Tüm kumpaslar çökecek
Gazetemize yönelik soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ahmet Şık, kararın ardından "Bu karar Cumhuriyet iddianamesini hazırlayan savcılara, yargılamayı yapacak hakimlere ders olsun" dedi.
CANAN COŞKUNErgenekon soruşturması kapsamında Oda TV’de yapılan aramalar sonrası açılan Oda TV davası 6 yıl sonra karara bağlandı. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi gazetemiz muhabiri Ahmet Şık, gazeteciler Nedim Şener, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün de aralarında bulunduğu 13 sanık hakkında beraat kararı verdi. Duruşmada son sözü sorulan Şık, “Bu adliye adaletin mezarının simgesi haline geldi” dedi. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 104 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz muhabiri Ahmet Şık, gazeteciler Nedim Şener, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hanefi Avcı, Muhammet Sait Çakır, Yalçın Küçük ve Coşkun Musluk katıldı. CHP milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Sezgin Tanrıkulu, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve Şık’ın çok sayıda gazeteci arkadaşı da duruşmayı takip etti.
Duruşmada son sözü sorulan Ahmet Şık, söylenecek çok şey olduğunu belirterek şunları söyledi: “Aklımdan geçenleri söylersem yeni bir dava konusu olacak. Hakkımızdaki yeni iddianameyi yazan ve iktidar tetikçiliği yapan yargı personelini kastediyorum. Bu adliye adaletin mezarının simgesi haline geldi. Adaletin mezar kazıcılığını da bizzat bu savcılar ve hâkimler yapıyor. Bu adliyenin girişinde iki tane Themis heykeli var ve terazi var elinde. Güya o terazi adaletin tesisinin simgesi ama şu bir gerçek ki bu mezarın içinde yargılananlar için herhangi bir adaleti tartmıyor bu terazi. Savcı ve hâkimler için tartı işlemi görüyor bir kefesinde haysiyet ve şeref var, diğerinde de haysiyetsizlik ve şerefsizlik var. Bu hakim ve savcılar için hep o kötülük ağır basıyor.” “Son sözüm Hrant için adalet için. Benim bu davaya iliştirilmem Hrant Dink cinayetindeki sorumluları açığa çıkarmamdandır” diyen Nedim Şener şöyle devam etti: “Bu davada yargılananların yazdıkları okunsaydı Türkiye bu günleri yaşamazdı. Bu davada Akın Atalay avukattı, Kadri Gürsel bizi savunurdu. Şimdi onları içeri attılar. Bu davadaki sanıkların haklarının teslim edilmesini istiyorum. Hrant için adalet için diyorum” dedi. Soner Yalçın “Beraatımı istiyorum. FETÖ’den şikâyetçiyim” dedi. Barış Pehlivan “Sanık sandalyesine bu kumpası kuran tüm görevlilerin oturmasını istiyorum” dedi. Barış Terkoğlu ise “Bu davada hâkim ya da savcı olmaktansa sanık olmayı tercih ediyorum, mutluyum. Biz yazgımızı kendimiz yazdık. Hakimler de yazgılarını kararlarıyla yazar” dedi. Hanefi Avcı da “Mahkemenizden tüm sanıkların beraatını ve kumpas kuranlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını diliyorum” dedi. Prof. Dr. Yalçın Küçük ise “Ben bu salonda 1 numara olmakla yargılanıyorum. Beni Ergenekon’da tutuklayıp bu davada tahliye ettiler. PKK’yi, Ergenekon’u, Oda TV’yi yönetmekle suçladılar. Ben buradan beraat edersem, 2 davadan beraat edeceğim. Biri Oda TV, diğeri Ergenekon. Benim ve arkadaşlarımın tutuklanmasında da bırakılmasında da hukuk yoktur” dedi.
Kumpasçılara suç duyurusu
Dosyayı karara bağlayan mahkeme heyeti, yargılanan 13 kişinin atılı suçlardan oy birliğiyle beraatına hükmetti. Heyet, soruşturma aşamasında tutuklu kalan kişilerin tazminat davası açabileceklerini de anımsattı. Heyet aynı zamanda, suçlamaya mesnet teşkil eden dijital delilleri oluşturan, Oda TV bilgisayarlarına gönderen kişiler ve dosyanın soruşturma ve yargılama aşamasında fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden kamu görevlileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
AKP de gidecek
Kararın açıklanmasının ardından Şık, salondakilere şunları söyledi: “Bu karar Cumhuriyet iddianamesini hazırlayan savcılara, yargılamayı yapacak hâkimlere ders olsun. 6 yıl sonra her şey ortaya çıktı. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Biz çocuklarımızın gülüşlerini gerçek kılacağımız bir hayatı mümkün kılacağız. Bu mafya iktidarı, bu kötülüğün organize olmuş hali hak ettiği sonu bulacak. Kaçınılmaz olanı yaşayacak. Cemaat siyasetin hangi çöplüğündeyse AKP iktidarı da oraya gidecek” dedi.
Aldanmadık, aldatmadık...
Ahmet Şık’ın gazeteci arkadaşları ile CHP milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Sezgin Tanrıkulu, Odatv davası başlamadan önce adliye önünde bir araya geldiler. Grup adına açıklamayı “Dışarıdaki Gazeteciler”den Ertuğrul Mavioğlu okudu. Mavioğlu, “Bir hukuk garabeti, bir kumpas, bir pusu bugün sona eriyor. 14 Şubat 2011’de Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Soner Yalçın’ın gözaltına alınmasıyla fiilen başlayan davada, 12 Aralık’ta Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı’nın tahliye edilmesiyle tutuklu sanık kalmadı. Bu arada Kaşif Kozinoğlu, hakkını arayamadan cezaevinde öldü. Soruşturma savcıları Zekeriya Öz ve Cihan Kansız yurtdışına kaçtı. Özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkeme Başkanlarından Resul Çakır kaçak, Mehmet Ekinci ise tutuklandı. Soruşturmada telefon dinleme kararı, tutuklama kararı veren hakimler ile duruşma savcılarının bir bölümü de ya tutuklu ya firari. Bugün davanın geldiği nokta aldanmadığımızı ve aldatmadığımızı gösteriyor” diye konuştu. Ahmet Şık’ın Cumhuriyet davasından tutuklu olduğuna dikkat çeken Mavioğlu, “Dünün savcıları Oda TV’de Ergenekon ile bağ kurma çabasındayken bugünün savcıları FETÖ, PKK , DHKP-C ile gazeteciler arasında örgüt ilişkisi arıyor. Biz dün olduğu gibi bugün de adaleti, basın ve ifade özgürlüğünün serbest olmasını, gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi.