'Türkiye bu ayıbından kurtulmalı'

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), gazeteciler hakkında açılmış 700 dolayında dava bulunduğunu ve 40 gazetecinin tutuklu olarak yargılandığını belirterek, bunların, demokratik bir toplumun gerekleriyle bağdaşmayan uygulamalar olduğunu bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan (TGS) yapılan açıklamada, Türkiye'de 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nün, bu yıl da özgür ve bağımsız yayıncılığın temel güvencelerinden birisi olan sendikal örgütlenmedeki eksiklikle anıldığı belirtildi.

Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ''Ülkemizde 1 Mayısların yasaksız olarak barış içerisinde kutlanabileceğini kanıtlayan işçi sınıfının Taksim Meydanı'nda miting tabusunu yıktığı bir dönemde, medyada sendika tabusu da artık kırılmalıdır. Medya çalışanlarının sendikalaşmasının önündeki engellerin kaldırılabilmesi için yürütülen mücadeleye, okur ve izleyici olarak hem bireyin ve toplumun her kesimin destek vermesi de büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde sermayenin çıkarlarına hizmet eden mevcut medya sahipliği yapısının müdahalesiyle bozulan nitelikli yayıncılığa ulaşmak asla mümkün olamayacaktır. Geçen yıl sendikal haklardan yoksun olan binden fazla basın emekçisi işten atıldı. Halen gazeteciler hakkında açılmış 700 dolayında dava vardır, 40 gazeteci tutuklu olarak yargılanmaktadır. Bunlar, demokratik bir toplumun gerekleriyle bağdaşmayan uygulamalardır ve Türkiye bu ayıptan kurtulmalıdır.''

Türk Ceza Kanunu'nda 27 maddenin basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan ve hapis cezasıyla yaptırıma bağlayan hükümler içerdiği, ayrıca Terörle Mücadele Kanunu hükümleriyle, hapis cezalarının daha da artırıldığı ifade edilen açıklamada, bu yasa hükümlerinin acil olarak değiştirilmesi gerektiği vurgulandı.


"Kalemini özgür kullanmanın bedeli çok ağır''

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de bir basın özgürlüğü gününün daha yayın yasakları, gazeteci tutuklamaları, gazeteci ölümleri, gazete ve gazetecilere yönelik sarfedilen sözlerin gölgesi altında geçtiğini, cezaevlerinde 40 gazeteci bulunduğunu ve tutuklu olarak yargılandığını belirtti.

Basına, ''gizli, açık ve dolaylı sansür'' uygulandığını savunan Sertel, şunları kaydetti:
''Son dönemde örneklerine sıkça rastladığımız hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve 'Denetimli Serbestlik de basın mensuplarının tepesinde 'Demoklesin Kılıcı' gibi durmaktadır. Bazı davalarda mahkemeler gazeteciler hakkında hapis cezası verdikten sonra bu cezanın uygulaması 5 yıl süreyle erteleniyor. Yani gazeteci cezaevine konulmuyor fakat aynı eylemi tekrar gerçekleştirmesi durumunda, her iki cezanın toplamı kadar cezaevinde yatma tehdidi altında tutuluyor. Bu o gazeteciye '5 yıl süreyle ayağını denk al' demektir. Bu, ifade özgürlüğünün 'denetim' altına alınmasıdır.''

Bu durumun hem basın özgürlüğüyle hem de demokrasiyle çeliştiğini ileri süren Sertel, şu ifadeleri kullandı:
''Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda ciddi bir sorun var ve kalemini özgür kullanmanın bedeli çok ağır. Eğer basın özgürlüğünde sorun varsa demokraside, insan haklarında, vatandaşın haber alma özgürlüğünde de sorun var demektir. Oysa bilgi ve haber alma hepimizin en doğal hakkıdır. Basının doğru ve tarafsız haber verebilmesi için yasal alanda ve editoryal anlamda tam anlamıyla bağımsız olmasının gerekliliğini bir kez daha vurguluyor, bu yıl da tutuklamaların, yasakların gölgesi altında geçen 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutluyoruz.''


Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı

Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Ramazan Demir, basın özgürlüğünün gazetecilerin bireysel özgürlüğü olarak algılanmasının yanlış olduğunu bildirdi.

Dünyada basın özgürlüğünün gazetecilerin bireysel özgürlüğü olarak değil, toplumu oluşturan bireylerin görüş ve düşüncelerini açıklama, bunları kamuoyuna yayma hakkının bir aracı olarak kabul edildiğine dikkat çeken Demir, Türk basını ve medya çalışılanlarının bu yıl da Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne buruk girdiğini belirtti..

Demir, şunları kaydetti:
''Basın özgürlüğü ve gazetecilerin özlük haklarına ilişkin sorunlar artarak devam ediyor. Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden söz edilmesi olanaksızdır. Nasıl ki adalet, insanca yaşam için hava, su gibi gerekliyse demokrasinin varlığı ve geliştirilmesi de özgür basına bağlıdır. Çünkü basın özgürlüğü, bilgi edinme ve bilgilenme hak ve özgürlüklerini kapsamaktadır. Basına ve gazetecilere yönelik şiddet, kaba kuvvet ve sansür uygulama girişiminde bulunanlar unutmamalı ki, özgür basın kendileri için de bir gün lazım olabilir.
"