Türk Papa!
Akademisyen Bekir Zakir Çoban Hıristiyanlık tarihinin en ilginç Papa’larından birini, Türkiye’de dokuz yıl yaşayan (1935-1944) Papa John XXIII asıl adıyla Angelo Giuseppe Roncalli’yi derinlemesine araştırmış. Türkiye’de yaşadığı süre içerisinde sağlam dostluklar kurmuş, dönemin Monsignor Roncalli’si hoşgörülü, insancıl, paylaşımcı yönüyle tanınıyor.
Tufan Erbarıştıran25
Kasım 1934 tarihli Cumhuriyet gazetesinin haberi şöyledir:
“Papalık
töresinin Türkiye ve Yunanistan delegeliğine Bulgaristan’daki delege Monsignor
Roncalli tayin olunmuştur.” (s. 110)
Akademisyen
Bekir Zakir Çoban Hıristiyanlık tarihinin en ilginç Papa’larından birini
derinlemesine araştırmış ve ortaya bizi de ilgilendiren bazı sonuçlar çıkmış.
Türkiye’de
dokuz yıl yaşayan (1935-1944) Papa John XXIII (Angelo Giuseppe Roncalli), bu
süre içerisinde sağlam dostluklar kurmuştur.
A. G.
Roncalli kişilik olarak sevecen, genel kültürü yüksek, iyi eğitimli biridir.
Hoşgörülü, insancıl, paylaşımcı yönü hayli gelişmiştir. Türkiye’de yaşadığı
dönemde birçok önemli kişiyle yakın dostluklar kurmuştur.
Kitaptan
öğrendiğimize göre, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın hapisten çıkarılmasına gizlice
yardım ettiği söylenmektedir.
SAVAŞLAR,
DARBELER VE BUNALIMLAR
Roncalli
(1881-1963) İtalya’nın Bergamo yakınlarındaki Sotto il Monte köyünde dünyaya
gelmiştir. Çiftçilik yapan yoksul bir ailenin çocuğudur. “Yemek masasında hiç
ekmek görmedik, hep mısır lapası vardı.” (s. 28)
Roncalli,
yaşadığı dönem itibariyle, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını, İspanya ve
Portekiz iç savaşlarını, Türkiye ve Yunanistan’daki askeri darbeleri, Avrupa’da
yaşanılan bunalımları yakından görmüş biridir. Bunlarla birlikte kendi ülkesi olan
İtalya’daki karmaşık siyasi olaylara, ekonomik sorunlara da tanık olmuştur.
5 OCAK
1935’TE İSTANBUL’A ATANDI
5 Ocak
1935’te İstanbul’a Papa’nın özel temsilcisi olarak atanır. Buraya gelmesiyle
birlikte İslamiyet’le ilgili hoşgörüsü daha da derinleşir. Daha ilk gün kendisini
İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ davet eder.
İstanbul’da
Şişli’de Ölçek Sokak’ta (daha sonra bu sokağa ismi verilecektir) ikâmet etmeye
başlar.
Türkiye
ile Vatikan arasında henüz diplomatik ilişkiler olmasa da Roncalli’nin iyi
niyetli yaklaşımı, görgüsü, kibarlığı karşısında Türk yetkililer de aynı
şekilde yakınlık gösterirler.
BİLGE BİR
DİN ADAMI
Burada
önemli kişilerle dostluklar kurar: Tevfik Rüştü Aras, Şükrü Saraçoğlu, Nebil
Batı, Şükrü Kaya, Remzi Oğuz Arık, Numan Menemencioğlu gibi isimlerle sürekli
irtibat halindedir. Bir gün, Numan Menemencioğlu’nun daveti üzerine, Adnan
Saygun’un bestelediği “Yunus Emre Oratoryosu”nu izler ve şu sözleri söyler: “Bu
eserin güzelliğini bir Müslüman kadar bir Katolik de neden anlamasın?” (s. 121)
Roncalli
bir din adamı olduğu kadar bir bilgedir aslında.
Türkiye’deki
ayinlerinde bazı Türkçe sözler söyler. Kendisine Katolik cemaati tarafından itiraz
edildiğinde söylediği şu sözler her din için geçerli değil midir? “İncil bir
milletin veya dilin tekelinde değildir, fosilleşmiş bir şey değildir, geleceğe
bakalım…” (s. 119)
TÜRKLERİ
SEVDİ, HİTLER’DEN NEFRET ETTİ!
