Trump, Biden'la farkı kapatıyor: ABD'yi seçimler sonrası nasıl bir dönem bekliyor?

ABD'de 3 Kasım Başkanlık seçimleri yaklaşırken ülkedeki kutuplaşma da giderek derinleşiyor. Ergn Yıldızoğlu, seçim öncesi oluşan bu gerilimin sandığa nasıl yansıyabileceğini yazdı.

BBC Türkçe
ABD kentlerinde Black Lives Matter (Siyah Yaşamlar Önemlidir) hareketinin ırkçılığa karşı protesto gösterileri yanan dükkanlarla, şiddetlenen çatışmalarla tırmanarak devam ediyor. Covid-19 salgınında ölenlerin sayısı 180 bine ulaştı, derin bir ekonomik kriz yaşanıyor.

Tüm bu krizler başkanlığı döneminde patlak verdi ama Donald Trump 3 Kasım'daki Başkanlık seçimlerini kaybetmeyebilir, Beyaz Saray'da 4 yıl daha kalmanın bir yolunu bulabilir.

Gerçekten de Ağustos'ta yapılan kamuoyu yoklamaları Trump ile Biden arasındaki farkın kapanmaya başladığını, iki partinin Başkan adaylarını onaylayan yıllık Ulusal Kurultayların ardından ilk veriler, bu eğilimin güçlenmeye devam ettiğini gösteriyor.

İki kurultay, iki Amerika

Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin taban tabana zıt havada geçen kurultayları Amerikan toplumunda Trump döneminde derinleşen kutuplaşmanın ulaştığı tehlikeli düzeyi çok güzel temsil ediyordu.

Demokratların kurultayında, başta eski Başkan Barack Obama olmak üzere konuşmacılar, Başkan adayı Joe Biden ve ekibi "Eğer Trump Beyaz Saray'dan çıkarılmazsa bu demokrasinin sonu olur" derken, Cumhuriyetçilerin kurultayında, Trump ve çevresi, Demokratları "Batı uygarlığını yıkmaya hazırlanan radikal solun tutsağı olmuş" bir parti olarak tanımlıyor; Biden kazanırsa Amerika'nın sonunun geleceğini, Çin'e satılacağını, ülkenin göçmenlerin istilasına uğrayacağını, beyazların kültürünü, özgürlüklerini, silah taşıma hakkını kaybedeceklerini iddia ediyordu.

ABD'de siyasi merkezin çöktüğü, artık karşımızda uzlaşmaları çok zor, hatta olanaksız iki Amerika olduğunu bu iki kurultaydaki havaya bakarak düşünmek olanaklıydı. Ancak başka göstergeler de var.

Minneapolis'te 25 Mayıs'ta siyah ABD vatandaşı George Floyd'un bir beyaz polis tarafından öldürülmesinden sonra başlayan protesto gösterileri ülkenin tüm kentlerinde yankılanmıştı.

https://www.youtube.com/watch?v=g866IP23q_w&feature=youtu.be

Trump bu ırkçılığa ve polis şiddetine karşı gelişen protesto gösterilerini, 'anarşistler teröristler' olarak damgalıyor, kentlerin Demokrat Partili yetkililerini suçluyor, merkezi hükümetin güvenlik güçlerini bu kentlere gönderiyordu.

Trump'ın bu tutumundan cesaretlenen ırkçı milis gruplar protestocuları yıldırmak amacıyla ellerinde otomatik silahlarla sokaklarda boy göstermeye başlamıştı.

Nihayet korkulan gerçekleşti, bu olaylarda, taraflar silah kullanmaya başladılar. Böylece 23-30 Ağustos arasında çok kritik bir eşik aşılmış oldu.

Önce Wisconsin Kenosha'da, Kyle Rittenhouse isimli 17 yaşında bir genç elinde adeta boyu kadar bir makineli tüfekle, Fox News TV kanalına, kente can ve mal korumak için geldiğine ilişkin bir demeç vermiş, kısa bir süre sonra da iki göstericiyi öldürmekten ve birini de yaralamaktan tutuklanmıştı.

Yaklaşık bir hafta sonra, Cumartesi günü Portland'da Trump taraftarlarının yüzden fazla kamyon ve 4x4'den oluşan bir konvoyla düzenlediği gösteriler sırasında çıkan çatışmalarda bu kez bir beyaz vurularak öldü.

