Türk ve Rum kültürünün yaşatıldığı yer: İntepe
Çanakkale merkeze bağlı İntepe beldesinde yer alan Arnavut kaldırımlı dar sokaklar ve Rumlardan kalan eski taş evler, beldeye gelenlere iki kültürü bir arada yaşama imkanı sunuyor.
cumhuriyet.com.trDenizden 180 metre yükseklikte bulunan ve antik dönemde ''Boğazın Alnı'' anlamına gelen Orfion olarak anılan İntepe, Kuzey Ege'den Çanakkale Boğazı'na giren gemilerin ilk göründüğü yer durumunda.
İntepe'ye gelenler, buradan Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi'nin yanı sıra, Tarihi Gelibolu Yarımadası, Gökçeada, Bozcaada ve Yunanistan'ın Semadirek ve Limni adalarını görme şansı buluyor. Beldeden, Şehitler Abidesi de havanın açık olduğu günlerde net bir şekilde izlenebiliyor.
Geçmiş dönemden bugüne kadar özellikte üzümcülük ve buna bağlı olarak şarapçılığın ön plana çıktığı beldede, karadut, incir, Truva meşesi, nar ve zeytin de önemli gelir kaynaklarından. Truva Savaşları'nda Anadolu kahramanı olarak bilinen Hektor'un tümülüsü de beldede bulunuyor.
İntepe Belediye Başkanı Alaattin Özkurnaz, Orfion'un MS 7. yüzyıla kadar devam ettiğini, bu kentin olduğu yerin birinci derece arkeolojik sit alanı olduğunu söyledi.
İstanbul'un fethinin ardından beldede yaşayan Rumların bir kısmının Yunanistan ve İtalya'ya, bir kısmının da Batı Anadolu'ya gittiğini anlatan Özkurnaz, 1456'da da İstanbul'dan 5 ailenin beldeye geldiğini ve bölgenin nüfusunun 8 bine ulaştığını ifade ederek, şöyle dedi:
''Burada o zaman kuyumcular çarşısı, inşaat odaları gibi örgütlü yapılar vardı. Hayvancılık da çok yoğunmuş. En çok katır yetiştiriliyormuş. Karadeniz'den gelip gemilerle buradan katır alıp gidiyorlarmış. Böyle bir konumu olan bir yer. Birlikte yaşama, Türk ve Rum kültürü, uyumlu ilişkiler vardı. Ayrıca burası, Osmanlının zayıflama döneminde dini merkez konumundaymış. Ticaret yönünden zengin, okuma oranı da çok yüksekmiş.''
Özkurnaz, beldedeki kültürün yaşaması için belediye olarak yoğun çaba içinde bulunduklarını, 2005 yılında beldenin isminin yeniden ''Erenköy'' olması için referandum yaptıklarını bildirdi.
İntepe'nin isminin 1947'ye kadar ''Erenköy'' olduğunu ifade eden Özkurnaz, ''Bizim nüfus kayıtlarımızda bile köyü bölümüne 'Erenköy' diye yazar. Yaptığımız referandumda da burasının adının Erenköy olması sonucu çıktı. Kültürel ve tarihi bir geçmişi olduğu içinde Erenköy'ün bir anlamı olduğuna inanıyorum. Gerekli işlemleri yaptık, gönderdik. Onaylanırsa burasının ismi Erenköy olacak'' diye konuştu.
60 Rum evini koruyacağız
İntepe Belediye Başkanı Alaattin Özkurnaz, beldede Türk ve Rum kültürlerinin bir arada yaşadığını belirterek, Rumlardan kalan dar sokaklarla, eski taş evlerin korunmasına çalıştıklarını söyledi.
İntepe'ye dışarıdan gelen insanların beldenin sokaklarında dolaştığında burada iki kültürü bir arada hissedebildiğini kaydeden Özkurnaz, şöyle konuştu:
''İntepe'nin taş yapı özelliği var. O binaları yıkıp beton binaları yapmak çok kötü. Şu an bizim elimizde kalan 50-60 orijinal Rum evi var. Hedefimiz onları yıktırmamak, korumak ve restore etmektir.
Bunlardan birisini restore ettik ve müze haline getirdik. İnsanlar bunu görünce 'çok güzel oluyormuş' diyor. 'Yıkalım, atalım' bu en kolay olandır. Zor olan korumaktır. Hedefimiz, bu tür yerleri şahıslar ve mülk sahiplerini ikna ederek, anlatarak, gücümüzün oranında da katkıda bulunarak restorasyonunu yapmaktır. Hatta caddelere asfalt bile atılmamalıydı. O doku korunursa burası güzel olur. Sokakların bazıları taş. Belediye başkanlığı dönemimde sokaklara hiç asfalt dökmedim.
Üç yola orijinal Arnavut kaldırımı yaptım. Rumlardan kalan bir orijinal yol daha var onu bitireceğim, orasını Arnavut kaldırımı yaparak ıslah edeceğiz. Bugün hala ayakta kalmış Rum evlerinin bazıları kullanılıyor, bazıları da boş. Burası mutlu olunacak tek yer. Dışarıdan gelenler Rumlardan kalan evleri görünce, dar Arnavut kaldırımlı sokaklarda dolaştıkça bu kültürü yoğun şekilde yaşıyor. Evler taştan, Rumların taş işçiliği çok farklı. Assos'a ve Bektaş'a gittiğinizde orada da taş evler görürsünüz. Ama bizim buradaki taş yapı olayı çok farklı. Bu evler küçük küçük taşlarla adeta kanaviçe işler gibi işlenmiş. Daha kibar bir işçiliktir bu.''
Özkurnaz, yerli halkın yaşadığı değerlerin farkında olmadığını, dışarıdan gelenlerin bu farklı kültürü hissettiğini kaydederek, tarihi dokunun korunması için çalışacağını ifade etti. O dokunun korunmasıyla yörenin çekim ve cazibe merkezi olacağını savunan Özkurnaz, ''Güneş Nemrut'ta doğar ama batışı en güzel buradan izlenir. Yani İntepe'den batar. Güneşin dans ettiği, rüzgarların şarkı söylediği İntepe'de insanlar mutlu ve huzurlu yaşar'' diye konuştu.