Türkiye, 12 sıra geriledi
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından hazırlanan ''2010 Dünya Yatırım Raporu''na göre, 2009 yılında Türkiye'nin dünya genelindeki uluslararası doğrudan yatırımlardan (UDY) aldığı pay binde 7, 157 gelişmekte olan ülke toplamında ise payı yüzde 1,4 oldu.
cumhuriyet.com.trDüzenlenen basın toplantısında Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Genel Sekreteri Mustafa Alper tarafından açıklanan rapora göre Çin, en fazla UDY çeken ilk 10 ülke arasında 2. sıraya yükselirken, Suudi Arabistan, Hindistan ve Almanya da ilk 10 ülke arasına girdi.
Gelişmiş ülkelerin genellikle gerilediğine dikkatin çekildiği rapora göre, 2008 yılında 206. sırada bulunan Hollanda bu yıl 13. sıraya, 207. sıradaki İrlanda 16. sıraya yükseldi.
En fazla UDY yapan ilk 10 ülke ise sırasıyla ABD, Fransa, Japonya, Almanya, Hong Kong (Çin), Çin, Rusya Federasyonu, İtalya, Kanada ve Norveç oldu. Türkiye ise 2009 yılında 1,6 milyar dolarlık dış yatırım ile 45. sırada yer aldı.
Global göstergelere bakıldığında çok uluslu şirketlerin yabancı bağlı kuruluşlarının geçen yılki satışları, brüt üretimleri ve ihracatları azalırken, istihdamda 78 milyon 957 bin kişiden 79 milyon 825 bin kişiye artış dikkati çekiyor.
2009 yılında UDY gelişmiş ülkelerde yüzde 44 düşüşle 566 milyar dolara, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 27 düşüşle 548 milyar dolara geriledi.
Bölgelerin UDY'den aldığı paylar değerlendirildiğinde, gelişmiş bölgelerin aldığı pay azalırken, gelişmekte olan bölgelerin payı artıyor.
Yatırım stokunun sektörel dağılımında ise 1990'da imalat sanayinin aldığı pay yüzde 41,1 iken bu oran 2009'da yüzde 28'e geriledi. Hizmetler sektöründe ise oran yüzde 48,8'den 62,5'e yükseldi.
Birleşme ve satın alma 2,8 milyar dolara kadar düştü
Dünyada uluslararası birleşme ve satın alma işlemlerinin toplam değeri 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde 65 azalarak 250 milyar dolara geriledi. Geçen yıl global olarak 1 milyar dolar ve üzerinde değere sahip 108 adet uluslararası birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti.
Birleşme ve satın almalarda Türkiye'de 2007'de 16,7 milyar dolar olan miktarın 2008'de 13,2 milyar dolara, 2009'da 2,8 milyar dolara kadar düştüğü dikkati çekiyor.
2009 yılında Türkiye'nin dünya genelindeki UDY'den aldığı pay binde 7, 157 gelişmekte olan ülke toplamında ise payı yüzde 1,4 oldu.
Geçen yıl itibarıyla Türkiye'de UDY stoku GSYİH'nın yüzde 12,6'sı kadar olurken, UDY'nin toplam sabit sermaye yatırımlarındaki payı yüzde 7,3 olarak gerçekleşti.
''Kriz öncesine ancak 2012'de ulaşılır"
Raporda, global UDY akışlarında 2009 yılındaki keskin düşüşün ardından 2010 yılında hafif bir toparlanma beklenirken, kriz öncesinde aşılmış olan 2 trilyon dolar seviyesine ancak 2012 yılında tekrar ulaşılmasının mümkün olabileceğinin altı çiziliyor.
UNCTAD'ın orta vadeli global UDY girişi beklentilerine bakıldığında, 2010 yılında 1,2 trilyon dolar, 2011'de 1,3-1,5 trilyon dolar ve 2012'de 1,6-2 trilyon dolarlık rakamlara ulaşılması öngörülüyor.
''Gelişmekte olan ülkelerde artarken, Türkiye'yde azaldı"
YASED Başkan Vekili Adnan Nas, toplantıda soruları yanıtlarken, Türkiye'nin yabancı yatırım stratejilerinde daha fazla şey yapması gerektiğini, yatırımların gelişmiş ülkelere göre gelişmekte olan ülkelere daha fazla gitmesine rağmen Türkiye'nin bundan olumlu etkilenmediğini, tam tersine girişlerin azaldığını söyledi.
