'Türkiye demokraside geriliyor'
Almanya’nın Augsburg kentinde Alman Yeşiller Partisi Milletvekilli ve Parlamento Başkan Yardımcısı Claudia Roth Türkiye’nin siyasi politikasını değerlendirdi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
cumhuriyet.com.trAlman vekil “Türkiye’nin en büyük sorunu nedir?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Türkiye’nin en büyük sorunu halkın kutuplaşması ve toplumun bölünmesi olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bu sorunu çözen bir siyasi irade göremiyorum. Erdoğan toplumu‚ biz ve onlar söylemi ile ayırıyor ve onlar artık bizden değil. Bu durum beni gerçekten endişelendiriyor.”
"BİR TOPLUMUN BÜTÜNLÜĞÜ YOKSA GELECEĞİ YOKTUR"
Roth, Türkiye’nin toplumsal bölünme tehlikesini şu şekilde değerlendirdi: “Erdoğan kendisini Suriye Savaşında her iki taraf için daha ılımlı bir şekilde göstermesi gerekirken, kendisini Sünni lider olarak göstermeye çalışıyor. Bir toplumun bütünlüğü yoksa geleceği yoktur. Ekim ayında yine insanların şiddet ile sokaklarda öldüğünü gördük. Yıllar sonra Kürt sorununun çözülmesini umut ettik, ancak çatışmalar yeniden başladı. Eski Türkiye aslında bitecek gibi görünüyordu, ancak şimdi eski Türkiye’nin sorunlarına geri dönüyoruz.“
"ALMANYA’DA MÜLTECİLERE KARŞI YAPILAN PROTESTOLAR UTANDIRICI"
Türkiye’de bulunan mültecilerin durumuna ilişkin Roth: “Türk hükümetine tüm eleştirilere karşı gerçekten bir şey söylemek gerekiyor. Türkiye’de şu an 1.6 milyon ve 1.8 milyon arası mülteciler bulunuyor. Ben Suruç’ta iken Kobani bölgesinden iki gün içinde 140 bin mülteci Türkiye’ye geldi. Bu sayı 2013 yılında Almanya’da iltica başvurusunda bulunmuş insanlardan daha büyük. Almanya’da sadece bir kaç bin mülteciye karşı yapılan protestolar gerçekten utandırıcı”, ifadelerini kullandı. Roth ayrıca “Kilis’in bir hastanesinde çok sayıda bombalı saldırılarda yaralananlar gördüm ve bunların sorumlusu da Esad. Onun rejimi de her gün öldürüyor, bunları unutmamak gerekiyor. Bölge'deki huzursuzluğun boyutundan gerçekten endişeliyim” dedi.
"İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN BU YANA EN BÜYÜK MÜLTECİ SAYISI"
Roth, Irak ve Suriye’de yaşananlara değinerek şöyle konuştu: “Türkiye bir NATO üyesi olarak Suriye’de siyasi bir süreç için katkıda bulunmalıdır. Bölgesel güçler Suriye ve Irak halkının sırtında bulunan çıkar politikasını durdurmak gerekiyor. Bölge'de şuan 13 milyon insan kaçak. Bu sayı İkinci Dünya Savaşından bu yana en büyük mülteci sayısı. Bu durumun bir bölgesel yangına dönüşmesi beni aşırı bir şekilde korkutuyor.“
Erdoğan’nın ‘İŞID neyse PKK da odur’ sözlerini değerlendiren Roth, “Yıllardır bir barış süreci var. Yeniden huzurlu bir bakış açısı geliştirilmesi ve Kürt sorununun çözülmesi gerekiyordu. Bütün dünya İŞID hakkında endişe duyarken bu cümleyi doğru bulmuyorum” dedi.
"TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE GERİLİYOR"
Roth, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci ile ilgili de değerlendirmeler yaptı. Bu konuda Türkiye’nin çoktan AB’ne üye olması gerektiğini belirten Roth şöyle konuştu: “AB inanılmaz hata yaptı. Türkiye çoktan üye olmalıydı. Ankara Anlaşması 1963 imzalandı ve hedefi Türkiye’nin tam üyeliğidir. AB, Merkel ve Sarkozy hükümetleri ile bu gelişmeyi sistematik bir şekilde engelledi. Din, AB’nin kriteri olamaz. Her iki taraf da büyük hatalar yaptı. Türkiye de kriterleri uygulamak için yıllardır bir adım atmadı. Türkiye’de demokrasi sistematik bir şekilde geriliyor. Hükümet ülkenin düşmanlarına karşı dikilmiş, ancak ülkenin düşmanları bu devletin vatandaşlarıdır. Bu yaraların nasıl iyileşeceğini bende bilmiyorum.”
"TEK BOYUTLU TÜRKİYE İSTİYORLARSA, YASAKLASINLAR"
Roth kendisinin Türkiye’ye girişinin yasaklanmasıyla ilgili iddialara ise şöyle yanıt verdi: “Yasaklasınlar, ancak Türkiye o zaman iyi bir arkadaş kaybeder. Ben her zaman Türkiye’ye iyi bir arkadaş oldum. Sadece arkadaşlar gerçeği söyler. Tek boyutlu Türkiye istiyorlarsa, yasaklasınlar.”
