'Türkiye, Suriye krizinde sorun yaratan konumunda'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Türkiye, Suriye krizinde çözüm arayan değil ne yazık ki sorun yaratan bir bölgesel aktör konumundadır. AKP iktidarının Suriye'nin içişlerine karışması, Suriye yönetiminin de buna karşılık olarak Türkiye'ye yönelik söylemlerinin sertleşmesine yol açtı'' dedi.
cumhuriyet.com.trCHP'den yapılan yazılı açıklamaya göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çin ziyareti öncesinde Çin Ulusal Radyosu'nda yayınlanmak üzere röportaj verdi. Kılıçdaroğlu, Türkiye ile Suriye arasında bir savaş tehlikesi olup olmadığı ve CHP'nin Suriye'deki sorunla ilgili çözüm önerilerinin sorulması üzerine, ''Türkiye, Suriye krizinde çözüm arayan değil ne yazık ki sorun yaratan bir bölgesel aktör konumundadır'' diye konuştu.
AKP iktidarının Suriye'nin içişlerine karıştığını ve buna karşılık da Suriye yönetiminin Türkiye'ye yönelik söylemlerinin sertleştiğini öne süren Kılıçdaroğlu, ''AKP iktidarının, Türkiye topraklarının Suriyeli silahlı muhalifler ve radikal unsurlar tarafından kullanılmasına izin vermesi, Suriye'deki çatışmaların her an ülkemize de sıçrama olasılığını doğuruyor. Bu nedenle, üzülerek söylemeliyim ki iki ülke arasındaki gerginliği bir çatışmaya kadar götürebilecek elverişsiz bir ortam maalesef var'' dedi.
CHP'nin, Suriye'deki krize ilişkin aklın ve vicdanın sesi olarak Türkiye siyasetindeki yerini aldığını savunan Kılıçdaroğlu, ''Bugüne kadar AKP iktidarına ve kamuoyuna üç çözüm önerisi sunduk. Türkiye'nin öncülüğünde Suriye'deki krizin ulusal ve uluslararası taraflarını içeren bir konferans toplanması önerimizi reddeden AKP iktidarı, TBMM'nin Suriye'deki şiddetin ve akan kanın durmasına yönelik partiler üstü bir tutum almasına da yanaşmadı. Son olarak, Birleşmiş Milletler öncülüğünde bir toplantı yapılması önerimiz de suskunlukla geçiştirildi'' ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, ''CHP'nin dış politikaya bakışında Asya ülkelerine yaklaşımı nasıl'' sorusunu da şöyle yanıtladı: ''ABD ve Avrupa son yıllarda ekonomik krizlerle boğuşuyor. AB ülkelerinden bir kısmı iflasın eşiğinde, Amerikan yönetimi ise ağırlığını kendi ekonomisini ve iç sorunlarını düzeltmeye veriyor. Böyle bir ortamda, Çin ekonomisinin son yıllarda yüksek büyüme hızlarını yakaladığına, Hindistan, Japonya ve Endonezya başta olmak üzere diğer bölge ülkelerinin de artan önemine şahit oluyoruz. Bu da Asya ekonomilerinin yükselmesini ve bir bütün olarak Asya'nın dünya siyasetindeki ağırlığının artmasını sağlıyor. Çin'in dünyanın farklı bölgelerine yayılan yatırımları ve Suriye krizi konusunda BM Güvenlik Konseyi'ndeki belirleyici tutumu Çin'in dünya siyasetindeki ağırlığının son dönemdeki göstergeleridir.''
Uluslararası kuruluşlarda Asya ülkelerinin ağırlığıyla birlikte Şanghay İşbirliği Örgütü gibi bölgesel kuruluşların da dünya siyasetindeki önemlerinin arttığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Tarihsel bir bakış açısıyla baktığımızda, Asya'nın siyasetteki ağırlığının arkasında Çin'in yüzyıllardır izlediği barışçıl kalkınma stratejisinin ve Güneydoğu Asya ekonomilerinin 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yakaladıkları yüksek kalkınma hızlarının olduğunu söyleyebiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi, Asya ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmayı ve karşılıklı diyaloğu geliştirmeyi hem bir gereklilik hem de bir zenginlik olarak görmektedir. CHP, 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' ilkesi çerçevesinde, dış politikada Asya ülkelerinin toprak bütünlüklerine ve egemenliklerine saygıyı esas alan bir çizgiyi benimsemiştir. Bu bağlamda, Türkiye ile Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi için her türlü katkıyı yapmaya hazırız.''
