TSK'den terör açıklaması
Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Daire Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, bölücü terör örgütüne ilişkin yaptığı açıklamada, 2010 yılında en az 130 kayıp verdiğinin belirlendiğini ifade etti.
cumhuriyet.com.trGenelkurmay İletişim Başkanlığı'nın Hasan Tahsin Bilgi Merkezi'nde yaptığı basın toplantısına katılan Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, terörle mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini belirterek, son 4 ayın en önemli olayları ve verilerin değerlendirdi. Yaptığı açıklamada bölücü örgütten kopup teslim olanlar haricinde, 130'a yakın teröristin etkisiz hale getirildiğini ifade etti.
Terörle mücadelede 43 personelin şehit olduğunu hatırlatan Tümgeneral Kır, teslim olan terörist sayısını da 60 olduğunu ifade etti. Kır, 2009'da bölücü terör örgütünden 545 kişinin koptuğunu, bu sayının 2010 yılının ilk 5 ayında da 148 olarak gerçekleştiğini ifade etti.
İskenderun saldırısı arkasında yabancı devlet yok
Toplantıda sorulara yanıt veren Tümgeneral Kır, önceki gün Kuzey Irak'a gerçekleştirilen sıcak takip sonrasında birliklerin aynı gün görevi başarıyla tamamlayarak döndüklerini söyledi. Bu arada bir başka soruya cevap veren Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, İskenderun'da 7 askerin şehit olmasına neden olan saldırılara ilişkin bir ülkenin parmağı olduğu yönündeki değerlendirmeleri, "Böyle bir şey olmadığını" açıklayarak doğru olmadığını ifade etti.
Tüm dünyada bu yılın 5 ayında toplam 850 terör olayının meydana geldiğini ve bu olaylarda bin 305 kişinin hayatını yitirdiğini hatırlatan Tümgeneral Kır, aynı dönemde TSK'nın terörle mücadele faaliyetlerine ilişkin şunları söyledi:
"Bu dönemin en belirgin olaylarından birisi; 20 Mayıs 2010 tarihinde, istihbarat kaynakları tarafından büyük bir grubun Irak'ın kuzeyinden yurtiçine doğru hareket halinde olduğu ve sınıra yakın bir karakol ya da üs bölgesine saldırıda bulunacağı bilgisi üzerine Hakurk bölgesinde icra edilen hava harekatıdır. Bu olayda, öncelikle alınan istihbarat uygun bir şekilde değerlendirilmiş ve yapılan hava operasyonu ile bölücü terör örgütüne büyük kayıplar verdirilmiştir. Elde edilen bilgilerden bölücü terör örgütünün bu operasyonda 100'ün üzerinde kayıp verdiği anlaşılmıştır.
Mart ayı başından bugüne kadar geçen 3,5 aylık süre içerisinde sağ olarak ele geçen teröristler hariç olmak üzere; toplam 30 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Yine bu dönemde Hakurk bölgesinde icra edilen hava harekatı neticesinde de terör örgütünün kayıplarının 100'ün üzerinde olduğu dikkate alınırsa, örgütün bu dönemde de verdiği kayıp sayısının 130 civarında olduğu anlaşılmaktadır. Son günlerde basında yer alan bazı haberler de bu sonucu teyit etmektedir. Aynı süre zarfında, maalesef toplam 43 personelimiz şehit olmuştur. Ayrıca, bu dönemde teslim olan terörist sayısı da 60 olmuştur. Bu dönemde; 45 adet el yapımı mayın ve el yapımı patlayıcı kullanma, 31 adet taciz ve 17 adet silahlı saldırı olmak üzere toplam 93 terör olayı meydana gelmiştir."
Güneydoğu dışına yayma gayreti
Bölücü terör örgütünün sözde eylemsizlik sürecinde eylem profilini düşük tuttuğu yönünde kamoyuna göstermeye çalıştığını söyleyen Tümgeneral Kır, "Daha çok, riski az eylemleri ön plana çıkarmıştır" diyerek ancak bunun örgütte "gevşeme ve dağınıklık göstermiş, örgütten kaçışlarda artış meydana gelmesi" neden olduğunu bildirdi.
Bu nedenle örgütün kendisinin muhatap kabul edilmesini sağlayabilmek için 1 Haziran 2010 tarihinden itibaren eylemlerini artırarak Güneydoğu dışındaki bölgelere de yayma gayreti içine girdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bu süreçte, bölücü terör örgütünün 4-5 kişilik küçük gruplar halinde, riski az, nispeten kolay hedeflere saldırılar düzenlediği, EYM/EYP'leri yoğun olarak kullandığı ve uzaktan taciz eylemlerine ağırlık verdiği görülmektedir. Kalabalık gruplar yerine, küçük gruplarla ve daha geniş bir bölgede hareket etme düşüncesinin temelinde, yok olmama ve varlığını devam ettirebilme endişesi yatmaktadır.
