Tüm Çılgınlar Sever Beni
Mert Fırat canlandırdığı karakterin tüm argümanlarını bir enstrüman gibi kullanması usta bir müzisyeni andırdı.
Yavuz KoçModa Sahnesinin online olarak izleyici karşısına çıkardığı, Bulgar yazar Stefan Tsanev tarafından yazılan “Tüm Çılgınlar Sever Beni” adlı oyunun çevirisi Hüseyin Mevsim’e ait. Mert Fırat, Öznur Serçeler, Çağlar Yalçınkaya’dan oluşan güçlü oyuncu kadrosunun bulunduğu oyunun yönetmen koltuğunda ise usta isim Kemal Aydoğan oturuyor. Oyunda sahne ve afiş tasarım Bengi Günay’a, ışık tasarım İrfan Varlı’ya ait.
Sofya Üniversitesi Gazetecilik Bölümü ve Moskova Sinema Enstitüsü Dramaturgi Bölümü mezunu olan Tsanev Türk Tiyatro seyircisi tarafından yakından tanınan bir yazar. Oyunlarını genel kalıplarıyla yargı, taşlama ve özgürlüğe karşı olan toplumsal yapıları hicvetmesi ekseninde değerlendirebiliriz. Bu durumu yazarın diğer oyunlarından olan “Sokrates’in Son Gecesi” ve “Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü” gibi oyunlarında da görmek mümkün. Oyun farklı kadrolarla da olsa 2013 yılından itibaren aralıksız olarak sahne serüvenini sürdürüyor.
Oyunun konusu; Yosif’in (Mert Fırat ) eşi Maira’nın (Öznur Serçeler ) sadakatini test etmek için arkadaşı Angel’dan (Çağlar Yalçınkaya ) yardım istemesi, ardından gelişen birtakım yüzleşme ve absürt durumun etrafında şekillenen hesaplaşma olarak özetlenebilir.
Kemal Aydoğan’ın reji olarak “Jeanne D’arc’ın Öteki Ölümü” oyununda olduğu gibi bu oyununu da, kostüm ve dekordan soyutlayarak atmosferi tamamen seyircinin zihnine bırakmış. Oyunculara geniş hareket alanı bırakarak kendi atmosferlerini kurmalarına olanak sağlamış. Aydoğan komedi ögelerini net bir şekilde, abartıya kaçmadan sahneye aktararak oyunun izlenirliğine büyük oranda katkı sağlıyor. Usta yönetmen karakter çıkarmada ki başarısını oyunun her anında hissettirdi.
Mert Fırat canlandırdığı karakterin tüm argümanlarını bir enstrüman gibi kullanması usta bir müzisyeni andırdı. Diğer iki karakter, oyunda lokomotif görevi üstlenen Fırat’ı besleyerek ön plana çıkarmış. Fırat, bıçak sırtı bir dengeyle oyunu götürüyor. Biraz abartsa karakteri Fars’a kaçacak ve günümüz insanının yaklaşımından uzak olacaktı. Oyun ve karakter inandırıcılığını kaybedecekti. “Testosteron”, “Antonius ve Kleopatra” gibi oyunlarının da aralarında bulunduğu birçok oyununu izlediğim Fırat, tür gözetmeksizin oldukça başarılı performansların altına imza atıyor. Sahnede izlemekten büyük keyif aldığım isimler arasında olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Başarılı performansından dolayı tebrik ederim.
Öznur Serçeler, kadın erkek ilişkilerinde aşk, güvensizlik, kıskançlık, bencillik gibi meselelere başarılı bir şekilde değinmiş, bunu yaparken de seyirciyi yormadan, sıkmadan komik ama abartıya kaçmayan bir performans sergilemiş. Akıllı, her şeyin farkında olan güçlü bir kadın profili ile izleyici karşısına çıkmış. Yıllardır dizginlemek zorunda kaldığı duygularının açığa çıktığı anda ki samimiyeti ve duygusal durumu karakterle izleyicinin özdeşlik kurmasını sağlamış. Enstrüman çalmadaki yeteneği ise oldukça etkileyiciydi. Bu denli çok yönlü oyuncuları izlemek tiyatroseverlere büyük keyif veriyor. Oyunlarını ilgiyle takip edeceğim isimler arasında yerini aldığını söyleyebilirim.
Çağlar Yalçınkaya, Fırat’ın aksine daha sade, realist ve sakin bir karakter ile izleyici karşısına çıkmış. Hayalperest olmayan, dengeli arka planda kalmayı yeğleyen karakteri ile üzerine düşen görevi abartıya kaçmadan yerine getirmiş. Rolünün hakkını başarıyla verdiğini söyleyebiliriz.
Dekorda Bengi Günay, fonda yarattığı mekanlarla izleyicinin hayal dünyasına olumlu anlamda katkıda bulundu. Odak noktası olarak tek bir yeri resmetmemiş olması izleyicinin oyuna daha geniş bir pencereden bakmasını sağlamış.
Işık tasarımda İrfan Varlı sahne geçişlerini doğru ve başarılı şekilde yansıtmış.
Doğru reji, iyi metin ve başarılı performansları bir araya getiren tekrar tekrar izlemeye değer çok kıymetli bir iş olmuş, Bütün Çılgınlar Sever Beni.
Oyunun izleyici ile buluşmasını sağlayan tüm ekibi yürekten kutlarım.
Alkışınız bol olsun…