Reuters
Başkan Trump, protesto ve tepkilere rağmen Jacob Blake'in polis tarafından vurulduğu Kenosha kentini ziyaret etti.

Çok tartışmalı geçmesi beklenen seçimlere doğru toplumdaki kutuplaşmanın bu şekilde derinleşmeye başlaması son derecede tehlikeli olasılıkları gündeme getiriyor.

Ancak, Trump ve Cumhuriyetçilerin olayları yatıştırmak yerine çatışmalardan, beyaz seçmeni korkutarak Biden ile arayı kapatmaya devam etmek için yararlanmayı düşündükleri anlaşılıyor.

Trump farkı kapatıyor

Gerçekten de CNN'in kamuoyu yoklamalarının, bulguları, daha Kurultaylar yapılmadan önce Trump ile Biden arasındaki farkın kapanmaya başladığını gösteriyordu. Minnesota'da bu fark tamamen kapanmış, Michigan'da 4 puana gerilemiş.

"Morning Consult" adlı bir araştırma şirketinin ülke çapında yaptığı bir araştırma bu eğilimin, Demokrat Parti'nin ve Cumhuriyetçi Partinin kurultaylarından sonra devam ettiğini gösteriyor. Kurultaylar dönemi başlamadan önceki hafta Biden % 52'ye %42 ile Trump'ın 10 puan önünde gidiyormuş.

BBC

Kurultaylar bittikten sonra yapılan bir kamuoyu yoklaması bu farkın yüzde 50'ye yüzde 44 ile 6 puana indiğini gösteriyor.

Hill-HarrisX kamuoyu yoklamasının bulgularına göre de kurultaylar döneminde Trump'ın siyah ve Latin Amerika kökenli, kayıtlı seçmenden adlığı destek sırasıyla 9 puan ve 2 puan artmış.

Trump yönetimini sarsan, ülkedeki yapısal ırkçılığı gözler önüne seren, köleci tarihi sorgulayan "Siyah Yaşamlar Önemlidir" hareketinin, özellikle, George Floyd öldükten sonra beyaz seçmenden aldığı destek de toplumsal kutuplaşma derinleştikçe, çatışmalar sertleştikçe azalıyor.

Örneğin, ABC News/Ipsos araştırmasına göre, George Floyd'un polis tarafından öldürülmesinden sonra, beyaz seçmenin yüzde 70'i bunun, ırkçılıkla, polis şiddetiyle ilgili daha geniş bir sorunun parçası olduğunu düşünüyor.

Bu oran, 23 Ağustos'ta Wisconsin Kenosha'da Jacob Blake, sırtından polis kurşunlarıyla vurulduktan sonra yüzde 52'ye geriledi.

Reuters
Kenosha'daki gösterilerde binalar zarar gördü.

Marquette Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin gerçekleştirdiği bir anket, fakültede "Siyah Yaşamlar Önemlidir" hareketine verilen desteğin Haziran ortasında yüzde 61 düzeyinden Ağustos başına yüzde 48'e gerilediğini gösteriyor.

New York Times'da Aaron Blake, Yahoo/YouGov, NPR gibi kuruluşların kamuoyu yoklamalarının bulgularında da benzer bir eğilimin gözlendiğine işaret ediyor.

Çeşitli kamuoyu yoklamalarını izleyen ve türlü olasılıkları değerlendiren USC Donsife Presidential Election Poll bulguları da son bir haftada Trump'ın desteğinden yaklaşık 2 puan bir artışa işaret ediyor.

Donsife verilerinde Trump hala yüzde 52.9'a karşılık yüzde 40.55 ile geriden geliyor olmakla birlikte, genel eğilim, Trump'ın "yasa ve düzen adayı" sloganının beyaz seçmen içinde giderek daha fazla yankılandığını düşündürüyor.

Sonuç olarak Trump'ın kamuoyu desteğinin hala Biden'in gerisinde kalıyor olmakla birlikte bir artış eğilimi sergilemeye başlaması, Biden'in sorgulanamayacak kadar açık farklı bir zafer kazanma olasılığının giderek zayıfladığını gösteriyor.

