Türkiye ekonomisinin fotoğrafı

2008 Kavşağında Türkiye, 'farklı hükümetler, tek siyaset'le geçen 1998-2007 çevrimini genel siyasal ortam, uluslararası ekonomik çerçeve, makroekonomik politikalar, dış ekonomik ilişkiler, kamu maliyesi, tarım, sanayi, enerji sektörleri, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, kamu yönetimi ve yolsuzluk, yasal düzenlemeler gibi konu başlıkları altında irdeliyor.

cumhuriyet.com.tr

Ekonomi 'gayet istikrarlı ve uyumlu bir biçimde sürekli iyiye giderken' bazı felaket tellalları ortalığa çıkıp, aslında gizliden gizliye bir krizin tırmanmakta olduğunu söyleyip duruyorlar. Oyunbozan bunlar: Söylemekle yetinmiyor, bir de bunu temellendiriyor, bilimsel dayanaklarını ortaya koyuyor, istatistiki verilerini sergiliyor, toplum ve siyasetle bağlantılarını kuruyorlar. Üstelik bu bağlantı ve sergilemeleri, öyle 'çok derinlerde işleyen, o yüzden de herkesin görüp değerlendiremeyeceği' olgular olarak adlandırmıyor, 'sadece uzmanların fark edip anlayabileceği' bir biçimde ortaya koymuyor; tam tersine, herkesin açık seçik takip edebileceği bir şekilde paylaşıyorlar.'Bağımsız Sosyal Bilimciler' adını taşıyor bu 'oyunbozanlar'. 2000 yılından itibaren, farklı kapsam ve platformlarda gerçekleştirdikleri sergilemelerini, nihayet kapsamlı bir kitapla okurun karşısına çıkardılar. Yordam Kitap tarafından yayımlanan 2008 Kavşağında Türkiye / Siyaset, İktisat ve Toplum çalışmasında, 24 bilim ve meslek insanının katkısı var: Ali Rıza Aydın (Anayasa Mah.), Serdal Bahçe (AÜ/SBF), Pınar Bedirhanoğlu (ODTÜ), Korkut Boratav (AÜ/SBD(E)), Meltem Kayıran Dikmen (AÜ/SBF), Nazif Ekzen (ÜPV), Seyhan Erdoğdu (AÜ/SBF), İlter Ertuğrul (AÜ/SBF(YZ)), Fikret Gülen (Danışman, TBMM), Aziz Konukman (Gazi Ü.), Ahmet Haşim Köse (AÜ/SBF), Oğuz Oyan (TBMM), Sinan Sönmez (Atılım Ü.), Serdar Şahinkaya (AÜ/SBF(YZ)), Mustafa Şen (ODTÜ), Fikret Şenses (ODTÜ), Oktar Türel (ODTÜ(E)), Mustafa Türkeş (ODTÜ), İşaya Üşür (Gazi Ü.), Ebru Voyvoda (ODTÜ), Galip Yalman (ODTÜ), Gülbiye Yenimahalleli Yaşar (AÜ/Sağlık Bilimleri F.), Erinç Yeldan (Bilkent ve Amherst, Mass.) ve Ergin Yıldızoğlu (Cumhuriyet).

