Türk Arkeolojisine Yön Veren Akurgal 100 Yaşında

cumhuriyet.com.tr

O, Türk arkeolojisine yön veren, kişilik kazandıran, önünü açan gerçek bir bilim adamıydı. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet içerisinde yaşayan tüm ulusların geçmiş kültürlerinin ortak olduğunu, birbirlerinden etkilendiğini, birbirleriyle kaynaştığını söylüyordu; bu nedenle bu büyük geçmişe sahip çıkarak, birlik ve beraberlik içerisinde yaşanılması için Anadolu’da gelmiş geçmiş tüm kültürlerin anlatılması gerektiğini de vurguluyordu.

Doğumunun 100. yılı 30 Mart 2011 günü. Büyük bilge insan, Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, 1 Kasım 2002 günü aramızdan ayrılmıştı. Aradan yaklaşık 10 yıla yakın bir süre geçti. Hâlâ onsuzluğa alışamadık. Türk arkeolojisinin önünü açan büyük bir bilge ve kültür adamıydı. 1930’lu yıllarda, Atatürk’ün isteğiyle yurtdışına birçok dalda öğrenim için gençler gönderildi. Batı Uygarlığı’nı yakalama çalışmaları sırasında, bilim adamları yetiştirmek amacıyla. Ekrem Akurgal da seçilenlerin arasındaydı. Almanya’da ünlü arkeologların yanında doktora çalışmasını yaptı. 1941 yılında ülkesine döndü. Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde, 1981’e dek 40 yıl boyunca hocalığını sürdürdü. 1949 yılında profesör, 1957 yılında da “Ordinaryüs Profesör” oldu.

Ülkemizde ve dünyada bilimsel nitelikte en çok kitap yazan bilim adamlarından biriydi. Çok üretkendi. Hatti, Hitit, Geç Hitit, Frig, Urartu, Hellen ve Roma sanatları, kısaca Anadolu uygarlıkları üzerine Türkçe ve yabancı dilde çok sayıda kitap ve makale yazdı. Yazdığı kitapların sayısı 20’den çoktur. Bunlar Almanca, İngilizce, İtalyanca, Fransızca ve Türkçe olarak yayımlandı.

Yaptığı çalışmalarla Batı uygarlığının bu topraklarda doğduğunu ortaya koydu ve savundu. Çalışma konuları, hep Anadolu uygarlıkları üzerineydi.

Arkeoloji biliminde öncüydü, o. 1940’larda Hatti ve Hitit, 1950 ve 1960’larda Frig ve Urartu sanatlarını araştırmaya başladı. Bu konularda çok sayıda kitap ve makale yazdı. Anadolu sanatları üzerine pek çalışma yapılmamıştı Akurgal’dan önce. O, bu sanatlar üzerine stilistik yaklaşımları ilk kez uyguladı ve bu sanatlar üzerine önemli sentezler ortaya koydu. Geç Hitit sanatının kronolojisini çözdü.

Geniş kapsamlı bir uzmandı. Hattilerden Geç Roma dönemine kadar, İÖ 2500’den İS 500’lere değin 3000 yıllık bir süreyi kapsayan dönemlerin kültürlerini araştırdı.

Akurgal, Berlin’deki arkeoloji eğitimi sırasında Hellen sanatının oluşumunu, Doğu uygarlıklarının Hellen sanatını büyük ölçüde etkilediğini kavramıştı. Bu konuda birçok uzman çalışmışsa da kendisinin konuyu ele alış biçimi, diğer bilim adamlarından farklı oldu. Kendisinin diğerlerinden ayrıcalığı, bu konuyu diğerleri gibi tek boyutuyla ele almamış olmasıydı; çünkü onun araştırma alanı, çok daha genişti. Bu konuda onun çalışmalarının diğer bilim adamlarından ayrıcalığı, Doğu örneklerinin stilistik araştırmaları konusundaydı. Diğer bilim adamları, çalışmalarında Doğu örneklerinin stilistik araştırmalarına yer vermemişti. Doğu-Batı ilişkileri konusunda yazmış olduğu en önemli eser, “Orient und Okzident” isimli kitabıdır. Almanca, Fransızca, İtalyanca, İngilizce basımları çıkmıştı. İngilizce basımlar, İngilizce ve Amerikan basımları olarak farklı adlar altında yayımlandı.

Onun kazıevlerindeki sofraları, büyük kültür toplantılarıydı. Büyük bilgeyi bu sofralarda dinlemek büyük bir zevkti; çünkü yemek sırasındaki bu sohbetlerden çok şey öğreniliyordu. Bu sofralarda anlattığı anılardan çok dersler çıkarılabilirdi. Ülkesinin kendisini sekiz yıl süreyle yurtdışında okuttuğundan, bu olanaklarla neler kazandığından sürekli söz ederdi.

Akurgal Avrupa’nın sekiz akademisine üye idi. Ayrıca yine Avrupa’da beş arkeoloji enstitüsünde onursal üyeydi. Öte yandan Bordeaux, Atina, Lecce ve Anadolu Üniversitesi’nin kendisine verdiği doktor payeleri vardı. Yurtdışında Princeton, Berlin, Pisa ve Viyana üniversitelerinde konuk profesör olarak ders verdi. Bunların dışında yurtdışında yedi adet madalya ve nişan aldı. Akurgal’a üç Alman, iki İtalyan, bir Fransız ve bir Belçika nişanı verildi. Yurtiçinde ise çeşitli kuruluşlardan 11 onur ödülü aldı.

Bayraklı (Eski İzmir), Kyzikos, Daskyleion, Kyme, Sinop, Foça, Pitane, Erythrai antik kentlerinde kazılar yaptı. Selçuk’ta Saint John Kilisesi kazı ve onarımını da gerçekleştirdi.

Anadolu uygarlıklarının araştırılması için öğrencilerine her zaman yol gösterici olmuş, onlara çeşitli olanaklar sağlamış ve yurtdışına göndermişti. 1981’de emekli olduğu sırada, Ankara Üniversitesi, DTCF çıkışlı 23 öğrencisi çeşitli üniversitelerde ders veriyordu.

O, Türk arkeolojisine yön veren, kişilik kazandıran, önünü açan gerçek bir bilim adamıydı. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet içerisinde yaşayan tüm ulusların geçmiş kültürlerinin ortak olduğunu, birbirlerinden etkilendiğini, birbirleriyle kaynaştığını söylüyordu; bu nedenle bu büyük geçmişe sahip çıkarak, birlik ve beraberlik içerisinde yaşanılması için Anadolu’da gelmiş geçmiş tüm kültürlerin anlatılması gerektiğini de vurguluyordu.

Büyük Bilge Adam, Büyük Hoca ışıklar içinde uyu!