Türkiye-Çin ilişkileri
Kılıçdaroğlu, Türkiye ve Çin'in ilişkilerini geliştirecek ortak iradenin mevcutluğu konusunda 2012 ve 2013'ün tarihe geçeceğini belirterek, iki ülkenin, üst düzey ziyaretlerle birbirlerine verdikleri önemi gösterdiklerini söyledi. İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin dinamik bir gelişim gösterdiğini, ticaret hacminin son yıllarda hızla arttığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Türkiye'nin Uzak Asya'daki en büyük, dünyada ise üçüncü büyük ticaret ortağı olan Çin ile ilişkilerimiz yüksek gelişme potansiyeli taşımaktadır. Dileğimiz, bu gelişmenin sürmesi ve iki ülke arasında gelişen ilişkilerin halklarımızın yaşam kalitelerine olumlu ve adil bir şekilde yansımasıdır'' ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP), 8-13 Kasım tarihleri arasında yapılan 18. Ulusal Kongresi'nin ülkenin ekonomik ve siyasi geleceği açısından önemine işaret ederek, şunları kaydetti: ''ÇKP delegelerinin Parti'nin Merkez Komitesini, onların da ÇKP Politbürosu'nu belirlediği bu ulusal kongreler ülke siyaseti için belirleyici öneme sahip. 18. Ulusal Kongre'deki konuşmasında, Devlet Başkanı ve ÇKP Genel Sekreteri Hu Jintao'nun sosyal yapının iyileştirilmesine ilişkin reformlar kapsamında, yolsuzlukla mücadelenin, sürdürülebilir, çevreye duyarlı ve yenilikçi ekonomik kalkınmanın sağlanmasının, kapsamlı, etkin bir sosyal güvenlik sistemin tesisinin ve parti liderlerinin belirlenmesindeki kriterlerin önemini vurgulamasını önemli ve olumlu buluyorum. Hatta Hu Jintao'nun konuşmasındaki birçok noktanın sosyal demokrasinin ilkelerine olan yakınlığı da beni sevindirdi. Geçtiğimiz 10 yılda, ÇKP, izlediği siyasetle Çin'in barışçıl büyümesini devam ettirdi. Çin'i küresel pazara daha fazla entegre ederken, bölgesel üstünlüğünü de sürdürmesini sağladı. Önümüzdeki yıllarda Çin'in yükselişini sürdüreceğini düşünüyorum. Hızlı büyümenin getirdiği enerji ihtiyacının da etkisiyle Çin'in, Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada daha aktif rol oynayacağını söyleyebilirim. Ekonomik gelişmelere paralel olarak, insan hakları ve özgürlükler alanında yükselen talepler ve demokratikleşme beklentilerinin de Çin'i etkileyeceğini öngörüyorum.''
'Heyecanlıyım'
Çin'e yıllar önce bir bürokrat olarak gittiğini, siyasetçi kimliğiyle ilk ziyaretini gerçekleştireceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Bugün başlayacak ziyaretimiz partimiz ve ülkemiz açısından çok önemli. Bunun için heyecanlıyım'' ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, Çin hakkındaki izlenimlerini şöyle özetledi: ''Son yıllarda hızla büyüyen Asya ekonomilerinin itici gücü, yükselen bir küresel güç, piyasa ve kapitalizmi kendine özgü bir şekilde ayırabilen, karma bir anlayışa sahip, ekonomik gelişmesini silahlanmaya değil daha fazla kalkınmaya ayıran, Birleşmiş Milletler'e sorumlu ve ölçülü yaklaşımlarıyla önemli katkılar veren, dünyanın dört bir tarafındaki Çinlilerin avantajını da kalkınma stratejileri için ustalıkla kullanabilen ve bölgemize ilişkin olarak Suriye halkının iradesine saygı gösteren bir ülke ve soydaşlarımız olan Uygur Türklerinin vatanı.''
İki ülke arasındaki ilişkilerin artmasını memnuniyetle karşıladığını belirten Kılıçdaroğlu, ziyaretini Çin halkıyla aradaki bağları güçlendirmesini, derinleştirmesini ve kültür başta olmak üzere ekonomi dışı alanlara da taşımasını diledi.