Bölücü terör örgütünün bu dönemdeki amacına, silahlı eylem ve terör faaliyetlerini Türkiye'nin geneline yaymak, ülkenin tamamının güvensiz olduğu algısını yaratmak, eylem ve saldırıları ile toplumu etnik temele dayalı çatışma ve kaos ortamına sürüklemek olduğu değerlendirilmektedir.
Bölücü terör örgütünün, kamuoyu ve tabanı üzerinde yeterli etkiyi sağladığını, süreci kontrol ettiğini ve inisiyatifin kendisinde olduğu imajını oluşturduğunu değerlendirdiği ana kadar, eylemlerini artırarak devam ettirmeye çalışacağı kıymetlendirilmektedir."
148 terörist örgütten kaçtı
Bölücü terör örgütünün en fazla çekindiği hususun örgütten kaçışlar olduğunu vurgulayan Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, 2009 yılında 545, 2010 yılının ilk beş ayında ise 148 teröristin örgütten kaçtığı ifade etti.
Terörle mücadeleyi daha iyi anlayabilmek için doğasını da anlamanın önemli olduğunun altını çizen Tümgeneral Kır, bu çerçevede "Teröristlerle girilen çatışmanın ilk başlangıcı her zaman belirli riskler taşır, Keskin nişancılar tarafından yapılan uzak mesafeli atışlar, 1000 m civarında, ciddi tehlikedir. El yapımı patlayıcılar, alınan bütün tedbirlere rağmen, terörle mücadelede en büyük tehlikeyi oluşturmaya devam etmektedir" dedi. Tügeneral Kır şöyle devam etti:
"Diğer taraftan, terörle mücadele ortamında; 'hukuki zemin' içinde kalarak teröristle mücadele eden devletin güvenlik güçlerinin, eylemlerinin tamamını, insan hakları ve hukuk dışı bir zeminde yapan, varlığını şiddet, terör ve korkudan alan bölücü terör örgütü ile mücadele ettiği gerçeği de gözardı edilmemelidir.
Terörle mücadelede diğer bir güçlük ise, güvenlik güçlerinin vatandaş ile teröristi birbirinden ayırarak, masum insanlara zarar vermeden bu mücadeleyi sabırla ve hassasiyetle sürdürme zorunluluğudur. Bunun kolay bir mücadele olmadığı hepimizce bilinmektedir. Günümüzde, bölücü terör örgütü mensupları, zaman zaman halka yakın konumlanarak ve hatta içinde yaşayarak faaliyette bulunabilmektedir. Bugüne kadar, güvenlik güçleri teröristle masum vatandaşı ayırt etmede azami dikkat ve gayreti göstermiş ve bundan sonrada göstermeye devam edecektir.
İcra edilen sınır ötesi hava harekatında da sivillerin zarar görmemesi için aynı hassasiyet hep gösterilmektedir. Bu bağlamda, teröristle mücadele eden güvenlik güçleri mensupları hakkında, zaman zaman, haksız ithamlarda bulunulmakta, karalanmakta ve güvenlik güçleri yıldırılmaya ve moral değerleri üzerinde menfi etki yaratılmaya çalışılmaktadır.
Bölücü terör örgütü, bir taraftan terör eylemleri yaparken, diğer taraftan da bu eylemlerle halkı etkileyerek taraftar kitlesini artırmaya gayret etmektedir. Bu maksatla, işbirlikçi ve sempatizanlarından yararlanmakta ve halkı sürekli olarak kışkırtmakta tehdit ve zor kullanarak eylemlerine ortak etmeye çalışmaktadırlar. Tüm bu olumsuzluklara karşılık vatandaşlarımızın güvenlik güçlerine verdiği destek ve yardımların artarak devam ettiğinin de altını çizmek istiyorum."
Son dönemde bölücü terör örgütünün Geçici ve Gönüllü Köy Korucularıyla ilgili yoğun bir menfi propaganda yaptığını vurgulayan Tümgeneral Kır, "Korucularımızın terörle mücadeledeki fedakarlık ve destekleri her türlü takdirin üzerindedir. Nitekim, dün gece Aktütün kuzeyinde Konur Köyü Geçici Köy Korucularımız, teröristlerle çatışmaya girmiş ve 1 şehit vermiştir. Ayrıca, 3 Geçici Köy Korucumuz da yaralanmıştır" dedi. Tümgeneral Kır şunları söyledi:
"Devletin güvenlik güçleri, bölücü terör örgütünün bu maksadına engel olmak için operasyonlar yapmaktadır. Şiddet algısının toplumun huzurunu bozan, toplumu korku ve endişeye sevk eden en önemli olgu olduğu gerçektir. Devletin güvenlik güçlerinin büyük bir özveri ve fedakarlıkla, yıllarca, binlerce şehit verme pahasına yürüttüğü mücadelenin nedeni, bölücü terör örgütünün bu amacına ulaşmasını engellemektir. Bu noktada devlet, sadece kendisine ait olan meşru fiziksel güç kullanma yetkisini kullanır. Diğer bir ifadeyle, huzur ve güvenliğin tesisi için ne gerekiyorsa onu yapar. Bu, devletin en temel görevidir ve Türk Silahlı Kuvvetleri de bu görevi yasal çerçevede yerine getirmektedir. Bu mücadelede esas olan, bölücü terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar mücadeleye sabır ve kararlılıkla devam ederek bölücü terör örgütünün umutlarının tüketilmesidir."
