Tüm kanamalar adet kanaması değildir!

Prof. Dr. C. Gürkan Zorlu, tüm kanamaların adet kanaması olmadığını belirterek, "Yani bir kişi için 20 ml normalken 60 ml kanaması aslında 3 kez fazla kanamayı işaret etmektedir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Medipol Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. C. Gürkan Zorlu, normal adet kanamasının 21 ila 35 günde bir görülen, yedi günden az süren ve toplamı 80 ml‘den az olan kanama olarak tanımlandığını, anormal kanamanın ise herhangi bir neden olmadan, adet kanamalarının düzensiz olması veya durmayan uzun süreli kanama olduğunu söyledi.

Anormal vajinal kanamalardan bahsederken öncelikle kadınlardaki adet döngüsünün tam olarak bilinmesinin uygun olacağını belirten Zorlu, adet kanaması olarak dillendirilen her türlü vajinal kanamanın aslında düzenli bir hormonal döngünün belirtisi olduğunu ifade etti. Zorlu, “Gerçek adet kanaması düzenli ve ovulasyonu (yumurtlamayı) takip eden kanamalardır” dedi.

Herkesin kendi normal seviyesi olduğu ve kişiler arası farklılıklar olabileceğinin de akılda tutulması gerektiğini hatırlatan Zorlu, şöyle devam etti: “Yani bir kişi için 20 ml normalken 60 ml kanaması aslında 3 kez fazla kanamayı işaret ederken bizler için normal sınırlarda gözüküyor. Böyle bir durum da normal kabul edilmemeli.  Bunun dışındakiler ise aslında ‘anormal uterin kanamalar’dır ve muhakkak altında ya hormonal ya da anatomik bir patoloji bulunmaktadır. Yani tüm kanamalar adet kanaması değildir. Her normal adet kanamasının önünde bir yumurtlama olmalıdır. Yani üreme adetle değil, yumurtlama ile başlar. Her menstruasyonun önünde bir ovulasyon vardır.”

Medipol Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. C. Gürkan Zorlu, anormal kanamalar ile ilgili merak edilen soruları cevapladı:

Zorlu Fonksiyon bozukluğu sonucu olan kanamalar nelerdir?

“Disfonksiyonel uterin kanama” adından fonksiyon bozukluğu veya fonksiyonlarda sapma akla gelmektedir. Dolayısı ile bu kanamalar herhangi bir patoloji olmadan anovulasyona bağlı yani yumurtlamamaya bağlı oluşan rahim içi dokunun (endometrial) kanama bozukluklarını ifade eden bir terimdir. “Anormal uterin kanama” ve “Disfonksiyonel uterin kanama” terimleri birbirinin yerine kullanılmaktadır. Çünkü gebelik sorunları, tümörler veya enfeksiyonlar da dahil rahim ağzından (servikal), uterin veya tüplerden kaynaklanan patolojileri ayırt etmek gerekir.

Disfonksiyonel kanamalarda ne sakıncalar oluyor?

Disfonksiyonel kanamalar anovulasyonlu olduğundan çatlamayan yumurtalar kistleşme yapmış olabilir ve bunun sorunları ortaya çıkabilir. Kist yırtılması veya etrafında dönmesi olabilir. Bunların yoğun ve şiddetli sancıları olabilir. Bazen kist içine kanama (hemorajik kist) yapabileceği veya karın içine kanama olup sıkıntılara neden olabileceği akılda tutulmalı. Yumurtlamanın sık olarak aksadığı hallerde fonksiyonel kistlerin tekrarlayarak oluşu dışında sadece östrojenik etkinin yani progesteron ile karşılanmamış östrojenin rahim içindeki dokuya yaptığı büyütücü etkinin uzun süreli devamında kötü huylu hastalıkların da gelişimi söz konusu olabilmekte. Böyle uzun süreli anovulasyonun polikistik over sendromu olan hastalarda görülme olasılığı daha fazladır. Bu hastalarda görülen seyrek adet veya amenore dönemleri riski yaratmaktadır ve muhakkak progesteron ile karşılanması gerekir. Bu hastalar menopoza yakın dönemde iseler biyopsi almak uygun olacaktır. Genç ve bebek isteyen hastalarda ise yumurtlama sağlayıcı ajanlarla infertilite sorunu halledilmelidir.

Ergenlik döneminde düzensiz olan kanamalar nasıl halledilir?

