Türk-Yunan ilişkilerinde yeni dönem
Atina'da temaslarda bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini belirtti.
cumhuriyet.com.trUluslararası Karadeniz Etütleri Merkezi'nde bir konferans vermek ve aralarında Başbakan ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitris Druças ve eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ile ikili görüşmelerin de bulunduğu, siyasi temaslarda bulunmak üzere dün Atina'ya gelen Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Hasan Göğüş'ün ev sahipliğinde Atina'da görev yapan Türk gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi.
Türk-Yunan ilişkilerinin, her zaman umutlu olduğu ilişkiler olduğunu kaydeden Egemen Bağış şunları söyledi:
"Her lider değiştiğinde, bunun yeni bir başlangıç olarak değerlendirilip değerlendirilemediğini tartışırdık. Sayın Papandreu bizlere yabancı değil, kendisinin yıllarca ortaya koyduğu bir siyaset anlayışı, rahmetli (eski dışişleri bakanlarından) İsmail Cem ile birlikte ortaya koydukları bir çaba var. O çerçevede, kendisi seçildiğinde Başbakanımız arayıp tebrik etmek istemişti. Tabii dünyanın her yerinden tek tek telefon geldiği için onlara tek tek dönüyordu. Bize döndüğü sırada Başbakanımız İstanbul Dolmabahçe'de Finlandiya Başbakanı ile yemek yiyordu. Heyet halindeydik masada.
Papandreu'nun aradığı söylendi, normalde Başbakanımızın masadan kalkıp görüşmesini yapıp geri gelmesi lazımdı. Onun yerine Başbakanımız 'Verin telefonu' dedi, 'speaker'a bastı ve orada masada Papandreu'yu, iki başbakan birlikte kutladılar. Çok sıcak, hepimizi heyecanlandıran bir sohbet oldu.
O arada Başbakanımız kendisini Türkiye'ye davet etti. Hatırlarsınız biz de 3 Kasımda iktidara geldiğimizde, seçimi kazandığımızda Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da ilk ziyaret ettiği şehir Atina olmuştu. 11 Kasımda ilk toplantımızı sayın (eski Başbakan Kostas) Simitis ile yapmıştık, daha sonra da AB üyesi ülkelerinin 14'ünü gezmiş ve BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi ülkelerin tamamını ziyaret etmiştik."
Bu telefon görüşmesinin ardından Papandreu'nun Güneydoğu Avrupa Dışişleri Bakanları toplantısı için İstanbul'a geldiğini ve İsmail Cem'in mezarını ziyaret ederek zeytin dalı getirdiğini hatırlatan Bağış, Başbakan Erdoğan'ın Papandreu ile görüşmek için Ankara'dan İstanbul'a geldiğini ve bir buçuk saatlik bir görüşme yaptıklarını belirtti. Bağış, Sosyalist Enternasyonal'in başkanlığını yapan Papandreu ile daha önce de sürekli temasları olduğunu söyledi.
Papandreu'nun Kıbrıs ziyaretinde nispeten olumlu mesajlar verdiğine, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda 2014'ü tarih vererek konuştuğuna ve tam üyelik dışında alternatifin söz konusu olmadığını söylediğine dikkati çeken Bağış, bunların önemli jestler olduğunu, dünkü konferansa gelen daveti de bu gelişmeleri dikkate alarak kabul ettiğini kaydetti.
Başbakan Erdoğan'ın mektubu
Başbakan Erdoğan'ın Papandreu'ya gönderdiği mektuba da değinen Bağış, Başbakan Erdoğan'ın mektubunda Kıbrıs meselesi, azınlıklar konusu, Türkiye'nin AB süreci ve yasadışı göç konularında düşüncelerini dile getirdiğini söyledi.
Bakan Bağış, Başbakan Erdoğan'ın iki ülke arasındaki sorunların görüşülmesi ve değerlendirilmesi için bir üst düzey istişari toplantı önerisi de getirdiğini kaydetti.
Atina'da bulunduğu 22 saatlik süre içinde yoğun ikili görüşmeler trafiği yaşadığını kaydeden Bağış, hükümet yetkililerinin yanı sıra eski Dışişleri Bakanı ve ana muhalefet partisi Yeni Demokrasi Partisinin en güçlü genel başkan adayı Dora Bakoyanni ile de bir araya geldiğini belirtti.
Bağış, "Sayın Bakoyanni'den, Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda hükümetlerine destek vermesini rica ettim. Bana, 'Ben (Elefterios) Venizelos'un yeğeni, (Konstantin) Miçotakis'in kızıyım' yanıtını verdi. Çok olumlu ve sıcak bir görüşme oldu" ifadesini kullandı.
Heybeliada Ruhban Okulu
Sorular üzerine Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması konusuna değinen Bağış, bunun bir Türk-Yunan ilişkileri meselesi olmadığını ifade etti.
Kuşkusuz ülkelerin birbirleriyle bu alanlarda görüşebileceklerini, ancak yaşadıkları ülkenin vatandaşları olan azınlıklar konusunun karşılıklılık ilkesine bağlanmasını doğru bulmadığını kaydeden Bağış, ancak Batı Trakya Türk azınlığının bazı sorunlarının giderilmesi örneği bir yaklaşımın kuşkusuz Türk kamuoyunda olumlu reaksiyon yaratacağını vurguladı.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Ruhban Okulu'nun açılabilmesi için gerekli teknik çalışmaların sürdürüldüğünü de kaydetti.
Kendi seçim bölgesinin azınlıkların yoğun yaşadığı bir bölge olduğunu da kaydeden Bağış, araştırmaların, azınlık mensuplarının Adalet ve Kalkınma Partisini seçtiğini gösterdiğini belirterek şunları söyledi:
"Azınlıkların bazı sorunlarını hallettik bazılarını çözmeye çalışıyoruz. İstanbul Fener Rum Patriği Bartolomeos da benim seçmenim. Burada da Batı Trakyalı kardeşlerimiz PASOK'u seçmiş görünüyorlar. İki milletvekilleri var. Sanıyorum, parlamentoda gerekli girişimlerde bulunacaklardır."
Bağış, ayrıca Patrik Bartolomeos'un, iklim değişikliği gibi bir alanda tüm dünyada büyük yankı yaratan girişimlerine de dikkati çekti.
Belge konusu
Bu arada sorular üzerine Genelkurmay Başkanlığı'nda düzenlendiği iddia edilen belgeye değinen Bağış, görmediği belge hakkında yorumda bulunamayacağını, sözü edilen adli tıp raporunu da medyadan okuduğunu söyledi.
Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben böyle bir belgenin gerçek olabileceğine inanmak istemiyorum. Yani 2009 yılında AB üyeliği için müzakere yürüten, BM Güvenlik Konseyi üyesi, dünyanın 15. büyük ekonomisi olan bir ülkede böyle bir belgenin, Türkiye'nin gözbebeği bir kurum tarafından hazırlanmış olabileceğine inanmak istemiyorum. Bunun, varsa bile bireysel bir kendini bilmezliğin eseri olabileceğine inanmak istiyorum ve süreci sizin gibi takip ediyorum. Ama bunları rahatlıkla konuşabiliyor olmamız bile, Türkiye'nin çok ciddi bir transformasyondan geçtiğini gösteriyor."
Bu arada Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, kahvaltıdan sonra Atina'dan ayrılışı öncesi son görüşmesini eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Valinakis ile yaptı.