesini tehlikeli bir gelişme olarak buluyoruz, onların karşısında mücadele veren El Nusra ile mi görüşeceğiz?" diye sordu.

Hükümetin Türkiye'yi getirdiği noktanın bu olduğunu ifa eden Loğoğlu, "PYD mi El Nusra mı? Böyle bir seçim olabilir mi? Türkiye, giderek ne kadar terör örgütü varsa bunlarla temas halinde bir ülke" dedi.

Türkiye'nin, ciddi, saygın, tutarlı bir ülke olmaktan çoktan çıktığını öne süren Loğoğlu, bölgedeki çatışmalara malzeme sağlayacak, çatışmaların artmasına yol açacak kaçak yöntemlerle silah yardımı yapılmasına engel olmayan veya olamayan bir hükümet bulunduğunu savundu.

 

'Belki ortak basın toplantıları da yapılabilir'

Loğoğlu, "Askeri müdahale ettiğinizde ne olacak, ne yapacaksınız, işgal edip orada oturacak mısınız? Suriye'deki gelişmelerin en önemli etkilerinden biri, Türkiye'de halen içeriğini bilmediğimiz ama istenilen sonuca ulaştığında takdir edeceğimiz, Kürt meselesinin çözümü, terörün sona erdirilmesi, bu sürece de Suriye'deki gelişmeler olumsuz etki yapıyor" görüşünü dile getirdi.

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın, basın toplantısı düzenleme talebinin sorulması üzerine Loğoğlu, "Hükümetin izlediği, mahiyetini bilmediğimiz çözüm sürecinin danışıklı cümlesidir. Öcalan, kendi aklından, gönlünden geçen arzu olarak ifade etmemiştir. Önümüzdeki günlerde böyle bir şey olabilir. Biraz mizahi anlamda söylüyorum; belki ortak basın toplantıları da yapılabilir" karşılığını verdi.

Loğoğlu, Torba Kanun'da yer alan Dışişleri Bakanlığı'nın teşkilat yapısına yönelik değişikliğe işaret ederek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Dışişleri Bakanlığı yaptığını, teşkilat yapısını yakından bildiğini anımsattı. Loğoğlu, Gül'ün, Torba Kanun'un bu unsuruna itiraz ederek, kanunu iade etmesi gerektiğini belirtti.