"Türkiye krizi en az hasarla atlattı"
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Türkiye bu krizi iyi yönettiği için, zamanında doğru tedbirler aldığı için, krizi mümkün olan en az hasarla atlattı, atlatıyor'' dedi.
cumhuriyet.com.trDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TBMM Genel Kurulu'nda, bakanlığına bağlı kuruluşların 2010 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, dünyanın, en derin krizle karşı karşıya olduğunu belirtti. Babacan, son aylarda dünya genelinde toparlanma sinyali alındığını, ancak bu toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağı konusunda geniş mutabakat olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin bu krizden sınırlı ölçüde etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirten Babacan, krizin pek çok ülkede derin etkilerinin olduğunu, sadece ABD'de 158 bankanın iflas ettiğini kaydetti.
Türkiye'nin G-20 platformunda küresel krizle ilgili çalışmalara etkin şekilde katkıda bulunduğunu anlatan Bakan Babacan, G-20'de alınan bütün kararların tam mutabakatla alındığını dile getirdi. Babacan, Türkiye'nin bugüne kadar alınan tüm G-20 kararlarının oluşumuna etkin katkısı olduğunu ifade etti.
G-20'de son alınan kararlara değinen Babacan, şöyle devam etti:
''G-20 ülkelerinde güçlü, sürdürülebilir ve dengeli küresel büyümenin tesis edilmesi kararı alındı. Krize karşı alınan olağanüstü tedbirlerin, koordineli şekilde ve iş birliği ile geri çekilmesi normalleşmesi kararı alındı. Uluslararası finansal düzenleme çerçevesinin güçlendirilmesi kararı alındı. Oluşturulan finansal istikrar kuruluna artık Türkiye de üye. Finansal kesimle alakalı kararlarda Türkiye'nin etkin rolü olacak. Türkiye'nin de dahil olduğu pek çok ülkenin uluslararası kurullardaki söz hakkının artması ile ilgili kararlar alındı. Ticaret ve istihdamla ilgili önemli kararlar alındı.
G-20 zirvesinden hemen sonra İstanbul'da Dünya Bankası IMF Grubunun 2009 yıllık toplantıları yapıldı. Buraya 186 ülkeden Bakan ve Merkez Bankası seviyesinde katılım oldu. Yüzlerce sivil toplum kuruluşu bu toplantıları takip etti. Dünya ekonomi tarihine işlenecek derecede önemli kararlar kayda geçirildi.''
Bakan Babacan, Türkiye'nin sadece küresel krizin etkilerini en aza indirmek için çalışmadığını aynı zamanda küresel krize karşı küresel önlemlerin belirlenmesine de önemli katkı sağlayan ülke olduğunu ifade etti.
2001 krizi ile aradaki fark
2001 krizinin Türkiye'ye özel bir kriz olduğunu belirten Bakan Babacan, ancak bu son krizde, Türkiye'nin finansal sistemini sağlam bir şekilde krizden geçirdiğini ifade etti.
Türkiye'nin özellikle ticaret ve finansman kanalından etkilendiğini belirten Babacan, ''Yarıdan fazla ihracatımız AB ülkelerine... Bu ülkeler ciddi sıkıntıyla karşı karşıya. Bu ülkelere olan ihracatın azalmasının getirdiği üretim azalması milli gelirde daralma meydana getirdi. Finansman kanalları da normal dönemler gibi rahat çalışmadı'' diye konuştu.
Türkiye'nin 2010 yılı için, dünya genelinde bu krizden en hızlı çıkacak ülkeler arasında olduğunu belirten Babacan, Avrupa'da ise Türkiye'nin bu konuda ilk sırada gösterildiğini ifade etti. Enflasyonun son 40 yılın rekor seviyelerine indiğini kaydeden Babacan, bunun, Merkez Bankasının para politikaları için geniş hareket alanı sağladığını ifade etti.
