Türk-İş’e sert eleştiriler
Tez-Koop-İş Başkanı Haydar Özdemiroğlu, asgari ücretin belirlenmesinde tüketici fiyat endeksinin temel alınmasının bilimsel olmadığını söyledi.
Mustafa ÇakırTürk-İş, 23. olağan genel kurula hazırlanırken, Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu’ndan “Türk-İş yetkililerine” sert eleştiriler geldi.
Özdemiroğlu, Türk-İş genel kurulunun çalışabilir nüfusun neredeyse yarısının işsiz olduğu, enflasyon oranlarının çift rakamlara ulaştığı, yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinin ısrarla ve inatla uygulanmadığı, işçilerin temel haklarından olan kıdem tazminatının geri alınmak istendiği, vergi yükünün giderek ağırlaştığı koşullarda toplandığına dikkat çekti. Türk-İş’in, ekonomik, sosyal ve sendikal sorunların ortaya çıkmasına karşı gerekli tepkiyi göstermediğini belirten Özdemiroğlu, “Bu süreç içinde dikkati çeken iki gelişme sendikalar yönünden de son derece önemlidir. Bunlardan birincisi 2019 yılı asgari ücretinin tüm ekonomik verilerin ortaya koyduğu gerçekliklere rağmen düşük belirlenmesi ve ikincisi ise 2019 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün hükümetin istemi ve oluruna bağlı olarak sonuçlandırılmasıdır. Türk-İş, bu iki konuda tam olarak teslim olmuş, emeğin haklarını ve kazanımlarını tehlikeye atmıştır” dedi.
‘1164 DOLARLIK GERİLEME’
2019 için belirlenen asgari ücretin yalnızca tüketici fiyat endeksinin temel alarak değerlendirmenin gerçekçi ve bilimsel bir tutum olmadığına dikkat çeken Özdemiroğlu, döviz kurlarındaki artış, gelir dağılımında yaşanan değişiklikler, enflasyon oranları ve asgari ücretlilerin yaşam koşulları belirlenerek değerlendirilme yapılmasını gerektiğini vurguladı.
Dolar dikkate alındığında asgari ücretin tespiti tarihinde yıllık olarak 1164 dolar eksildiğinin görüleceğini belirten Özdemir, 2019 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün oluşturulması sürecinin de “Türk-İş tarihine kara bir leke olarak geçeceğini” savundu.
Özdemiroğlu, Türk-İş yetkililerinin son yıllarda siyasal yaklaşım içinde bulunmadığını veya bulunmayacağını açıklarken gerçekte tam tersi bir uygulamayla doğrudan siyasal iktidar ve kamu makamlarının isteği doğrultusunda tutum aldıklarını da kaydetti. Bu yaklaşımın birçok etkinlikte somut olarak görüldüğünü belirten Özdemir-oğlu, “Bu görüntü onların sandığının tam tersine siyasal bir tutumdur” dedi.
‘TAVİZ VERİLEMEZ’
Parlamenter sistemin yok edildiği 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu konusunda siyasal iktidarın isteğine uygun davranılmasının, hem sendikal tarih yönünden, hem de demokrasi tarihi açısından kabul edilemez olduğunu söyleyen Özdemiroğlu, “Bir sendikal konfederasyonun demokratik hak ve özgürlükler konusunda ödünsüz olması, tepki göstermesi ve gerektiğinde sokak eylemleri başta olmak üzere üretim eylemleri gerçekleştirmesi beklenirken, tavırsızlıkla suskunluğun tercih edilmesi, kimi tepkilerin ise kısık sesle neredeyse yalvarırcasına belirtilmesi çok açık biçimde sendikaların ve demokrasi hareketinin gücünü zayıflatmaktadır” diye konuştu.