Türkiye - NATO ilişkilerinde 2009 yılı
4 Nisan 1959'da imzalanan Kuzey Atlantik Anlaşmasıyla kurulan NATO'nun 60'ıncı yaşını kutladığı Strasbourg-Kehl zirvesinde, ev sahibi ülkeler Almanya ve Fransa, teamüllere aykırı şekilde yeni genel sekreter ataması yapmak isteyince Türkiye ile karşı karşıya geldi.
cumhuriyet.com.trNATO'nun kararlarının oy birliğiyle alınması ve genel sekreter seçiminin zirve sonuna bırakılması teamüllerini göz ardı ederek dönemin Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'i 3-4 Nisan Strasbourg-Kehl zirvesinde, görev süresi temmuz ayı sonunda dolan bir önceki Genel Sekreter Jaap De Hoop Schaffer'ın yerine atayarak gövde gösterisi yapmak isteyen ev sahibi ülkeler, diğer Avrupa ülkelerinin de desteğini alınca Türkiye'ye dayatmada bulundu.
NATO üyeleri arasında yalnız kalsa da yaratılmak istenen oldubittiye haklı itirazını sürdüren Türkiye, Finlandiya'da apar topar yaptığı açıklamayla, Ankara'nın tavrının Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini ileri süren AB Genişleme Komiseri Olli Rehn'e de sert tepki gösterdi.
Zirvede Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından temsil edilen Türkiye, uzun müzakerelerin ardından ABD Başkanı Barack Obama'nın da müdahil olmasıyla ikinci gün tavrını değiştirerek, bazı taahhütler karşılığında Rasmussen'e onay verdi.
Gül, zirve sonunda düzenlediği basın toplantısında, "Biz kaygılarımızı kendisiyle çok açıkça paylaştık. Ancak Rasmussen, bunları her zaman dikkate alacağını ve İslam dünyasıyla sıkı bir diyalog içinde olacağını, bu konuda çok yapıcı olacağını söyledi. Zaten kendisi de bu konuda ayrıntılı açıklamalar yapacaktır. NATO'nun başarılı olabilmesi için böyle davranmak gerekir. Zaten NATO'yu başarılı kılmak için büyük çaba içinde olacaktır, sorumluluk da kendi üzerinde olduğu için... Bununla ilgili çok güzel düşünceler de vardır. Bunların hepsini hayata geçireceğine inanıyorum" dedi.
Zirvenin ardından İstanbul'da düzenlenen BM Medeniyetler İttifakı İkinci Forumuna katılan Rasmussen, Türkiye'nin NATO'yla İslam dünyası arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde çok önemli rol oynadığını belirterek, "Her açıdan Türkiye ile yakın işbirliği içinde bulunacağım. Türkiye'yi hem çok yakın müttefik, hem de önemli bir stratejik ortak olarak görüyorum. Türkiye, Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya arasında bir köprü görevi görüyor, olumlu bir diyalog geliştirmek için önemli bir rol oynuyor" diye konuştu.
NATO genel sekreterliği görevini 1 Ağustosta devralan Rasmussen, ilk ziyaretlerinden birini 27-28 Ağustosta Ankara'ya yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak iftar yemeğine de katılan Rasmussen, "Benim burada bulunmamı lütfen, dünyanın büyük dinlerinden biri olan İslamiyet'e duyduğum saygının açık bir göstergesi olarak da kabul edin" mesajını verdi.
Türkiye'nin Rasmussen'e şartlı onay karşılığında talep ettiği ileri sürülen İslam ülkeleriyle ilişkilerden sorumlu genel sekreter yardımcılığı koltuğu oluşturularak bunun bir Türk'e emanet edilmesi ise, özellikle Fransız-Alman ekseninin onay vermemesi nedeniyle bu yıl içinde gerçekleşmedi.
