'Türkiye AB üyesi olmak için ne gerekiyorsa yapmalı'
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gittikçe artan oranda kadınların işgücüne katılmaya başladığını belirterek, ''Üniversite eğitimi gören kadınların yüzde 70'i işgücüne katılıyor'' dedi.
cumhuriyet.com.trŞimşek, Küresel Kadın Zirvesi kapsamında düzenlenen ''Türkiye'de İş Yapma'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye'de 6 günde şirket kurulabildiğini, Hindistan'da bu sürenin 29, Çin'de 38 gün olduğunu söyledi.
Dünyada likidite bolluğu bulunduğunu ifade eden Şimşek, ''Yapmamız gereken şey doğru ortamı yaratarak bu paranın akışını sağlamak'' dedi.
Son yıllarda kadın girişimcinin daha fazla teşvik edilebilmesi konusunda, kadınların sadece iş yapabilmeleri değil, politikada, ekonomide, her alanda daha aktif olabilmeleri konusunda çabalar bulunduğunu belirtti.
İşverenlerin kadınları istihdam etmesini teşvik edici adımlar atıldığını anlatan Şimşek, ''Bizim ülkemizde işgücüne katılım kadınlar arasında oldukça düşük. Bunun sebebi eğitim'' diye konuştu. Gittikçe artan oranda kadınların işgücüne katılmaya başladığını da ifade eden Şimşek, üniversite eğitim gören kadınların yüzde 70'inin işgücüne katıldığını bildirdi.
Şimşek, Türkiye'de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 27 olmakla beraber, üniversitede bu oranın yüzde 70'e kadar çıktığını, bunun AB ortalamasına eşdeğer olduğunu kaydetti.
Eğitime ayrılan kaynağın da oldukça arttığını anlatan Şimşek, kadınların iyi eğitim alabilmesine, girişimci olmalarına önem verdiklerini söyledi.
Mehmet Şimşek, yatırım ortamını geliştirmenin çok önemli olduğuna da işaret ederek, ''Biz kendi evimizi düzene soktuğumuzda, ekonomik şartlarımızı düzelttiğimizde yabancı sermaye gelebiliyor. Ben Türkiye'de iş yapma ortamının çok daha iyileştiğini düşünüyorum'' dedi.
Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Şimşek, Avrupa'da hala Türkiye ile ilgili 1960, 1970'li yılların algısının olduğunu, Türkiye'ye ilişkin bu algının, artık Türkler'in çalışmak için Avrupa'ya gittiği dönemlerde kaldığını söyledi. Şimşek, ''Türkiye'yi gelip gören turistler algılarını değiştireceklerdir'' dedi.
Türkiye'nin AB'ye üyeliğine ilişkin bir soruya karşılık da Bakan Şimşek, şunları kaydetti:
''40 yıl bekleme odasında beklettiler. 2005 yılında üyelik müzakerelerinin başlamasına karar verildi. Maalesef Avrupa çok isteksiz bir ortak. Biz kararlıyız, Türkiye AB üyesi olmak için ne gerekiyorsa yapmaya kararlı. Bu tam bir dönüşüm anlamına geliyor. Avrupa içe dönük bir halde. Bazı ülkeler Türkiye'nin AB'ye üyeliğini stratejik açıdan ele almıyor, tamamen iç politika açısından ele alıyor. Bütün bunlar da müzakerelerin hızına yansıyor. Biz değişime hazırız, değişim yapmaya devam ediyoruz. Biz kendi çalışmalarımızı düzenlemek konusunda buradayız, Avrupa'dan kuvvetli liderlik gerekiyor. Avrupa tarafında stratejik düşünce eksik.''
Başka bir soruya karşılık da Şimşek, Türkiye'de bir işyeri kurulduğunda yerli yabancı ayrımı olmadığını, hepsinin eşit muamele gördüğünü belirterek, ''Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın işi sizin elinizden tutmak'' dedi.
