"Türkiye, AKP'ye değil Atatürk'e borçlu"

Financial Times gazetesinde yer alan bir yorumda, Türk ekonomisinin dinamizmini AKP'ye değil, Atatürk reformlarına borçlu olduğu vurgulandı.

cumhuriyet.com.tr

Ayaan Hirsi Ali tarafından kaleme alınan makalede, Arap baharı sonrası baskıcı rejimlerden kurtulan ülkelerin, kendilerine rol model olarak AKP'yi almaları irdelendi.

CNNTürk'te yer alan FT makalesinde, geçtiğimiz günlerde Almanya dışişleri bakanı tarafından ileri sürülen, "İslamcılar, batı Avrupa'nın Hristiyan demokratları gibi görülmedilir" şeklindeki açıklamasına da gönderme yaptı ve bu İslamcıların belki de daha çok Türkiye'yi yöneten İslamcılar gibi olduklarını yazdı.

Günümüz İslamcılarını savaş sonrası Avrupa'nın Hristiyan demokratları ile karşılaştırmanın "abes" olduğunu savunan Ali, "Ülkelerini Türkiye'deki İslamcılar gibi yönetecekleri şeklindeki sözlerine inanmak da işe yaramıyor. Avrupa'nın Hristiyan demokratları İncil'den ilham aldıklarını savunabilirler ama doğrudan kutsal kitaptan alınan bir yasayı teklif etmeyi tahayyül dahi etmezler. Oysa, kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun İslamcıları onlarca yıldır yasaların Kuran'daki surelerden ve başka İslami kutsal yaztılardan gelmesi gerektiğini savundular" diye yazdı.

Ali, Mısır, Fas ve Tunus'taki Müslüman Kardeşler hareketi liderlerinin ısrarla Türkiye'deki Adalet ve Kalkınma Partisi'nden farklı olmadıklarını savunduklarını vurgulayarak, "AKP ile aynı ekonomik politikaları benimseyeceklerini söylüyorlar. Pew ve diğerleri tarafından yapılan araştırmalara göre , Ankara'daki hükümet kuzey Afrika'nın her tarafından rol model olarak görülüyor" diye yazdı.

"Ancak Türkiye'nin şartları ile kuzey Afrika ülkeleri arasında radikal farklılıklar var"
yorumunu yapan Ali, Türkiye'nin 1920'li yıllarda Kemal Atatürk yönetiminde aralıksız olarak batılılaşma politikası uyguladığını hatırlattı.

"Türk ekonomisinin Müslüman dünyasındaki en dinamik ekonomilerden biri olmasının açıklaması, AKP'nin yaptığı işlerden daha çok Atatürk reformlarıdır"
diyen Ali, AKP'nin İslamcı heveslerinin asker, yargı ve basın tarafından kontrol altında tutulduğunu, ancak bunun daha ne kadar böyle sürebileceğinin belirsiz olduğunu savundu.