A'dan Z'ye ekonomi

Kitap, AKP iktidarına dönük esaslı bir değerlendirmeyle açılıyor: 'AKP olgusunu, Milli Görüş hareketi ile bir kopuş-devamlılık ilişkisi çerçevesinde açıklamaya çalışmaktansa, siyasal İslamın küreselleşme sürecinde neoliberal yeniden yapılandırma projesi ile nasıl bir uyum sağladığının bir örneği olarak değerlendirmek daha gerçekçi olacaktır.' (s. 23)Sonra da bu gerçeklik temelinde, önce dünya kapitalizminin bugünkü yapılanmasına ve onun içerisinde Türkiye'nin konumlanmasına, ardından da Türkiye ekonomisinin büyüme, yatırım ve istihdam politikalarından, ödemeler dengesi, bütçe makyajları ve kamu maliyesine bir dizi makro ekonomik 'çözümsüzlüğü'ne uzanarak, 2008 kavşağında bulunduğumuz noktayı özetleyen bütünlüklü bir tablo ortaya koyuyor.Nihayetinde, 'ekonomi bugün ne durumda' sorusuna dört dörtlük bir yanıt arayanlar için, bunun emperyalist yapılanma ve krizle ve ülkemizdeki siyasal aktörlerle bağlantısını kurmaya çalışanlar için, ortaya gerçek bir başvuru kaynağı çıkıyor. Kitabın bölümleri arasında ilerleyip son yılların iktisadi eğilimlerini adım adım takip etmeye başladığınızda, aslında epeyce bir süredir hissettiğiniz, ancak 'böyledir' diye tarif etmekte güçlük çektiğiniz birçok gelişmenin ayırdına varmaya başlıyorsunuz.Türkiye İstatistik Kurumu/TÜİK'in değişip duran 'yeni seriler'i bir şeyleri mi gizlemektedir sorusu mesela: Kurumun özellikle AKP döneminde hangi 'numaralar'la iktidar partisinin oyuncağı haline getirilip güvenilirliğini yitirdiğini, bunun nedenlerini ve nasıllarını, 2008 Kavşağında Türkiye'nin farklı bölümlerinden rahatlıkla takip etmek mümkün.Bütçe açığı diye açıklanan rakamların ne kadarının gerçek, ne kadarının makyaj olduğu sorusu mesela: 2007 senesi için belediyelere verilen vergi payları; Telekom hisseleri ile özelleştirme kapsamındaki arsa satışlarından sağlanan özelleştirme geliri; 2007 için ödenek karşılığı gider yazılması gerekirken 2008'e devredilen ilaç, yeşil kart, akaryakıt vb. kalemleri ve yine 2008'e devredilen birikmiş borçlarla birlikte hesaplandığında, hükümet tarafından 13.5 milyar dolar olarak açıklanan bütçe açığının, 28.5-30.3 milyar dolar arasında olduğu anlaşılıyor aslında. (s. 152) Ne diyorsunuz bu işe, gerçek rakamlar, açıklananların iki katından da fazla!.. Fonların -özellikle de İşsizlik Sigortası Fonu, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu ile bugünlerde sıkça tartışılan KEY'in- ibret verici öyküleri mesela: Maaşlarından belli bir amaçla fon payı kesilenlerin, biriken bu paralardan belli esaslarla yararlandırılmasından çok; yerel yönetimler, patron örgütleri, seçim öncesinde hükümetin akıttığı musluklar vb. kapsamında 'cukkalanmaları'nın çarpıcı örnekleri, Özal'lı yıllardan sonra Erdoğan'lı yıllarda da tavan yapmış durumda. Uygun yerlerde uygun dönemlerde 'sadaka' dağıtarak oy toplayan bir partinin, 'maden ve de kömür kaynakları' ya da' Eğitimden sağlığa, sosyal güvenlikten yolsuzluğa, daha onlarca örnek, akıp gidiyor Bağımsız Sosyal Bilimciler'in 336 sayfalık bu kapsamlı çalışması boyunca.