Bütçe açığı
Bütçe için yüzde 6,6 açık olduğunu anımsatan Babacan, şöyle devam etti:
''Ağırlıklı olarak ekonomideki yavaşlamayla beraber bütçe gelirlerinin azalması bu açığa sebep oldu. Bizim politika kararlarıyla bazı harcamalarda artışa gidişimiz, aslında bu bütçe açığının bu kadar artmasına sebep olacak büyüklükte rakamlar değil. Bu açığın önemli bir kısmı ekonomik daralmayla gelen bir açık. 2010 yılında hedeflediğimiz yüzde 4,9 açık, gayet gerçekçi bir rakamdır. Ekonomideki toparlanmayla beraber, ilave aldığımız ve alacağımız tedbirlerle beraber, gelecek yılki bütçe hedeflerimizi, ulaşılabilir gerçekçi hedefler olarak görüyoruz.''
Türkiye'nin bütçe açığının başka ülkelerle mukayese edildiğinde, onların bütçe açığının daha büyük olduğu belirten Babacan, gelecek yıl için beklenen açıkların, ABD için yüzde 10, İngiltere için yüzde 13 civarında olduğunu söyledi.
Bu ülkelerin bankacılık sektöründe de maliyetler üstlendiğini belirten Babacan, bu yüklerin bazı ülkelerde yıllarca devam edeceğini kaydetti. Babacan, özellikle AB ülkelerinde kamu borç stokunun bundan sonraki yıllarda çok yüksek seyredeceğini dile getirdi.
Türkiye için bu krizin diğer krizlerden en önemli farklarından birinin, faizler ve enflasyon olduğunu belirten Babacan, ''Türkiye'de, tarihi olarak krizler, faizlerdeki ve enflasyondaki yükselmelerle anılır. Oysa bu krizde tam tersine enflasyon ve faizde Türkiye'nin rekor düşük seviyelerini gördük. Türkiye bu krizi iyi yönettiği için, zamanında doğru tedbirler aldığı için bu krizi mümkün olan en az hasarla atlattı, atlatıyor'' diye konuştu.
''Tedbirler aldık"
2004, 2005 ve 2006 yıllarında bazı tedbirler aldıklarını hatırlatan Babacan, bütçe açığının kontrol altına alınması, kamu borç stokunun düşmesi ve risklerden korunaklı hale gelmesinin önemli olduğunu söyledi. Babacan, yüzde 70-80 borç stoku ile bu krize girilseydi, krizin maliyetinin çok daha fazla olacağını söyledi.
Aynı dönemde bankalar üzerinde stres testleri yaptıklarını anımsatan Babacan, ekonominin en iyi olduğunu dönemlerde, kötü senaryoya karşı bankacılık sistemini hazırladıklarını ifade etti.
Babacan, kontrol altına alınmış bir bütçe açığı, düşük bir kamu borç stoku, güçlü finans sisteminin, Türkiye'nin krizden çıkış sürecinde en önemli dayanaklarından birisi olacağını kaydetti. Orta Vadeli Programa değinen Bakan Babacan, dünyada çok az ülkenin krizden çıkış stratejisini açıkladığını dile getirdi.
Kredi notu artışları
Bakan Babacan, kriz döneminde 13-14 ülkenin kredi notunun arttığını, 80'nin üzerinde kredi düşümü yapıldığını, ancak kredi notu iki kademe birden yükseltilen tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi.
Ekonomi yönetimin temelinde güven ve istikrar olduğunu belirten Babacan, aksi halde ekonomide başarının mümkün olmadığını ifade etti. Babacan, doğal gaz ve petrol konusunda dışarıya bağımlı olmasına rağmen Türkiye'nin, arka arkaya büyüme rekorlar kırdığını kaydederek, ''Özellikle petrol ve doğalgaz üreten ülkeler, sadece petrol fiyatlarının yükselmesini seyredip 'bizim ekonomimiz büyüdü' diye ortaya koyuyorlar. Halbuki Türkiye bir bakıma ekmeğini taştan çıkaran bir ülke ve tamamen dışarıdan ithal ettiği enerjiyle üretip satan ve bu şekilde ekonomisini büyüten bir ülke'' diye konuştu.
Görüşmelerde ekonomi ile ilgili yapılan eleştirileri de değerlendiren ve geçmiş dönemlerdeki ekonomik durumu kıyaslayan Babacan, şöyle devam etti:
''1991'den 1996'ya kadar, iş başında olan koalisyon var. Devraldıkları borç 215 milyon, devrettikleri borç 3 milyar 996 milyon. Borçlanma faizi Kasım 1991'de yüzde 87, Şubat 1996'da yüzde 146. O dönemdeki toplam bileşik enflasyon yüzde 1231. Süre 52 ay.