"CSU'NUN İSTEĞİ TAMAMEN SAÇMADIR"
CSU’nun evlerde Almanca konuşulması teklifine Roth şunları söyledi: “CSU’nun isteği tamamen saçmadır. Nasıl konuşmam, hangi dilde konuşmam hiç kimseyi ilgilendirmez. Tabii ki yaşadığın ülkenin dilini bilmek avantajdır, ancak CSU’da insanların özel hayatıyla hiç bir işi yok."
"BİR TOPLUMUN BÜTÜNLÜĞÜ YOKSA GELECEĞİ YOKTUR"
Roth, Türkiye’nin toplumsal bölünme tehlikesini şu şekilde değerlendirdi: “Erdoğan kendisini Suriye Savaşında her iki taraf için daha ılımlı bir şekilde göstermesi gerekirken, kendisini Sünni lider olarak göstermeye çalışıyor. Bir toplumun bütünlüğü yoksa geleceği yoktur. Ekim ayında yine insanların şiddet ile sokaklarda öldüğünü gördük. Yıllar sonra Kürt sorununun çözülmesini umut ettik, ancak çatışmalar yeniden başladı. Eski Türkiye aslında bitecek gibi görünüyordu, ancak şimdi eski Türkiye’nin sorunlarına geri dönüyoruz.“
"ALMANYA’DA MÜLTECİLERE KARŞI YAPILAN PROTESTOLAR UTANDIRICI"
Türkiye’de bulunan mültecilerin durumuna ilişkin Roth: “Türk hükümetine tüm eleştirilere karşı gerçekten bir şey söylemek gerekiyor. Türkiye’de şu an 1.6 milyon ve 1.8 milyon arası mülteciler bulunuyor. Ben Suruç’ta iken Kobani bölgesinden iki gün içinde 140 bin mülteci Türkiye’ye geldi. Bu sayı 2013 yılında Almanya’da iltica başvurusunda bulunmuş insanlardan daha büyük. Almanya’da sadece bir kaç bin mülteciye karşı yapılan protestolar gerçekten utandırıcı”, ifadelerini kullandı. Roth ayrıca “Kilis’in bir hastanesinde çok sayıda bombalı saldırılarda yaralananlar gördüm ve bunların sorumlusu da Esad. Onun rejimi de her gün öldürüyor, bunları unutmamak gerekiyor. Bölge'deki huzursuzluğun boyutundan gerçekten endişeliyim” dedi.
"İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN BU YANA EN BÜYÜK MÜLTECİ SAYISI"
Roth, Irak ve Suriye’de yaşananlara değinerek şöyle konuştu: “Türkiye bir NATO üyesi olarak Suriye’de siyasi bir süreç için katkıda bulunmalıdır. Bölgesel güçler Suriye ve Irak halkının sırtında bulunan çıkar politikasını durdurmak gerekiyor. Bölge'de şuan 13 milyon insan kaçak. Bu sayı İkinci Dünya Savaşından bu yana en büyük mülteci sayısı. Bu durumun bir bölgesel yangına dönüşmesi beni aşırı bir şekilde korkutuyor.“
Erdoğan’nın ‘İŞID neyse PKK da odur’ sözlerini değerlendiren Roth, “Yıllardır bir barış süreci var. Yeniden huzurlu bir bakış açısı geliştirilmesi ve Kürt sorununun çözülmesi gerekiyordu. Bütün dünya İŞID hakkında endişe duyarken bu cümleyi doğru bulmuyorum” dedi.
"TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE GERİLİYOR"
Roth, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci ile ilgili de değerlendirmeler yaptı. Bu konuda Türkiye’nin çoktan AB’ne üye olması gerektiğini belirten Roth şöyle konuştu: “AB inanılmaz hata yaptı. Türkiye çoktan üye olmalıydı. Ankara Anlaşması 1963 imzalandı ve hedefi Türkiye’nin tam üyeliğidir. AB, Merkel ve Sarkozy hükümetleri ile bu gelişmeyi sistematik bir şekilde engelledi. Din, AB’nin kriteri olamaz. Her iki taraf da büyük hatalar yaptı. Türkiye de kriterleri uygulamak için yıllardır bir adım atmadı. Türkiye’de demokrasi sistematik bir şekilde geriliyor. Hükümet ülkenin düşmanlarına karşı dikilmiş, ancak ülkenin düşmanları bu devletin vatandaşlarıdır. Bu yaraların nasıl iyileşeceğini bende bilmiyorum.”
"TEK BOYUTLU TÜRKİYE İSTİYORLARSA, YASAKLASINLAR"
Roth kendisinin Türkiye’ye girişinin yasaklanmasıyla ilgili iddialara ise şöyle yanıt verdi: “Yasaklasınlar, ancak Türkiye o zaman iyi bir arkadaş kaybeder. Ben her zaman Türkiye’ye iyi bir arkadaş oldum. Sadece arkadaşlar gerçeği söyler. Tek boyutlu Türkiye istiyorlarsa, yasaklasınlar.”
"CSU'NUN İSTEĞİ TAMAMEN SAÇMADIR"
CSU’nun evlerde Almanca konuşulması teklifine Roth şunları söyledi: “CSU’nun isteği tamamen saçmadır. Nasıl konuşmam, hangi dilde konuşmam hiç kimseyi ilgilendirmez. Tabii ki yaşadığın ülkenin dilini bilmek avantajdır, ancak CSU’da insanların özel hayatıyla hiç bir işi yok."