Türk-İş'in açıklaması

Türk-İş, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bugün açıkladığı hane halkı işgücü araştırmasını değerlendirdi. Yapılan açıklamada, ''Ekonomik kriz gerekçe gösterilerek istihdamda esnekliğin yaygınlaştırılması çabalarının kabul edilmez nitelikte olduğu'' belirtildi.

cumhuriyet.com.tr

Türk-İş Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan hane halkı işgücü araştırmasını değerlendirdi.

''Yapısal olan bu sorunun, işverenlerin taleplerini yerine getirmekle, kısmi ve geçici yaklaşımlarla çözüme kavuşmayacağı'' ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Ülke nüfusu son bir yılda 819 bin kişi artmasına karşın istihdam edilenlerin sayısı 530 bin kişi azalmıştır. Yeni istihdam yaratmak bir yana istihdam edilenlerin sayısı azalmaktadır. Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yıla göre 1 milyon 285 bin kişi artarak 3 milyon 618 bin kişiye yükselmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 18,2 olarak hesaplanmıştır. Resmi verilerde işsiz sayısı hesaplanırken iş bulma ümidi kalmayan, bu nedenle iş aramayan, ancak iş bulursa çalışmaya hazır olanlarla, mevsimlik çalışan milyonlarca kişi dikkate alınmamaktadır. Nisan 2009 döneminde, çalışmaya hazır olanlarla birlikte Türkiye'de işsiz sayısı 5,8 milyon kişiye ulaşmaktadır. Aynı dönem itibariyle işsizlik ödeneği alan kişi sayısı sadece 318 bin kişidir.''
 

'İş bulmanın özel bürolara verilmesi doğru değil'

Açıklamada, ''Ekonomik kriz şartlarında, milyonlarca işsizin karşısına kölelik şartlarında istihdamın çözüm yolu olarak dayatılmak istendiği'' ileri sürülerek, ''Yaşam mücadelesi veren, geçimini sürdürebilmenin arayışı içinde olan işsizlerin umudu ve çaresizliğinin istismar edildiği, işsizlik seçeneği olarak düşük gelir ve olumsuz çalışma koşullarının sunulduğu'' iddia edildi.

ILO'nun 'insana yaraşır iş' anlayışının siyasal iktidarın ve işverenlerin temel yaklaşımı olması gerektiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi: ''Ekonomik kriz gerekçe gösterilerek istihdamda esnekliğin yaygınlaştırılması çabaları kabul edilmez niteliktedir. Özellikle İş Yasası Taslağında yer alan ve görüşmeler sonucunda kabul edilmeyen düzenlemelerin, istihdamı artıracak etkisi olacakmış gibi, yeniden gündeme getirilmesi fırsatçı bir yaklaşımın yansımasıdır. Küreselleşmeyle birlikte artan rekabet ve krizin çalışma hayatına yansıması, 'kölelik şartlarında' işçilerin yaşama koşullarının bozulması ve kazanılmış hakların tartışma konusu edilmesi olmamalıdır. Mevcut haliyle bile yeteri seviyede korunamayan işçi ve işçi emeğinin daha da korunamaz hale gelmesine yol açacak düzenlemelerde ısrar edilmemelidir. Küresel rekabette başarı için ekonominin sosyal politikalarla ve koruyucu iş yasalarıyla oluşan yapısı daha fazla zorlanmamalıdır."

Kamunun küçültülmesi anlayışı sonucu iş bulma ve işe yerleştirmenin özel bürolara terk edilmesinin, bu bürolara istihdam ettiği işçileri kiralama yetkisinin verilmesi yaklaşımının doğru olmadığı belirtilen açıklamada, bu kapsamda devletin istihdam kurumunun, etkinliğini azaltacak girişimler karşısında daha duyarlı olması gerektiğine işaret edildi.

Ulusal İstihdam Stratejisinin belirlenmesi ve uygulanmasının, çalışmaların ana ekseni yapılması, sosyal devlet yaklaşımlarının ağırlık kazanması gerektiği bildirilen açıklamada, istihdam alanında izlenmesi gereken politikalar ve aktif işgücü programlarının desteklenmesinin ancak bu şekilde kalıcı ve sürdürülebilir olacağı kaydedildi.