Turhan Günay: Cumhuriyet bir parti gazetesi değil

Gazetemizin Kitap Eki Yayın Yönetmenliğini yapan ve Cumhuriyet Davasında 9 ay Silivri'de tutuklu bulunan Turhan Günay tahliyesinin ardından HaberTürk'ün sorularını yanıtladı.

cumhuriyet.com.tr

HaberTürk'ten Kübra Par'a konuşan Turhan Günay'ın sözlerinden satırbaşları:

* 1985 yılından beri Cumhuriyet’te çalışan isimlerdensiniz. Yunus Nadi’den Uğur Mumcu’lara, İlhan Selçuklara gelen çizgiyle, Can Dündar’lara uzanan çizgi aynı mı?

Bir gazetenin değişmemesi mümkün değil, çünkü çağınız değişiyor. Cumhuriyet ilk kurulduğu andan itibaren bazı ilkeler üzerine kurulmuş. Mustafa Kemal’in, “Madem demokrasiyi savunacaksınız adı Cumhuriyet olsun” demesi üzerine 1923’te çıkan Yenigün Gazetesi’nin adı değiştirilerek Cumhuriyet olmuş. 1927’de birden kapatılmış. Tahminimce o dönem kurulan Serbest Fırka’yı desteklediği için kapatılmış. Bu bir çizgi değişikliği değildir. Gazete hükümetin uygulamalarını eleştirdiği için 1950’lere kadar neredeyse 30 kez kapatılmış. 1950 yılında gazete Nadir Nadi’nin yönetiminde çıkıyordu. Nadir Bey Demokrat Parti milletvekili olmuş, ona rağmen gazete DP’nin bütün yanlış politikalarını eleştirmiş, yine kapatılmış.

* Cumhuriyet’in yayın dilini ötekileştirici bulanlar da var. Gazetenizin politik bir misyon üstlendiğini ve Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın bir tarafı gibi göründüğünü söyleyebilir miyiz?

Hayır, Cumhuriyet bir parti gazetesi değil. Çocukluğumda babam CHP’nin yayın organı olan Ulus gazetesi alırdı. Bugün, ‘yandaş medya’ dediğimiz yayın organları gibi onlar da hükümeti destekliyordu. O gün de yanlış politikaları eleştiren yine Cumhuriyet’ti. Bu da gayet doğal. Gazetecinin yapması gereken şey budur.

Cumhuriyet’e FETÖ ve diğer terör örgütleriyle işbirliği yaptığı yönünde suçlamalar var. Erdoğan ve hükümet karşıtlığı belli noktalarda belli kesimlerle işbirliğine dönüşmüş olabilir mi?

Cumhuriyet her zaman hükümetlerin yanlış politikalarını eleştirmiş. Bunun için FETÖ ile işbirliği yapmanıza gerek yok. FETÖ’nün zaten kendi gazetesi vardı, bize neden ihtiyaç duysun? Zaman Gazetesi 1 milyon 200 bin satan bir gazeteydi. 50 bin tirajlı bir gazeteye mi bel bağlayacak?


‘ÇIKACAĞIMIZI BİLİYORDUK’

* Cumhuriyet davasında siz neyle suçlandınız?

Gazetenin mallarını satarak zarara uğratmaktan suçlanıyordum. Halbuki sayılan eylemlerin hepsi ben yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonra gerçekleşmiş eylemlerdi. Sonuçta bir vakıf bir şirket kurup onun aracılığıyla gazete yayınlıyor. Bina alınmış bina satılmış. Bunları yapmak zorunda, çünkü bütün gazetelerde olduğu gibi tirajlar düşüyor.

* Birtakım telefon görüşmelerini de gerekçe göstermişler?

O da çok saçma. İçimizde en çok Kadri için bunu söylediler. “89 ByLock’çu ile görüşmüş” dendi. Bunların çoğu Kadri’ye küfür için gönderilmiş tweet’ler ya da mesajlardı, çünkü hükümeti eleştiriyor ya da durum değerlendirmesi yapıyordu.


‘GAZETE EN ÇOK TEK PARTİ DÖNEMİNDE KAPATILMIŞ’

* Geçen hafta Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (IPA) verdiği Voltaire ödülüne layık görüldünüz. Özgürlük sonrası iyi gelmiş olmalı...

Bana bu ödülü vermemeleri için avukatlarım aracılığıyla bir istekte bulundum, çünkü Evrensel Yayınları kapatılmıştı ve bu ödülü benden daha çok hak ediyorlardı. Ödülü ikimize paylaştırmaları çok sevindirici, çünkü Türkiye’de yıllardır yayınlama özgürlüğü için çalışıp duruyoruz ama bu basını bir türlü özgürleştiremiyoruz.

* Basın özgürlüğü açısından en kötü dönem hangisiydi?

Cumhuriyet Gazetesi açısından en kötü dönem ilk çıktığı, tek parti dönemidir. Benim gazetecilik yaptığım dönemde en çok baskıyı biz gördük. Gırgır, Fırt ve Laklak’ın yazı işleri müdürü olarak bana 1978’den 1983’e kadar toplamda 786 dava açılmıştı. Bir dergiden 20 karikatüre birden dava açtıkları oluyordu. Anlamsız bir şeydi.

 

Ropörtajın tamamını okumak için tıklayınız