"Türkiye, Finlandiya ve Danimarka ile birlikte en fazla kadın CEO'ya sahip ülkedir"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye'nin Finlandiya ve Danimarka ile birlikte en fazla kadın üst yöneticiye (CEO) sahip ülke olduğunu, üst yönetici düzeyindeki kadın oranı Avrupa'da yüzde 5'in altındayken, bu oranın Türkiye'de yüzde 12 olduğunu kaydetti.
Boyner, Küresel Kadın Zirvesi kapsamında düzenlenen ''Türkiye'de İş Yapma'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, küresel krizi fırsata dönüştüren nadir ülkelerden biri olan Türkiye'nin, krizde makro temel unsurlara ağırlık verdiğini ve dıştan gelen şoklara karşı direncini yitirmediğini söyledi.
Türkiye ekonomisinde gelinen noktaya işaret eden Boyner, ülkenin cazip büyümesi ve iş ortamının daha fazla yabancı yatırımı kendine çekeceğini, enerji, emlak, altyapı, tüketim ve finans alanlarının bu konuda en dikkatİ çekici sektörler olduğunu anlattı.
Mali disipline ve yapısal reformlara inandıklarını, Türkiye'nin devlet borçlarının fazla olmamasının istikrarı desteklediğini dile getiren Boyner, AB adaylık sürecinin ülkeye duyulan güveni artırdığını, yabancı şirketlerin Türkiye'de rahatlıkla yatırım yapabildiklerini ifade etti. Yatırım alanındaki iyileştirmelere değinen Boyner, yeni Türk Ticaret Kanunu ile iş yapmanın daha da kolaylaştığını belirtti.
Ümit Boyner, hala idari birtakım prosedürlerin fazla olduğunun altını çizerek, iyi uygulanan fikri mülkiyet hakları olmaksızın sağlıklı bir ekonomiden söz edilemeyeceğini, bu konuda korumacılığı getirmek için yasalara ihtiyaç duyulduğunu, bu yapıldıktan sonra yatırım ortamının daha da iyileşeceğini vurguladı.
"Kadınların ekonomiye katılımı hayati öneme sahip"
TÜSİAD'ın misyon ve vizyonuna da dikkati çeken Ümit Boyner, şöyle devam etti:
''Biz kadınların yalnız ekonomiye değil, siyaset hayatına da katılımını destekliyoruz. Kadınların ekonomiye katılımı sadece kadınların aileleri ve kendilerinin güçlenmesi için değil, sosyal ve ekonomik büyüme için de gereklidir. Kadınların ekonomiye katılması kalkınma için hayati öneme sahiptir.
Dünya Bankasının raporlarına göre, kadınların istihdama katılması hem yoksulluğu azaltacak, hem de yönetişimi daha da iyileştirecektir. Kadınların çalışma gücüne katılması, yoksulluğu yüzde 15 azaltabilir. Yine rapora göre kadınların çalışması, karar verme süreçlerine daha fazla katılmasını sağlıyor. Kadınların çalışma hayatına katılması yüzde 27 oranındadır. Ama kadınların belli mesleklere katılımının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Avukatların, doktorların, profesörlerin yüzde 30'u kadındır. Yüksek yönetimde çok uluslu ve ulusal şirketlerde kadın katılımı yüksektir. Türkiye, Finlandiya ve Danimarka ile birlikte en fazla sayıda kadın CEO'ya sahip ülkedir. CEO düzeyindeki kadın oranı Avrupa'da yüzde 5'in altında. Ama Türkiye'de yüzde 12'.''
Türkiye'de toplumdaki kadın algılamasının değiştiğini belirten Ümit Boyner, ''Ama bu hala yeterince tatminkar değil. Kadınların pozisyonunu kuvvetlendirmek için 'nüfusun yarısını dışlayarak güçlü bir ülke olunamaz' mesajını vermemiz gerekiyor. Kadınların haklarını koruması, siyasi tercihlerini sunması ve uygulamaya katılmasını teşvik etmek gerekiyor. Uzun vadeli ve sürdürülebilir kalkınmaya, ancak kadınların potansiyelini kullanabilirsek ulaşabiliriz'' diye konuştu.