Türkiye ateşle oynuyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “16 Nisan’dan sonra ilişkileri gözden geçireceğiz” sözleri AB ile gerilimi yeniden tırmandırdı. Bir AB yetkilisi, “Türkiye, ateşle oynuyor. Açık olalım, AB, Türkiye’den çok daha güçlü” dedi. AB ile Türkiye arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkileri hatırlatan aynı yetkili, AKP’nin ekonomik başarısında müzakere sürecinin ve AB’nin katkısının olduğunu da ileri sürdü.
Duygu GüvençCumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Avrupa’ya yönelik “Hiçbir Avrupalı güvenle sokağa çıkamaz” sözlerinin ardından Brüksel-Ankara arasında artan gerilimde Türk Büyükelçi; tansiyonu, haberin tek cümleden ibaret olmadığını belirterek düşürdü ancak kriz Erdoğan’ın 16 Nisan’dan sonra siyasi ve idari ilişkilerin gözden geçirileceği tehdidiyle yeniden tırmandı. AB cephesinde, Erdoğan’ın 16 Nisan’dan sonra yeni bir sayfa açması beklenirken, AB de Ankara’ya karşı 16 Nisan’dan sonra tepkisini çok daha farklı hissettirme kararı aldı. Brüksel sadece ekonomik temelde ilişkilerin sürdürülmesine karşı. Bir AB yetkilisi “Bizim elimizde uygulayabileceğimiz çok daha fazla enstrüman var. Türkiye, ateşle oynuyor. Açık olalım, AB, Türkiye’den çok daha güçlü. Bize referandum sürecinde şantaj yapabilirler ama karşılıklı bir bağımlılık var. Bu karşılıklı bağımlılıktan en çok yararlanan Türkiye. Müzakere süreci Türkiye’nin yararına oldu; AKP’nin ekonomik başarısında AB’nin Türkiye’ye katkısı çok fazla” yorumunu yaptı.
Reuters çarpıtmış
Almanya ve Hollanda ile başlayan Batı’ya yönelik Nazizm suçlamalarının ardından Erdoğan’ın “Böyle giderse hiçbir Avrupalı güvenle sokağa çıkamaz” sözleri üzerine Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakçı, önceki gün AB Dış İlişkiler Servisi’nden Thomas Mayr Harting tarafından acil koduyla çağrılmıştı.
Büyükelçiye bu görüşmede Erdoğan’ın sözleri anımsatılarak “Avrupa vatandaşlarının güvenliğinden duyulan endişe nedeniyle” çağrıldığı belirtildi. Kaymakçı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin arkasında olduklarını belirtirken “Cumhurbaşkanı’nın bu ifadelerinin Avrupa vatandaşlarının güvenliğini tehdit olarak algılanmaması gerektiği”ni belirtti. Kaymakçı, AB’nin 15 Temmuz sonrasındaki tutumunun “cılız” kaldığına “samimiyetten uzak” bulunduğuna işaret ederek, PKK’nin gösterilerine izin verilmesi, Türk bakanların AB ülkelerinde Türk vatandaşlarıyla buluşmalarının engellenmesi, Hollanda’da Türk bakana ve diplomatlarına yönelik tavrın kabul edilemeyeceğine işaret etti.
Büyükelçinin ayrıca “Avrupa’da Müslümanlara, Türklere ve genel olarak yabancılara karşı düşmanlık ve ayrımcılığın, aşırı sağ partilerle birlikte giderek yükselmesinin asıl tehlike olduğunu” anımsatarak “Hal böyleyken Cumhurbaşkanı’nın bu gerçeklere dikkat çeken ifadelerinden rahatsız olunmaması gerektiğini, İngilizce basına yansıyan Reuters kaynaklı haberin tek yanlı olduğunu, oysa açıklamanın bütününe bakılması gerektiği, Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının bu cümleden ibaret olmadığını, Viyana Büyükelçiliği’nin çatısına Cumhurbaşkanı ve Türkler aleyhine pankart asılmasının misyonlarımızın güvenliğine dair ülkemizde endişe doğurduğunu, geçmişte Türk diplomatlarının Avrupa’da şehit edildiğini” anımsatarak yanıt verdiği öğrenildi. Görüşmede, AB’nin göstereceği tepkilerin de “gerginliği tırmandıracağı” uyarısı yapıldı.
‘AB hedefi taktiksel’
Büyükelçinin bu sözleri, Brüksel cephesinde gerginliği düşürmeye yönelik sözler olarak yorumlanırken, Erdoğan’ın önceki gün akşam ekonomik ilişkilerin sürebileceği ancak Türkiye-AB arasındaki siyasi ilişkilerin 16 Nisan sonrasında gözden geçirileceğine yönelik sözleri ise tepkileri yeniden tırmandırdı. Batı cephesinde yapılan değerlendirmelerde, Erdoğan’ın 16 Nisan’a kadar oy beklentisiyle, taktiksel olarak gerilimi tırmandıracağı ancak sonrasında yeni bir sayfa açarak bu sözlerden vazgeçmesi bekleniyor.
AB’nin 16 Nisan’dan sonra Türkiye’ye yönelik tutumunun nasıl değişeceği sorusuna ise yetkili şu sözlerle karşılık verdi:
“Müzakerelerin askıya alınacağını söylemek için çok erken. AB eskisi gibi statik bir örgüt değil. Bizim alabileceğimiz birçok önlem var. Türkiye ateşle oynuyor. Açık olalım AB, Türkiye’den çok daha güçlüdür ve Türkiye’den çok daha fazla enstrümanı var. Onlar şantaj yapıyor olabilirler referandum sürecinde ama karşılıklı bağlılığımız var. Tam üyelik için başvuran Türkiye ve bu karşılıkta bağımlılıktan çok daha fazla yararlanan da Türkiye. Katılım süreci Türkiye’nin ekonomik gelişmesinde yararına oldu. AKP’nin bu gelişmedeki katkısında AB’nin rolü çok fazla; AKP bundan çok yararlandı.”
‘Gerilim onun tercihi’ AB ile Türkiye arasındaki gerilim için “Bu onun tercihi” değerlendirmesi yapılırken, AB referanduma kadar tartışma yaratacak, iç politikaya müdahale olarak görülecek açıklamalardan kaçınmayı tercih ediyor. Türkiye’deki kutuplaşmanın, Hollanda ile yaşanan kriz ile şimdi Avrupa’ya taşındığı belirtirlirken, Brüksel cephesinde Türkiye’nin AB ile olan ekonomik ilişkilerinin siyasi ilişkilerinden ayrıştırılamayacağı görüşü hâkim. Ancak AB’li yetkili, şu yorumda bulundu: “Böylesi bir şantaj yanıtsız kalmaz ama şu an söylediklerinin referandumdan sonra sürmesini beklemiyoruz. O yüzden dikkatli olmalıyız. Referandumdan sonra da AB ile gerginlik devam eder; bu olasılığı dışlamıyorum ama şu an bir gerginlik aracı olarak kullanılmak istemiyoruz. Ama 16 Nisan’dan sonra AB’nin de tutumu değişecektir” |