Bunun dikkati çekici bir unsur olduğunu, bu nedenle Türkiye'nin yabancı yatırım stratejilerinde bazı değişiklikler yapması gerektiğini ifade eden Nas, ''Genel laflardan kurtulup detaylara inmemiz, detaylarda çalışmamız gerekir. Türkiye'nin genel olarak imajı ve ülke puanı düşük. Bizde hukuk düzeni çok iyi değil. Yatırımcı kendini güvende hissetmiyor. Bu noktada biraz mesafe aldık, ama daha çok almamız gerekiyor'' diye konuştu.
''Not artırımlarında cimri davranıldı"
Türkiye'ye not artırımlarında geçmişte biraz haksızlık yapıldığını, ''cimri'' davranıldığını ifade eden Nas, ''Değerleme kuruluşları teknik olarak belli göstergelere çok bakıyorlar. Bunlardan biri öngörülebilirlik... Türkiye bu konuda son yıllarda önemli adımlar attı, ama yabancı daha net bir fotoğraf görmek istiyor'' dedi.
Mali kurala ilişkin bir soru üzerine ise Adnan Nas, ''Mali kuralın ertelenmesini olumsuz buluyoruz. Bu, olmasını istemediğimiz bir durumdu. Özellikle yabancı yatırımcıların beklentisi açısından olumsuzluk yaratabilir. Mali kuralın yayımlanması, Türkiye açısından beklentileri iyileştirecek bir unsur olurdu. Gecikmelerin bir miktar maliyetinin olacağını düşünüyoruz'' şeklinde konuştu.
''7 milyar doların altında kalabilir"
YASED Genel Sekreteri Mustafa Alper ise 2010 yılının ilk 5 ayında Türkiye'ye UDY girişinde yüzde 37'lik düşüş gözlendiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
''Türkiye, yatırımların büyük bölümünü Avrupa'dan alıyor. Bu nedenle Avrupa'daki sıkıntılar Türkiye'ye girişleri olumsuz etkiledi. Sıkıntıların devam etmesi nedeniyle diğer gelişmekte olan ülkelerdeki hareketliliğin, Türkiye'de görülmesinin biraz zor olduğunu düşünüyoruz. İlk 5 aydaki düşüş trendinin aynen devam etmesi halinde 2010 yılında UDY girişi 5 milyar dolar civarında olur. Ancak biz yılın ikinci yarısında biraz hareketlilik bekliyoruz. Dolayısıyla Türkiye'ye UDY girişinde rakamın bu yılın tamamında 7 milyar doların altında kalacağını tahmin ediyorum.''
''Teşvik stratejilerinde çeşitliliğe gidilmeli"
UNCTAD Temsilcisi Kalman Kalotay da, dünyada yeni bir yatırım kalkınma paradigmasının uzun vadede ortaya çıktığının açık olduğunu söyledi.
Türkiye'nin de BRIC ülkelerine dahil edilmesiyle ilgili çeşitli öneriler bulunduğuna işaret eden Kalotay, ''BRIC grubunun kendisi de 2008 ve 2009 yılında tutarsızdı. Çin'in performansı tutarlıydı. Rusya'ya baktığımızda UDY 2009'da çok ciddi derecede düştü. Bu nedenle BRIC ülkeleri arasında yer almak da bir teminat değil'' diye konuştu.
Kriz döneminde yatırımın teşviki ve ortamın iyileştirilmesi açısından çok az şey bulunduğunun altını çizen Kalotay, kriz sırasında ve krizden sonra yatırımcıların iş ortamı konusunda çok daha hassas davranacaklarını, iş yapma kolaylığının daha önemli hale geleceğini, her ülkenin yatırım ortamının iyileştirilmesi için adımlar atması, her ülkenin yatırım teşviklerini gözden geçirmesi gerektiğini ifade etti.
Geçmişte yatırımlar konusunda genellikle otomotiv ve elektronik sektörlerine teşvik verildiğine dikkati çeken Kalotay, ''Ama artık yatırım teşvik stratejilerinde çeşitliliğe gidilmeli. Düşük karbon sektörü ileriye dönük büyük potansiyele sahip. Yatırım ajansları, eski yıldızlara odaklanmamalı, yeni yeni ortaya çıkan endüstrilere de yönelmelidir. Önceden yatırımcı bulmak isteyenler ABD, AB ve Japonya'da arayış içindeydi. Artık öyle değil. Yükselmeye yönelik ekonomilere yönelik stratejiler de olmalı'' şeklinde konuştu.