Charles de Gaulle'ün cumhurbaşkanlığı döneminde, 1966 yılında "bağımsız bir savunma politikası" arayışıyla NATO'nun askeri kanadından çekilen Fransa, Strasbourg-Kehl zirvesinde geri dönüşünü garanti altına alırken adeta ödüllendirildi. Fransız generaller, NATO'nun iki stratejik komutanlığından biri olan ABD'nin Virginia eyaletindeki Norfolk transformasyon komutanlığı ile Lizbon'daki Müşterek Karargah Komutanlığını üstlendi.
Strasbourg-Kehl zirvesinin ardından yeni stratejik planın yazımı çalışmalarını başlatan NATO, bunun için hazırlık yapacak eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ın başkanlığında ve eski Royal Dutch Shell Başkanı Jeroen van der Veer'in başkan yardımcılığındaki 12 kişilik akil adamlar gurubuna emekli Büyükelçi Ümit Pamir'i de dahil etti.
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, ittifakın 10 yıl önce hazırlanan mevcut stratejik planının asimetrik terör gibi yeni tehditleri kapsayacak şekilde yenilenmesi gerektiğini belirterek, güncel stratejik planın hazırlanmasında vatandaşların da NATO internet sitesinde açılacak foruma katılarak söz sahibi olabileceğini belirtti.
Afganistan
ABD'nin Afganistan'daki savaşına, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla 2001 yılında oluşturulan Uluslararası Destek Gücünün (ISAF) komutasını 11 Ağustos 2003'te devralarak dahil olan NATO, aradan geçen sürede cephede hedeflerine ulaşamazken, çok sayıda sivil katlederek itibar kaybına uğradı.
Afganistan'da çıkış arayan NATO, Türkiye'nin en başından beri seslendirdiği "Başarı sadece askerle olmaz" gerçeğini kabullenerek, okul, hastane, tarım, imar ve eğitim gibi sivil faaliyetlere ve Afgan güvenlik güçlerinin eğitimine ağırlık vermeye başladı.
Afganistan'daki ABD ve NATO güçlerinin komutasını haziran ayında devralan Amerikalı General Stanley McChrystal, Irak tecrübesini buraya taşıyarak, önceliğinin Afgan halkını kazanmak olduğunu belirtti. Afganistan raporunu ağustos sonunda ABD yönetimine sunan McChrystal, bir yıl içinde takviye kuvvet gönderilmezse savaşın kaybedileceği uyarısında bulundu. Bunun üzerine 30 bin ilaveyle Afganistan'daki 70 bin askerini gelecek yıl ortasına kadar 100 bine çıkarma kararı alan Washington yönetimi, NATO üye ve ortaklarından 10 bine kadar ilave asker talep etti.
NATO'nun Afganistan'daki operasyonu çerçevesinde Kabil Bölge Komutanlığını kasım ayı başında bir yıl süreliğine, ikinci kez devralan Türkiye, Afganistan'da normalde 750 civarında bulunan asker sayısını, komutanlık görevi süresince 1750'ye yükseltti. ABD yönetiminin muharip asker talebini geri çeviren Türkiye, Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi için katkılarını artırma taahhüdünde bulundu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NATO dışişleri bakanlarının 3-4 Aralık Brüksel toplantısında, Bosna Hersek'e NATO Üyelik Eylem Planı verilmesi için yoğun çaba gösterdi. Karadağ'ın Üyelik Eylem Planına dahil edildiği toplantıda, Bosna-Hersek konusunda uzun müzakereler yapıldı. Türkiye'nin başını çektiği, Bosna-Hersek'e reform koşuluyla derhal Üyelik Eylem Planı verilmesi girişimi 15 NATO üyesinden destek görse de Alman-Fransız-İngiliz ekseni ikna edilemeyince, ara formül olarak "reform çabalarında gereken ilerlemeyi sağladığında Bosna-Hersek'in Üyelik Eylem Planına dahil edileceği" konusunda uzlaşıldı.