Türkiye hakkındaki iddialar yenir yutulur değil: FinCEN belgeleri

FinCen Dosyaları üzerine 88 ülkeden dört yüz gazeteci sızdırılan kayıtları araştırıp, işlemleri araştırdı. Kaynaklardan ek belgeleri araştırmak, mahkeme ve arşiv kayıtlarını okumak, suç mağdurları ile görüşmek ve 1999 ile 2017 arasında gerçekleşen milyonlarca işlemle ilgili verileri incelemek için 16 ay harcandığı belirtiliyor.

Özge Mumcu Aybars/ Statik Enerji

Jullian Assange’ın başrolünde olduğu Wikileaks belgelerinin sızmasının ardındaki yıllarda, sızıntı haberciliğinin daha organize olduğunu söylemek mümkün. Panama Papers, Paradise Papers gibi, eskilerin tarifiyle “dosya haberciliği” küresel düzeyde ele alınıyor. Yolsuzluk ağları, malum, sadece Türkiye’de mevcut değil; paranın ve ticaretin küresel akışıyla beraber yolsuzluk, paravan şirketler, evrakta sahtecilik tüm dünyaya hâkim durumda. Ve şarkı sözünün dediği gibi, “yalnız değiliz, hiçbirimiz”.

Geçen hafta OCCPR (Organized Crime and Corruption Reporting Project) bir rapor yayımladı. Adı: “Behind Trump’s Turkish ‘Bromance’: Oligarchs, Crooks, and a Multi-Million-Dollar Lobbying Deal”. Makale, Trump’ın lobi şirketleri üzerinden milyar dolarlık bir ilişki ağını yani Türkiye’de yaşayan üst düzey bürokratlarla kurduğu tabiri yerindeyse “kankalık” ilişkisini anlatıyor. Yazan gazetecilerden biri ise Halkbank Davası’nı takip eden muhabirlerden biri olan CourtHouse News’den Adam Klasfeld. 

Diğeri ise daha kapsamlı bir araştırma dizisi. Ancak ikisi de birbiriyle bağlı. ICIJ, BuzzFeed News ve medya ortakları, ABD Hazine Bakanlığı’nın bir parçası olan Mali Suçları Uygulama Ağı’na (FinCEN) sunulan 2 bin 100’den fazla şüpheli bildirimini araştırdı. Ekip ayrıca, raporlama süreci sırasında bilgi edinme talepleri ve diğer kaynaklar yoluyla elde ettiği, finansal kurumlara bağlantılar içeren 17 bin 600 kayda erişim sağladı. Teknik bilgi içeren bu raporların şimdiye kadar sızdırılan en ayrıntılı ABD Hazine kayıtları olduğu belirtiliyor. HSBC, Deutsche Bank, JPMorgan Chase ve Barclays dahil olmak üzere büyük bankalar tarafından işlenen ödemeleri açıklıyor. Türkiye’deki incelemeler Aktif Bank üzerine yoğunlaşıyor. 

 TÜRKİYE’DEN 538 ŞÜPHELİ İŞLEM

FinCen Dosyaları üzerine 88 ülkeden dört yüz gazeteci sızdırılan kayıtları araştırıp, işlemleri araştırdı. Kaynaklardan ek belgeleri araştırmak, mahkeme ve arşiv kayıtlarını okumak, suç mağdurları ile görüşmek ve 1999 ile 2017 arasında gerçekleşen milyonlarca işlemle ilgili verileri incelemek için 16 ay harcandığı belirtiliyor. Yukarıda bahsettiğim habere benzer çok sayıda haberin çıkacağını öngörmek mümkün.

 FinCEN’e sunulan raporlara göre, ABD bankaları aracılığıyla döviz işlemleri yapan Türk bankaları da bulunuyor. ICIJ’ın analiz ettiği FinCEN kayıtlarında, Türkiye’deki banka hesaplarının gönderici ya da alıcı olduğu 538 işlem ‘şüpheli’ olarak işaretleniyor. Ve toplamda 70 milyon doları geçen şüpheli fon Türkiye’deki banka hesaplarına geliyor. Türkiye’den yurtdışına ise yaklaşık 71 milyon dolarlık şüpheli havale yapılıyor.

 ICIJ, International Consortium on Investigative Journalism; yani Araştırmacı Gazetecilik İçin Uluslararası Konsorsiyum anlamına geliyor. Kara para aklama uzmanı Graham Barrow, ICIJ’ye şunları söylüyor: 

 “Parayı aklayan suçluların kendileri değil. Bu yüzden bankaların rolü gerçekten önemli çünkü onlar paranın ülkelerinden güzel ve güvenli bir yere taşınmasını sağlayan sistem. Sonuçta hepimiz bunun bedelini ödüyoruz. Çünkü bu para bizim vergilerimizden geliyor ve iyi ulaşım, iyi okullar ve iyi bir sağlık hizmeti sağlamak için harcanmalı. Toplum olarak bu konuda bir şeyler yapmamız gerekiyor.”

FinCEN Belgeleri ve bahsettiğim araştırma haberleri yeni yayımlandı. Türkiye hakkındaki iddialar yenir yutulur değil. Ama çok geçmez bir iki haber yasağı konur, birkaç muhabire dava açılır, birkaç gazeteye tazminat davaları açılır falan; işleyiş böyle... Tüm bu baskıyla milyar dolarları, milyonluk rüşvet haberlerini yer yutar, yine yerimizde otururuz.