Bu
farklı din adamı Türkiye’de kaldığı sürece Yalova, Gemlik, Bursa, İznik,
Mudanya ve Bergama’yı ziyaret eder. Her yerde kendisine büyük bir ilgi ve saygı
gösterilir. Böyle sıcak gelişmeler ve yakınlaşmalar karşısında, “Türkleri
seviyorum” der. (s. 124) Aynı Roncalli yazdığı günlüklerinde Hitler’den
nefret etmektedir. “Tanrı’nın ve Kilisenin düşmanı.” (s. 128)
İnsanlık
tarihinde din adına yapılan savaşlarda milyonlarca insan ölmüştür. Tanrı adına
kılıçlar çekilmiş, silahlar patlatılmıştır. Ancak Roncalli aynı görüşte
değildir. “Kötülük mü? Hangi kötülük? Kötülük biziz. Olan kötülüklerden biz
sorumluyuz.” (s. 134) Bu sözler bir bilgelik ışığı değil midir?
Roncalli
görev yaptığı dönemde Türkiye’den son derece memnun ayrılır. Anılarında sürekli
olarak Türklerden söz eder, buradaki dostlarıyla irtibatını hiçbir zaman
kesmez. Üstelik Türkiye söz konusu dönemde hayli ağır bir buhran yaşamaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı baskılar, ülkenin tamamına yayılan açlık ve işsizlik,
Trakya’da Nihal Atsız tarafından başlatılan bir kampanya sonucunda azınlıklara
yapılan saldırılar…
TÜRKİYE’DE
GÖREVİ BİTTİKTEN SONRA PAPA OLDU
Roncalli
böyle bir dönemde gelmesine karşın kendisini sevdirmiş bir din adamıdır.
Türkiye görevi bittiğinde, 28 Ekim 1958’de seçilerek papa olur. Papalık görevinde
de kendisinin çok sayıda seveni vardır. Ancak onun bu hoşgörülü tutumu karşısında
özellikle Katoliklerin ve şahin politikacıların nefreti de kayıtlarda yer
almıştır. 3 Haziran 1963’te vefat eder.
Kitabın
her sayfası Roncalli’nin yaşamını tanıttığı kadar, Avrupa’nın içinde olduğu
siyasi ve ekonomik krizlere de ayna tutuyor. Roncalli’nin kişiliğinde Avrupa’nın
yakın tarihini, yine onun kişiliğinde Türkiye’deki bazı siyasi olayları da
görüyoruz. Kitap bu açıdan hayli doyurucu bilgiler içeriyor.
Bir
örnek verelim. Nazilerden kaçan Yahudileri korumuş ve Filistin’e gitmeleri için
yardım etmiştir. Yıllar sonra Reisman şöyle diyecektir: “Türkiye’nin geçiş
izni vermesiyle kurtulan Yahudilerin öyküsü, Monsenyör Angelo Roncalli’den söz
etmeden geçiştirilemez.” (s. 136)
BELGELERE
DAYALI BİR KAYNAK
Prof.
Dr. Bekir Zakir Çoban belli ki bu kitap üzerine epeyce çalışmış, önemli
bilgilere ve belgelere ulaşmış. Bunları kitabın içinde uygun yerlerde
konumlandırmış. Roncalli’ye ve/veya yakın döneme ilgi duyanların elden
bırakamayacakları kadar kapsamlı, tamamı gerçek belgelere dayalı bir kitap
yazmış.
Ayrıca
B. Zakir Çoban akademik kimliğini öne çıkartarak, kitabı yazarken sadece
belgelere dayalı bir çalışma yapmış. Hiçbir sayfasında önyargılı tek bir tümce
bile göremezsiniz.
Böylesine
farklı bir din adamını anlatmak, hele onun dönemini tarafsız bir gözle
irdelemek hiç de kolay değildir. B. Z. Çoban böyle bir zorluğun üstesinden
gelmiş. Dipnotlar, fotoğraflar, geniş bir kaynakça ile tamamı gerçeklere dayalı
bir kitap, Türk Papa.
Türk Papa - Papa John XXIII (Angelo Giuseppe Roncalli) / Prof. Dr. Bekir Zakir Çoban / Destek Yayınları / 344 s.