Türkiye Büyük Sanat Meclisi

İstanbul Modern, ‘geçmiş ve gelecek’ Türk sanat tarihini 136 sanatçı ve 180 çalışma ile bir araya getirdi. Şef Küratör Levent Çalıkoğlu, ‘Türkiye Büyük Sanat Meclisi’ denilebilecek bir üslup zenginliği içeren sergiyle, sanat tarihi ve modernizme bakışımızda diri bir algının mümkün olabileceğini öne sürüyor.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Modern’in (İM) koleksiyon katı, 2009’dan bu yana ilk kez değişti. Bu değişim, İM’nin üst katında şu anda “Geçmiş ve Gelecek” teması altında bir araya gelen 136 sanatçı ve 180 ayrı çalışmayı buluşturdu. Bu çalışmalar ise kendi aralarında uzun süreli ödünç yapıtlar, bağışlanan eserler ve İM koleksiyonu olarak farklı kollara ayrılıyor.

İM şef küratörü Levent Çalıkoğlu’nun analitik ve demokratik bir sergileme ile açık okumaya müsaade eden, fotoğraf ve desenlerle iç içe göz önüne çıkan güncellenmiş koleksiyon düzenlemesiyle, Türk sanat tarihinde fiziken bile bir araya gelemez denilen birçok imzanın yapıtı, pek de mümkün ve müspet bir enerji ile, bir arada okunabiliyor, görülüp yorumlanabiliyor.

En az yüzde 50’lik dilimi yeni eserlerden oluşan bienal ruhlu etkinlik bünyesinde İM koleksiyonuna yeni katılan imzalardan bazıları ise Nilbar Güreş, Canan, Şükran Moral, Nur Koçak, Mark Bradford, Handan Börteçene, Sabire Susuz, Orhan Cem Çetin, Rasim Aksan ve Tülay Tura Börteçene…

İçlerinde İM’de açılmış eski sergilerden alınmış eserleri de barındıran etkinliğin kendi içindeki temel iddiası, Çalıkoğlu için “Türkiye’deki çağdaşlık akışını eşzamanlı bir mekân algısı ile gözler önüne serebilmek”. Şef küratöre göre 30’lu yıllardan gelen bir Nurullah Berk’in çabaları ile 50’li yıllara damga vuran Kuzgun Acar’ınkiler, en azından estetik temel bağlamında eşzamanlı sayılıyor.

İM’deki sergiyi farklı alt temalarla dinamik kavramsal kompartımanlara dönüştürerek ilginç bir sanat tarihi okuması deneyi ortaya koyan Çalıkoğlu, bu okuma akışında izleyiciyi pek çok güncel referansın beklediğine işaret ediyor.

Bu anlamda sergideki ilginç keşiflerden birini, Abdullah Biraderler’in fotoğraflarını temel alarak resim yapan Fahri Kaptan’ın tuvali oluşturuyor. Bu iş, referans aldığı fotoğrafik malzeme üzerinden, belki de, Türk modernizminin ilk işlerinden biri olarak da anılmayı hak ediyor.

Yapıtları (kimi an sanatçılar arasındaki tatlı sert rekabet ve birbirlerinin emeğine

hoşgörüsüzlüğe karşın) iyimser ve yapıcı bir şekilde, yan yana getirerek bir modernite okuması yapmamıza olanak veren etkinlikte bu açıdan ilk defa, Abidin Dino’dan Yüksel Arslan’a, Azade Köker’den Orhan Cem Çetin’e, Nevhiz’den Şener Özmen ve :mentalKLİNİK’e, Arzu Başaran’dan Kutluğ Ataman’a kadar, “güncel ve çağdaş”ı, yan yana, üstelik desenler, gravürler, yerleştirme ve fotoğraf kareleriyle hemzeminde görebilmek mümkün.
Türkiye’nin kendine özgü modernlik hikâyesini, kendi tarihi ile barışık ve yapıcı bir yaklaşımla oluşturan
“Geçmiş ve Gelecek” sergisi, bir bakıma, sanatçıların gösteremediği dayanışmayı, yan yana gelen eserleriyle ortaya koyuyor.

Kurum bu ilginç seçkinin yanı sıra büyük bir Erol Akyavaş retrospektifi için de gün sayıyor. Çalıkoğlu bu serginin, muhafazakâr akıllarca belli yapıtları nezdinde haksız yere tektipleştirilen sanatçının farklı estetik yüzlerini teşhir etme potansiyeli açısından gündem yaratacağını düşünüyor.