IMF, istikrar, uyum

Elbette, IMF ile ilişkilerde tüm dünyayı 'sollayıp' baş bağımlı haline gelmemizin 'daha açık bir ifadeyle, IMF'nin yakın denetiminde olmayı sürdüren son 11 ülke arasında yüzde 68'lik toplam borçla, 'lider ülke' olmamızın' kısa öyküsüyle birlikte, 'yabancı sermaye fetişi'nin, günü kurtaran ancak yarınımızı ipotek altına alan dinamikleri de, tüm ayrıntılarıyla sergileniyor. Dünya ekonomisine baktığımızda 'yazarların müthiş ifadelendirmesiyle' 'evlerini adeta ATM makinesi gibi kullanarak tüketimlerini destekleyen ABD hanehalkları'ndan başlayarak tüm dünyaya yayılan 'menkulleştirme' eğilimi ve kredi köpüğünün boyutlarını anlamak da; Türkiye ekonomisine baktığımızda, 'büyümenin neden istihdam yaratmadığını' sorgulamak da, 2008 kavşağında neler olup bittiğini anlamak için gerçekten çok önemli. Zira, bütün bunlar sorgulanmadığında; 'istikrar, uyum, AB süreci' ekseninde yapılan açıklamalarla dolu ekonomi sayfalarından, haftalık/aylık ekonomi dergilerinden taşan şirket haberlerinden, 'iyimser yönetim kurulu üyeleri' açıklamalarından, borsa indi/çıktı oyunlarından, yabancıların artan ilgisinden vb. başka bir 'ekonomi' kalmıyor ortalıkta, aldanıp gidiyoruz. Oysa, 'istikrar' ve 'uyum' gibi iyicil sözcükler/söylemlerle uygulanan 'satış programı'nın farklı boyutlarını görebilmek, neoliberal piyasa düzenine 'uyum'un ve sermaye için, emekçiler aleyhine sağlanan 'istikrar'ın birçok görünümünü yakalayabilmek, gerçek bir ekonomik bakışın olmazsa olmazı. Bağımsız Sosyal Bilimciler'in kitabı işte okura bu 'bağımsız bakış'ı kazandırdığı için de çok önemli bir çalışma. Kitap, ayrıca bugün ısrarla 'emeğin Avrupası' gibi tezleri savunanların dayanaklarını ortadan kaldıran bilimsel bir berraklığa da sahip: 'AB bir yandan Aralık 2004 zirvesi kararları ile Türkiye uyrukluların AB'deki serbest dolaşımına kısıtlamalar öngörmekte, Türk iş-adamlarına vize sınırlamalarını sürdürmektedir; öte yandan da Türkiye'deki işgücü piyasalarına uluslararası erişimin engellenmesinden yakınmaktadır (bkz. Aralık 2006 tarihli İlerleme raporu, fasıl 4.2). Bu saptamalar ortaya koymaktadır ki, 'Emeğin Avrupası/Sermayenin Avrupası' tartışması çoktan anlamsız hale gelmiştir ve AB-Türkiye ilişkileri uluslararası sermayenin programını toplumumuza taşımak için etkili bir araç olarak kullanılmaktadır.' (s. 67)

Tablolar ve değerlendirme

Kitaba dair eleştirilebilecek bir nokta ise, çalışma boyunca yer verilen çok sayıda tablo ve şekli 'okumak' konusunda, ekonomiyle ilgisi daha kısıtlı olan okurun çekebileceği güçlükler ve 'takılma' ihtimali. Ancak bu tablo ve şekillere boğulmadan, onların BSB ekonomistleri tarafından kaleme alınan yorumlarını esas alarak, daha akıcı bir okuma yapmak da mümkün. Son olarak, kitabın finalindeki 'Bir Panaroma'da yer alan dönemlendirmenin, Türkiye ekonomisinin son yıllarına dair düşünenler için ufuk açıcı olduğunu da belirterek sözü yazarlara bırakalım: '2008 kavşağı, dünya ekonomisi bakımından, sadece bir çevrimin bitim noktası değil, neoliberalizm yaftası altında otuz yıla yakın bir süre boyunca pazarlanan reçetelerin iflas ettiğine ilişkin bir kabulün yaygınlaştığı bir dönemeç olarak da önem taşıyor.' İşte Türkiye bu dönemeci alırken; borçlandırılmış, kredi ve konut köpüğünde yüzmeye yönlendirilmiş, 'toplumsal acıları' sadakayla rahatlatılan yığınların, içine düşmekte oldukları felaketin boyutlarını gösteren çok önemli bir çalışma var karşımızda. Tabii okuyana...2008 Kavşağında Türkiye/ Bağımsız Sosyal Bilimciler/ Yordam Kitap, Mayıs 2008/ 336 s.