Trump'ın seçim sonuçlarını daha şimdiden sorgulamaya başladığı, kurultayda konuşurken "Bizi ancak seçimleri çalarak devirebilirler" sözleri, Trump'ın seçimleri ne pahasına olursa olsun kazanmaya kararlı olduğunu, ABD toplumunu ve demokrasisini çok zorlu bir sınavın beklediğini gösteriyor.

Kasım seçimlerinde bir kriz kaçınılmaz gibi görünüyor

Biden ile arasındaki farkın daralmakta olması, Trump ve Cumhuriyetçi Parti aygıtına seçimlerde türlü manevralarla, hukuki oyunlarla sonuçları belirleme şansı yaratıyor.

Bu doğru ama, aradaki farkın azalmakta olmasının arkasında gerçek nedenler de var.

Örneğin iki kurultayı karşılaştırınca önemli farklar dikkat çekiyor. Demokratlar, demokrasinin tehlikede olduğunu iddia ediyor, ırkçılığa karşı çıkıyor, Biden'in çok müşvik ve ahlaklı adam olduğunu, Trump'ın zaaflarını anımsatıyor.

Bu yaklaşım hem genelde eğitimli kesimlere hitap ediyor, hem de, "yasa ve düzen" konularında, merkeze oturmaya çalışırken partinin sol kanadının beklentilerine cevap veremediği için parti birliğini tehlikeye atıyor.

Aslında Joe Biden ve Başkan Yardımcısı adayı Kamala Harris'in, Demokratların bu çıkmazını aşması da kolay değil. Çünkü tarihin dalgası hemen her yerde siyasi merkezi yıkıyor, neoliberal merkez partilerine pek fazla bir manevra alanı bırakmıyor.

Buna karşılık, Trump tarihin bu dalgasının bir ürünü olarak, kültür savaşlarını daha da sertleştiriyor, halkın dikkatini Covid-19, ekonomik kriz, gibi sorunlardan uzaklaştırarak, onlarla, din, ırkçılık, milliyetçilik gibi alanlarda doğrudan kurduğu diyaloğu güçlendirmeye, korkularını, güvensizlik duygularını körükleyerek devam ediyor.

Bu yaklaşım Latin Amerika kökenli kesimler hatta kimi zaman siyahlar arasında da bir etki yapabiliyor.

Diğer taraftan Trump ve Cumhuriyetçilerin hem iktidarda kalma arzusu, hem de seçim kampanyası ve kaynak yaratma makinesinin çok güçlü.

Washington Post'un aktardığına göre Trump kampanyasına destek veren kurum ve yapıların harcamaları daha şimdiden 1 milyar doları geçmiş.

AFP

Trump kampanya örgütünün kasasında halen 120 milyon dolarlık bir fon birikmiş.

Diğer taraftan, yorumculara göre, Trump'ın bu seçimleri belirgin bir farkla kaybetmesi için üç grubun, gençlerin, azınlıkların ve kentlerin çevresinde orta halli banliyölerde oturan beyaz orta sınıfların ev kadınlarının (futbol annelerinin) güçlü biçimde Demokratlara oy vermesi gerekiyor.

Ancak Joe Biden ve Kamala Harris gençler için cazip adaylar değil. Trump ırkçılığı kültür savaşlarını körükledikçe, beyaz ev kadınları açıkça söylemeseler bile genellikle Trump'a oy veriyorlar.

Azınlıklar arasında güçlü dindar eğilimler, Cumhuriyetçi Partiye doğru bir miktar oy kayması yaratıyor.

Kısacası bu kesimlerin Demokrat Partiye adeta "blok" oy verme olasılığı çok zayıf.

Sonuç olarak denebilir ki, 3 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinde Biden'in açık farkla kazanarak bir siyasi kriz çıkmasını önleme olasılığı artık yok denecek kadar az.

Biden az farkla kazanırsa Trump sonuca itiraz edecek. Trump ulusal alanda çoğunluğun oyunu alamaz ama, yine delege oyuyla kazanırsa, bu kez bugün sokaklarda protesto eden muhalefetin tepki gösterme olasılığı çok yüksek.

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, ABD'yi türlü tehlikeli olasılıklara açık bir seçim ve seçim sonrası çok zor dönem bekliyor.