148 terörist örgütten kaçtı
Bölücü terör örgütünün en fazla çekindiği hususun örgütten kaçışlar olduğunun altını çizen Tümgeneral Kır, 2009 yılında 545, 2010 yılının ilk beş ayı içinde ise şu ana kadar 148 teröristin örgütten kaçtığının belirlendiğini söyledi. Bu teröristlerle yapılan sözlü mülakatlar sonucunda örgütten kaçış nedenlerinin, "Yapılan operasyonlar, hava harekâtı ve topçu atışları neticesinde her an öldürülme korkusu, Başta anne ve kardeş olmak üzere aile özlemi ve ailelerin terör örgütünden ayrılma konusundaki telkinleri, Kendilerine verilen sözlerin ve beklentilerin gerçekleşmediğinin görülmesi, gelecek kaygısı ve belirsizlik ortamı, Arazi ve hava şartlarından kaynaklanan ikmal, iaşe ve barınma güçlükleri, Örgüt içi gruplaşma ve iç hesaplaşmalar sonucu bir gün infaz edileceği endişesi, Evlenme ve yuva kurma özlemi" öne çıktığını bildirdi.
Mücadele kararlılıkla devam ediyor
TSK'nın bölücü terör örgütünün güvenlik güçlerine yaptığı her saldırı sonrası, eylemin faillerini yakalama konusunda ısrarla ve kararlılıkla hareket ettiğini hatırlatan Tümgeneral Kır şöyle devam etti:
"Bu mücadeledeki kararlığımıza örnek olarak; 30 Nisan 2010 tarihinde, Tunceli-Nazimiye Sarıyayla Jandarma Karakoluna yapılan saldırıya katılan bölücü terör örgütü mensubundan dördü, 26 Mayıs 2010 tarihinde, Tunceli-Pülümür-Kızılmescit-Göl Mezrası bölgesindeki operasyonda etkisiz hale getirilmiştir. Etkisiz hale getirilen bölücü terör örgütü mensuplarının silahlarının Sarıyayla Karakolu saldırısında kullanıldığı ve bu silahlardan birisinin de karakol komutanını şehit eden silah olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, gelen bilgilerden karakola saldırı esnasında bölücü terör örgütü mensuplarında çok sayıda yaralı olduğu, bu sebeple saldırıyı kesip geri çekilmek zorunda kaldıkları ve yaralılardan ikisinin öldüğü ve bu durumun bölücü terör örgütü mensupları üzerinde büyük bir moral çöküntüsü yarattığı tespit edilmiştir.
11 Haziran 2010 tarihinde, Hakkari İli Şemdinli İlçesinde, dağlık arazi kesiminde, güvenlik güçlerince icra edilen faaliyet esnasında, bölücü terör örgütü tarafından uzaktan açılan ateş sonucu 1 astsubayımızın şehit, 1 subayımızın yaralandığı olayla ilgili olarak güvenlik güçlerinin ısrarla takibi sonucu, bölücü terör örgütü mensuplarıyla tekrar sağlanan temasta, 1 terörist silah ve teçhizatıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir.
Yine, 16 Haziran 2010 tarihinde Şırnak ili Uludere ilçesi güneyinde, Türkiye-Irak sınırında sınır güvenliğini sağlamakla görevli bir üs bölgesine teröristlerce yapılan saldırı teşebbüsünde bulunulmuştur. Bu saldırıda bir uzman çavuşumuz şehit olmuş, çatışmanın devamında, teröristlerin Kuzey Irak bölgesine kaçmaya başlaması üzerine üç komando bölüğü ve bir özel kuvvetler taburu ile teröristler takip edilmiş ve sınır ile yaklaşık 2-3 kilometre derinlikte teröristlerle çatışmalar yaşanmıştır. Bu harekatla koordineli olarak, daha derinlikte tespit edilen teröristler ile havan ve doçka uçaksavar mevzilerine de hava harekatı düzenlenmiştir. Hava harekatı neticesinde hedeflerin isabetle vurulduğu görülmüştür. Bu olayda 5 teröristin etkisiz hale getirildiği tespit edilmiştir. Ancak, olay sonrası teröristlerin kendi aralarında yapmış olduğu konuşmalar, teröristlerin kayıplarının daha fazla olduğunu, 20 civarında olduğunu göstermektedir."