1999-2002 yılları arasında MHP-DSP-ANAP var. Devraldıkları borç 29 milyar.
Devrettikleri borç 235 milyar. Artış yüzde 700. Koalisyon hükümetinin devraldığı dolar kuru 395 bin lira, devrettiği ise 1 milyon 646 bin lira. Türk lirasındaki değer kaybı yüzde 300. GSYH, 1999'da 262 milyar, 2002'de 215 milyar lira.
Özellikle ekonomi ile alakalı bizi eleştirirken aman dikkat edin. 2001 ile alakalı öyle rakamlar var ki... Özellikle MHP-DSP-ANAP dönemiyle alakalı... Hiç konuşmamak sizin hayrınıza."
Babacan, milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, faiz ödemelerinin payının 2002 yılı bütçesinde yüzde 43,2 olduğunu, bu rakamın 2009 yılı bütçesinde yüzde 22,4'e indiğini belirterek, 2010 yılı bütçesinde ise yüzde 19,8 olduğunu söyledi.Bankacılıkla ilgili yapılan yapısal değişiklikler hakkında bilgi veren Babacan, şöyle konuştu:
''Bankaların hangi dönemde battığını, bu milletin, devletin hangi dönemde bankalar yüzünden milyarlarca dolar borç altına sokulduğunu unutmamak gerekir. İmar Bankası ile ilgili özel bir yasa çıkarttık. 6,5 milyar dolar mevduat toplayıp, defterlerine 500 milyon dolar işlerken, 6 milyar doları imar Bankası hortumlarken, bu ülkede Hükümet kimdi? Onu sormak lazım. Biz bunu ortaya çıkardık.
Bizim dönemimizde ortaya çıktı bu. Yıllardır bu milleti, bu devleti hortumlayan, 6 milyar doları alıp bunu kayıtlarına işlemeyen İmar Bankası... Bu durum kayıtlarda, denetimde de zaman zaman ortaya çıkmış. Dolayısıyla İmar Bankası'ndan bahsedenlerin, bu bankanın hangi dönemde yolsuzluk, hortumlama yaptığını iyi düşünmeleri gerekir. O dönemde iktidarda kimler vardı onu düşünmeleri gerekir. Bunu ortaya çıkaran biziz. 'İmar Bankası kimin döneminde battı' derken, o paralar göz göre göre hortumlanırken kimler iktidardaydı, onlar kendilerini iyi biliyor. Onun için diyorum; bakın, ekonomi konularında çok dikkatli konuşun. Hangi noktada konuşsanız,başınıza iş açarsınız. Dolayısıyla hiç bunları gündeme getirmeyin, kendinizi zor duruma düşürmeyin.''
Bankacılık ve Kredi Kartları yasalarını çıkardıklarını, gelişmiş ülkelerde daha yeni yeni kredi kartları yasası çıkarıldığını ifade eden Babacan, ''Bakın, büyük bir ülkenin kredi kartları yasası, bizim çıkardığımız yasanın hemen hemen madde madde aynısıdır'' dedi.
Mortgage Yasasının da kendi dönemlerinde çıkarıldığını, sınırlı mevduat güvencesi getirdiklerini anlatan Babacan, ''Bütün bunlar, Türkiye'de bankacılıkta yapılan köklü değişikliklerdir. Bankalardan bahsederken aman çok çok dikkatli olalım. O dönemde bankalar battı. Bankaların battığı bir dönemi 'bankalar battı işte bu iş iyi oldu' dedi sayın Faik Öztrak. Kendisi Hazine Müsteşarlığı da yapmıştır. Bankaların battığı bir dönemi, 'İyi ki o dönem battı, şimdi bir şey olmuyor' diye savunmaya çalışmak, DPT kültürüne, formasyonuna da pek yakışmıyor'' diye konuştu.
Babacan, 4C ile ilgili eleştirilerde bulunulduğuna işaret ederek, uygulamanın kendi iktidarları döneminde getirildiğini hatırlattı. ''Bizden önceki dönemlerde işsiz kalanların tekrar rahatlamalarına imkan veren bir uygulamadır. Koalisyon döneminde işten çıkarılanlara tekrar imkan veren bir uygulamadır. 4C'yi gündeme getirirken aman dikkat edin'' dedi.