Ergenlik döneminde ilk akla gelecek olan adet düzeninin oturmadığı ve yumurtlamanın eksik kalması olmalıdır. Çünkü ilk adet sonrası 2 yılda anovulasyon %60-90 oranında karşımıza çıkar. Ancak  5. yıl sonunda bu oran %20-30 civarına iner. Bu sıklıkla yeni olgunlaşan beyin üst merkezlerindeki yetersizlik sonucu olur. Bunun yanı sıra başka sistemik hastalıklar veya hormonal bozuklukların da olabileceği akılda tutulmalı. Tabii bütün kanamalar yumurtlama olmamasından kaynaklanmaz. Bazılarında yumurtlama esnasında hafif kanaması olan hastalarda vardır. Buna “mittel-schmerz” denir ve bazen ufak bir ağrıda buna eklenir. Ayrıca yine bazı kadınlarda adet öncesi lekelenme de olabilir ve bu adetten sayılmamalıdır, normal olarak kabul edilmelidir.

Fonksiyon bozukluğu dışında neler olabilir?

İlk adet görülmeye başlandığı genç kızlık dönemlerinde tümörler, vajinal travmalar, yabancı cisimler, enfeksiyöz değişikliklere bağlı kanamalar mutlaka ayırt edilmeli ve bunun sonucuna göre ovulasyon bozukluğu ve disfonksiyonel kanama denmeli. Daha ileri yaşlarda ise rahim içi dokunun ileri derecede kalınlaşması (hiperplazi), polipler ve sıklıkla myomlar akla gelmeli ve bunların yokluğunda anovulasyona bağlı kanamalar düşünülmelidir. Nadirde olsa yine tümörler akılda tutulmalıdır çünkü böyle bir olayın varlığının atlanması katastrofik sonuçlar doğuracaktır. Adetlerin tamamen kesildiği menopoz sonrasında ise disfonksiyonel kanama olmaz çünkü zaten fonksiyonlar durmuştur. Bu dönemde sıklıkla hormon replasmanı yapılıyorsa buna bağlı kanamalar, doku zayıflığına bağlı kanamalar (atrofi) veya tümörler karşımıza çıkar.

Başka neler akla gelir?

Muhakkak hormonlar bakılırken tiroid fonksiyonları değerlendirilmeli ve bozukluk mevcut ise düzeltilmeli. Bu sıklıkla hipotiroidi hastalarında olur ama bazen hafif bozukluklarda dahi olabilmektedir. Prolaktinomalar veya diğer hipofiz adenomlar da hormonal dengeyi alt-üst eder ve anovulasyon yaratır. Bunların yanında enfeksiyonlarda az veya çok kısa veya uzun süreli kanamalar olabilir. Endometriozis olgularında da adet kanamasının fazla olması veya adet öncesi lekelenmeler olabilir. Rahim içi araçlarda eğer progesteron içeren tiplerden değil ise adet miktarı artabilir ve kasılmalar nedeni ile ağrı olabilir. Tüp bağlama operasyonlarından sonra da adet düzensizliği olduğu bildirilmektedir ama çok sık olarak karşımıza çıkmaz.

Tedavide ne yapılır?

Her türlü kanama öncelikle hormonal manüpilasyon ile durdurulur. Bazen bunun öncesinde örnek alınması gerekebilir bunu sıklıkla 40 yaş üstünde veya bir patoloji beklediğimizde yaparız. Bunların yanında hastanın kan kaybının ne derecede olduğu ve ne kadar desteğe ihtiyacı olduğu belirlenip buna yönelik destek yapılması uygun olacaktır. Eğer anormal kanamalar yumurtlama problemine bağlı ise kanama düzenlenip hemen yumurtlama sağlanır ancak bebek isteği yoksa düzenli doğum kontrol hapı kullanılır veya düzenleyici östrojen ve ardışık progesteron preparatları verilir. Bunun yanında rahim içi sistemler kullanılabilir. Bunlarda progesteron bulunmaktadır. Bunu daha ziyade yumurtlamamaya bağlı rahim içi dokunun kalınlaştığı olgularda kullanmaktayız ayrıca menopoza yakın hastalarda tercih etmekteyiz. Bu tedavi ile rahim içinde östrojenin yarattığı etkiler tersine çevrilir. Gençlerde ve ergenlik döneminde bazen kanama pıhtılaşma sorunlarına bağlı kanamalarda hasta geçici menopoza sokulur. Bu durum kemoterapi alan hastalarda ortaya çıkabilecek düzensizliklerin varlığında da tercih edilebilir.

Cerrahi müdahale gerekir mi?

Bütün bunlardan başka ailesini tamamlamış ve doğum planlamayan hastalarda cerrahi tedavi seçilebilir. Ayrıca tespit edilen sorun cerrahi gerektiriyorsa da öncelikle tercih edilmeli. Burada genellikle endoskopik yöntemleri tercih ediyoruz. Sıklıkla histeroskopik olarak rahim içindeki myoma veya polip gibi patolojinin alınması veya kanama yapan dokunun tamamen fonksiyonsuz hale getirilmesi şeklinde yapılır. Bazen de laparoskopik olarak rahim alınması en son çare olarak gerekmektedir.