‘Türkiye hiçbir zaman iyi yönetilmedi’
Oyuncu, yönetmen Muhammet Uzuner, “Türkiye bana göre hiçbir zaman iyi yönetilmediği için ne demokrasi, ne laiklik, ne ekonomi ne de kültür ve sanat konusunda bir türlü rayına oturamadı. Oturtmadılar da. Her zaman dışa bağımlı olduk. Özgün bir ülke kuramadık” diyor.
Öznur Oğraş ÇolakTiyatro Pera'nın “Ah Smyrna'm Güzel İzmir'im”, “Şerefe Hatıralar”, “Venedik Taciri” adlı oyunlarda seyrettiğim ve oyunculuğuna hayran kaldığım Muhammet Uzuner'i artık Tiyatro Pera veya başka bir tiyatroda seyredemiyoruz. Çünkü kendi tiyatrosunu kurdu. Arzu Gamze Kılınç ile açtıkları Cihangir Sahne'de yeni oyunlara imza atan ikili, aynı zamanda oyunculuk eğitimi de veriyor.
Salgından en çok etkilenen belki de sanat oldu. Tiyatronun kapısına kilit vurduklarını ve sürenin, tiyatro için uzun süreceğini söyleyen Uzuner ile karantina günlerini konuştuk.
‘EVDE YAŞAMAYI ÖZLEMİŞİM’
- Bu karantina günlerinde neler yapıyorsunuz?
Ben de herkes gibi evdeyim. Kitap okuyorum, film izliyorum, ev işi yapıyorum. Özlemişim evde yaşamayı. Çok yoğun çalışıyoruz tiyatroda ve okulda çünkü. Sabah CAS’a gidip gece geliyoruz eve. Hiç zaman bulamadığım hobilerimle ilgilenmeye çalışıyorum. Online görüşmeler, röportajlar, sohbetler... Yeni bir yaşama biçimi... Geçici de olsa.
- Peki, karantina sonrası, yani salgın bitince, sanat adına planlarınız nedir?
Her şey o kadar belirsiz ki bir karar vermek, bir plan yapmak çok zor. Elbette yarım kalan işlerimize devam edeceğiz. Ama ne zaman ve nasıl olacak? Bunları bilmek zor. Mesela tiyatrolar açılsa bile seyircinin uzun bir süre gelmeyeceğini düşünüyorum. Tiyatro kısmı biraz ertelenecek gibi. Tabii bu kriz döneminde sosyalleşme çok çok azaldı ve insanlar bir anlamda içe kapandı, kendisi ve yakın çevresi hakkında düşünmeye başladı. Hatta yaşam ve ölüm üzerine de refleks olarak düşünmeye başladık. Belki diyorum bu durumdan yeni duygular, yeni düşünceler çıkabilir. Ama bunu hemen göremeyebiliriz doğal olarak. Dijital ortamda tiyatro oyunu sunulmasının devam edeceğini düşünmüyorum. Bu, tiyatronun varlığına ters bir durum. Sonuç olarak belirli bir planım yok ama sanatsal olarak bu dönemin işlerimize yansıyacağını düşünüyorum.
HER ŞEY BİR ANDA BİTTİ...
- Cihangir Sahne de bu süreçte kapalı, önümüzdeki sezonda neler bekliyor sanatseverleri?
Evet, maalesef. Bıçakla kesilir gibi kesildi her şey. Faaliyetlerimiz yine devam edecek elbette. Raif ile Letafet ve Ödenmeyecek Ödemiyoruz oyunlarımızın devam edeceği kesin. Onun dışında eğitimlerimiz ve eğitimler sonucunda çıkan oyunlar seyirciyle buluşacak. Pandemi durumu olmasaydı nnisan-mayıs ve haziran aylarında 8 yeni oyun sahnede olacaktı. İşte bu oyunlar da uygun bir zamanda seyirciyi davet edecek CAS’a.
‘KÜLTÜR POLİTİKASI GEREKLİ’
- Özel tiyatrolara verilen ödenekten yararlanıyor musunuz? Bu ödeneklerin adil ve şeffaf olduğunu düşünüyor musunuz?
Rutin olarak yapılan yardımlardan faydalanmadık biz. Zaten yeni bir tiyatroyuz. Diğer kısma gelince; destek kurullarında bütçe paylaşımları sırasında bizzat tanık olmadığım bir konuda bir şey söylemem zor. Ancak Kültür Bakanlığı’nın tiyatroya bakışını anlıyoruz tabii ortaya çıkan sonuçlardan. Bir kere tiyatrolara para yardımı yapmak, ülkede tiyatroyu kökten destekleyecek ve var edecek bir yardım türü değil. Bu sadece para verilen tiyatroların oyun yapabilmesini sağlar. Oyun yapabiliyor olmak tiyatro buzdağının görünen yüzüdür sadece. Elbette iyi ve zorunlu bir şey ama bir ülkede tiyatronun ve sanatın gelişebilmesi ve bir karakter edinebilmesi için daha vizyonel bakış gerekli. Bir kültür politikası gerekli. Bu politika hangi tür tiyatrolara nasıl yardım yapılacağını da belirler. Devlet kendi eliyle doğrudan tiyatro yapıyor mesela. Olacak iş değil. Kurum tiyatroları ciddi bir tartışma konusu. Özellikle sanatın üretim biçimi açısından. Bu bile başlı başına tiyatrolara kamu tarafından yapılan yardımın adil olmadığının tek başına kanıtı. Gerçek destek sanat iklimi yaratmaktır, bunun için ne gerekiyorsa o yapılmalı. Yoksa nakdi para yardımı ancak etkinlik yapabilmemizi sağlar, köklü bir değişim getirmez.
- Hükümetin sanata ve sanatçıya bakışını ve verdiği değeri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tarihte hiçbir hükümet sanata olumlu bakmamıştır. Hükümet, adı üstünde iktidardır. Sanat iktidar olma düşüncesini varoluş olarak reddeder. O nedenle sanatla hükümetlerin arası hiçbir zaman iyi olmamıştır. En demokratik diyebileceğimiz ülkeler bile siyaseten sanatı engellemeyen ve müdahale etmeyen ama aslında kapitalizm yoluyla manipüle eden ve şekillendiren yönetimlerdir. Tabii bizim gibi henüz “oluşmamış” ülkeler bu durumda iyice sınıfta kalıyor. Türkiye hükümetinin bakışı da ortada. Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde hiçbir özgürlük yeşeremez.
‘ÖZGÜR BİR ÜLKE KURAMADIK’
- Bu aralar Türkiye’nin en büyük sorunu korona ve ekonomi, peki sizce salgın öncesinde Türkiye’nin en büyük sorunu neydi? Sonrasında ne olacak?
Çok geniş bir soru. Türkiye ve sorunlar dediğimiz zaman çok kapsamlı bir dosya açmış oluyoruz. Türkiye bana göre hiçbir zaman iyi yönetilmediği için ne demokrasi, ne laiklik, ne ekonomi ne de kültür ve sanat konusunda rayına oturabildi. Oturtmadılar da. Her zaman dışa bağımlı olduk. Özgün bir ülke kuramadık. Bu nedenle de her şeyimiz sorun. Toplumcu düşünce yok, kabul etmek yok; ötekileştirme had safhada. Ama illa bir sıralama yapacak olursak katılımcı demokrasidir en önemli sorunumuz. Sonrası hakkında kısa ve orta vadede iyimser olmak zor. Türkiye mozaik bir ülke. Çekiştirebileceğiniz çok uç var.